Şuayb Alıcı
Şuayb Alıcı

"Değirmen taşı nedir bilir misin evlat...?
Hani şu üst üste konulup çevirildikçe içindekileri öğüterek yenilir hale getiren taş...
İşte insan bir yönüyle o taşa benzer...
Tek başına eksik olan taşa, varlığını tamamlayacak bir başka taşa, kendini işe yarar kılan bir eşe muhtaç bir taşa...
Bir değirmen taşı gibi birbirini tamamlayan ve beraber

olan insanlar, içlerine yani birlikteliklerine sevgi, saygı, ilgi, anlayış, merhamet doldururlarsa o iki değirmen taşından manevi nimetler olan huzur, mutluluk, sekinet, muhabbet çıkacaktır... Ancak değirmen taşı olan iki insan içlerine bu güzel duyguları davranışları doldurmazlarsa içi boş olan değirmen taşlarının sürtünerek döne döne birbirlerini yok etmesi gibi o

iki insan da zamanla birbirini yok edecektir.. Bu yüzden kalbi ve kafayı beslemeyen beraberlikler insan için üreten değil yok eden bir değirmen taşı gibi çalışır evlat... "

Ahmet Baykal
Ahmet Baykal

İnsanlar iyi olmayı unuttular, önemli olmaya çalışır oldular.

Gay Talese
Gay Talese

O adamlar hayvan gibi çalışır ve hayvan yerine konurlar .

Henri Krasucki
Henri Krasucki

Kapitalist ülkelerdeki toplumsal reformlar dar kapsamlıdırlar ve çoğu zaman da yarım kalırlar. Burjuvazi, bu reformları işçilerin sırtından gerçekleştirmeye çalışır ve işçilerin haklarına yapacağı saldırılarla, onların sosyo-ekonomik kazançlarını yönetmeye uğraşır. Kapitalist ülkelerde işçi sınıfı, her toplumsal reformun bedelini ödemek zorundadır.

Seher Güler Atay
Seher Güler Atay

"Ebabil'de ilk kez bu şekilde uçmuştu korku ve sevinç arasında. Annesi onu boşluğa bıraktığı an korkuyla gözlerini kapattı. Sanki bir yere tutunmaya çalışır gibi kanatlarını oynattı. Kanatları boşlukta kaldıkça daha hızlı oynattı. Gözlerini açmaya cesaret edemiyordu. Yere çarpacağı anı bekliyordu ki toprağı değil rüzgârı hissetti. "

Ayetullah Kanhan
Ayetullah Kanhan

Fıdrad insanı şahsiyet, değer ve maneviyet ile görünmeyenler ve aşk serüveni için yaşarken, fıdratını kapatan şahsiyetsizlikle, maddecilik, cinsellik ile görüntülü yaşar. Fıdrat insanının kültürü kendisinin doğal yaşamı, yani varlığından var olanlardr.fıdratını kapatanlar başka kültürlere kendilerini uydurmaya çalışır hatta düşman kültürlerinin

oyuncağı olurlar.

Mustafa Uğur Karadeniz
Mustafa Uğur Karadeniz

Tanpınar, Doğu ile Batı'nın tabiata bakışlarını değerlendirirken de Doğu'nun tabiatla uyumuna dikkat çekmektedir. Ona göre Doğu, tabiatı olduğu gibi kabul eder. Öyle ki onun telkin
ettiği ilk hususiyetlerle yetinir. Batı ise tabiatta başka hususiyetler ve mükemmelleşme imkânları arar, onun hakkında en etraflı bilgiye sahip olmağa çalışır ve bu gayretler

sayesinde sonunda onu başka bir şey denecek hâle getirir. Oysa Doğu, eşyaya ancak umumi şeklinde tasarruf eder. Hatta bazen onu tabiattan sanki ödünç alır (Tanpınar, 1977: 128). Sezer Tansuğ da bu anlayışları minyatür sanatı üzerinden karşılaştırırken benzer düşünceleri vurgulamaktadır: “Batı resmi insana göre bir doğa anlayışına, bir minyatür ise doğaya göre

bir insan anlayışına ulaşır.” (Tansuğ, 1961: 22).

Sanat eserinde tam da Tanpınar'ın belirttiği gibi tabiattan ödünç alma söz konusudur. Çünkü ödünç alma; sahiplenmeye, üzerinde tasarruf hakkı iddia etmeye mani olur. Bu yüzden sanatkâr, tabiatı Allah'tan bir emanet olarak görürken onunla sorumluluk bilinci çerçevesinde bir ilişki kurar. Sahiplenme,

tasarruf hakkı iddia etmeden anlama ve ondaki işaretleri kavrama bilinci ile hareket eder,

Hasan Kerim Güç
Hasan Kerim Güç

Ken'ân Rifâî,derviş ile Allah arasındaki ilişkiyi üç özellikle açıklar. Bunlar isteme,çalışma ve edeptir. Buna göre derviş yardım ister, Allah yakınlık gösterir; derviş çalışır ve gayret gösterir, Allah yardım eder; derviş edep gösterir, Allah da kerâmetini sunar.

Osman Şişman
Osman Şişman

“Kamusal alan–özel alan” ayrımı, gündelik deneyimimizde asla kesinleşemeyecek, neredeyse hepten muhayyel sınırlar ima eder. Bedenin ve zihnin tavırları üzerinde işlemeye başlayan mekanizma, kurumların kapısından girince, sokak kapısının eşiğinden dışarı çıkınca, kuralların tedavülde olduğu açıklıklarda bulununca çalışır da evlerin içerisine sızmaz mı?

Ve tersi: Herşeyimizle, kaçınılmaz biçimde, sokağa taşarız.

Atilla Yıldız
Atilla Yıldız

Elveda demeden gidiyor gençlik
Ufukta kaybolup gelmezcesine
Ömür mü tükeniyor yoksa artık
Biz coşup koşarken ölmezcesine
.
İlâhi saattir çalışır dakik
Fazladan saniye vermezcesine
Toprağa nice nice dostlar verdik
Yaşarız eceli bilmezcesine
.
Hicazmakamı ve kaside olarak bestelenmiştir