MURAT MENTEŞ: Roman okumanın faydası nedir?
ATTİLÂ İLHAN: Roman okumak dünyayı ve hayatı anlamanın en tesirli yöntemidir. İnsanları gerek toplumsal, gerekse bireysel anlamda doğru değerlendirme hassasiyeti kazandırıyor roman.
Kimlik sosyal bir olgudur. Ortak kimlik ya da biz kimliği, bu biz’i kuran ve taşıyan bireylerin dışında yoktur. Sadece bireysel bilgi ve bilincin ürünüdür.
En önemli derslerden ve profesyonel iç görülerden bazıları disiplinli ve yoğun bireysel çalışma ile kazanılır.
Bugünkü sanat manevi bir hazla, manevi acıyı aynı anda bilincimize yerleştirerek bizi bireysellikten kurtarma çabasındadır. Eski sanat, bireysel ve yerel değerlere önem verir, günümüzün sanatı ise insanlara bir şeyler verebilmek için çalışır.
Neolitik döneme gelindiğinde, insanlar, zihinlerinde eşzamanlı yedi ya da sekiz işlem yürütme yeteneği edinmişti. İster inanın ister inanmayın, bireysel bilişsel kapasite bağlamında gelebildiğimiz en ileri nokta budur.
"Herkes bireysel olarak hakikatin peşinde olmalı. Tıpkı nefes alıp vermek gibi birilerinin bizim adımıza yapamayacağı türden bir şey bu"
İnsanın doğadan, yani toplumundan bağımsız, bireysel bir ben bilincine sahip olma ideali kültürel bir illüzyondur.
Günümüzde içinde her türlü kitabın bulunduğu bir kitapçıya girilebilir ve kimilerinin kapaklarında şimdi tuhaf kaçan fakat etkili bir şekilde -veya bazı durumlarda etkisiz olarak - şu şekilde pazarlanan sözler bulunan, 'kendi kendinize-yapın' formatında geniş bir seçme eserler dizisi bulunabilir. Çoğu okuyucunun bildiği gibi/ kişi eğer tavsiye edilen bir kitap ismine
yönelmeden baskı sayısı fazla olan kitapların içine dalarsa beklenmedik ölçüde kafası karışabilir. Yemek pişirme ve araba tamiri gibi somut ve belirli konularda uzmanlık arayanlar genellikle kaşları fazla çatılmadan uygun bir öğretici kitap bulurlar.
Ne var ki konusu insan olan çalışmalar alanına gelince manzara değişir. Örneğin sağlık ve tıp, psikoloji ve
eğitim alanlarında öğüt çok daha dolaylı verilir, çoğunlukla bilgi ve analiz içeren satırların arası okunur, Bu konuların bilimsel çerçevesi nedeniyle acemi olanlar bunların içeriğinin büyük kısmının somut bir şekilde öznel 'olguya' dayandığını düşünmeye yönelebilirler. Ancak bununla temel bir aşinalık kazandıktan sonra kişi sunulan çeşitli materyallerin
geçerliliğini, konusunu ve çapını takdir etmeye başlar. Bu yön tayininden önce raflarda ihtiyaç duyduğu en faydalı kitabı seçebilir veya seçmeyebilir veya belki de çok daha sonra gerçekten doğru seçim yapıp yapmadığını anlayacaktır.
Felsefe, din ve mistisizmin ücra köşelerinde bu yön tayini işi daha karmaşık ve daha az anlaşılır hale gelir. Şevkli
okuyucu bunu tümüyle gözden kaçırabilir. Ezoterik kitap başlıkları aydınlanma vaadiyle, 'içine atla - su çok güzel!' diye bağırarak okuyucunun dikkatini çekmek için feryat ederler. O da genellikle buna uyar ve çok geçmeden su boyunu aşar.
Sufiler yanlış eğitilmiş bir kültürün tecrübesiz insanların olağanüstü tehlikeler içeren herhangi bir bilgi alemine
böylesine paldır küldür yaklaşımını tasvip ettiğini söylerler. Tıpkı sağduyunun, kendi başlarına elektrik tesisatı döşemeye kalkan, elinden iş gelen çoğu amatörün sonunda kolayca kendisini yaralayabileceğini ya da öldürebileceğini söylemesi gibi, bireysel olarak mistik ya da ezoterik bilgi arayışında da prensip olarak benzer bir ayrım gözetilmelidir.
Maalesef, Batıda durum genellikle böyle değildir. Ezoterik (ve özellikle 'okültl') arayışlardaki tehlikeler öncelikle tekamülle ilgili ve inceliklidir, fakat ortaya çıktıkları zaman kişiyi fiziksel bir hastalık ya da kaza kadar zayıf düşürürler. Buradaki büyük kayıp gerçek bir yerine getirme potansiyelidir. Aşkın zihin durumuna ulaşmak için arayış içinde olan kişi
gerçek ergisinin kendini bilmekle başladığını kolaylıkla unutabilir. İşte burada ihtiyat gereklidir. Bunun için, ezoterik-eğilimli kitap karıştırıcımız, önce içsel dürtülerini gözlemekten ve uygun psikolojik, sağaltıcı ya da eğitimsel dış kaynaklardan bilgi aramaktan yarar sağlayabilir. Bu şekilde sağlanan faydalar ayartıcı değil önleyici ve en azından bir
alıştırma olarak kesinlikle sağlıklı olacaktır.
Bu kitapta sunulan bilgi ve düşünceler en iyi şekilde (yukarıdakilerin ışığı altında) Doğuyla ilgili, fakat tarz olarak Sufilerin kendi yazdıkları kitaplardan farklı olarak telakki edilebilir. Sufiler yazılı materyalleri çok ustalıklı ve teknik bir şekilde bir tepki ve algı alanı yaratmak üzere kullanırlar.
Ne var ki, bu şekilde kullanımın ancak, belli bir öğrencinin olduğu yerden olmak istediği yere gitmek için neye gereksinimi olduğunu tek başına bilebilen yaşayan bir öğretmenin yönettiği gerçek bir okulun 'uydurma olmayan' çerçevesi içinde mümkün olduğunu vurgularlar. Başka herhangi bir formatın en iyi haliyle eksik, en kötü haliyle de gerçek tehlikenin pusuda olduğu
bir arena olduğunda ısrar ederler.
Sadece burada değinilen unsurlar göz önüne alındığında, potansiyel heveslilerin öz-potansiyel ve aşkınlıkla ilgili materyali yanlış okuma eğiliminde olmaları şaşırtıcı değildir, yani, sıklıkla bilgiyi işlevle, yüzeysel olanı esas olanla vs. karıştırırlar. Bu kitaba Sufizmi öğreten bir araçtan ziyade Sufizm üstüne
bir yorum olarak yaklaşılmalıdır- Kitabın içerdikleri, insanın kaderiyle ve kültür akımlarıyla birlikte devinen yaşayan bir Sufizm şeklinin hala mevcut olduğunu onaylamaktan başka bir şey başaramayan belli bir se viyede ilgiyi yansıtmaktadır.
Sufi akımına bir başlangıç olarak yazar okuyucunun ilerki sayfaları bilgilendirici ve faydalı bulacağına inanıyor ve
bu konunun içine dalmanın canlandırıcı ve keyifli olacağını umuyor.
Halihazırda küresel sistemde önemli değişikliklerin ve eksen kalmalarının olduğunu görüyoruz. Bu çerçevede önemli sosyal, siyasi ve ekonomik gelişmeler olacağı ifade ediliyor.
1-Bağımsız ülkeler bölgesel işbirliğiyle güçlenecekler:Yeni düzene damgayı,dünyada çok taraflılığın artması vuracak.Bu varsayıma göre şu an dış politikada bireysel hareket
eden ülkeler,önümüzdeki on yıl içinde amaçları doğrultusunda birleşerek yeni ittifaklar oluşturacaklar.
2-İstikrar ve yenilebilir enerji kilit olacak : Yakın gelecekte sürdürebilir ekonomik büyüme hedefini yakalayan ve siyasi istikrarını koruyan ülkeler, diğerlerine göre büyük üstünlük sağlayacaklar.Ayrıca yenilenebilir enerji kaynakları, ülkeler arası
rekabette avantaj sağlayan faktörler arasında yer alacaklar.
3- Değişim sancılı olacak,büyük acılar kaçınılmaz:2025'e doğru uluslararası düzeydeki gelişemler sancılı olacak. Savaşlar, doğal felaketler,terör eylemleri, büyük salgınlar ve ekonomik krizler bu geçiş döneminde dünyaya eşlik edecek.
4-Beklenmedik gelişmeler her şeyi değiştirebilir:
Küresel iklimsel değişiklikleri, büyük bir salgın,nükleer terör saldırısı gibi beklenmedik olaylar,dünyadaki dengelerde ani değişimlere sebep olabilir.
5-Gelir dağılımında uçurum artacak:2025 öngörülerindeki en hayati noktalardan biri, global ekonomik konjöktürde meydana gelebilecek değişimler.
Türkiye 'yi değişen dünyaya hazırlamak için “
Yeni Türkiye "şart!
Toplumsal ve bireysel hak ve özgürlüklerden daha da önemlisi, insan aklının özgürleşmesidir; aksi takdirde, diğerleri taşınması zor bir yük halini alır.