Jerry D. Moore
Jerry D. Moore

Mauss, the gift’te trobriandlılar’ı ve çalıştığı öteki örnekleri “uygarlığın büyük neolitik dönemi aşamasına dair iyi temsiller olarak niteler.

Demokratik Modernite Dergisi
Demokratik Modernite Dergisi

Neolitiğin bu kültürel ve birikim kodları ana kadına dayanır. Neolitiğin ayrılık bilmeyen, sınıf-kölelik tanımayan, herkesi kapsayan bir muhteva taşıması ana kadındandır. Bir ana, çocukları arasına ayrım koymadığı gibi, hiçbirinin öznelliğini de yok saymadan bütüncül yaklaşır. Kapsayıcılığa açıktır. Bu özellikler neolitik kültüre damga vuracaktır. Tüm

bölge binlerce yıl boyunca neolitik kültürün bu birikim ve kodlarıyla yoğrulur. Karşıtı temelinde gelişen sınıflı-devletçi kültürlü uygarlık bile, neolitik kültürden beslenmiş, dolaylı olarak ondan etkilenmiş, inşasında amaçları hilafına jeokültürün temel özellikleri olarak dile gelen noktaları kullanmıştır. Kendini inşa ederken, bölgesel-bütünlüklü,

merkez-çevre ve çıkarlar temelinde birbirine bağlanma karakterli kılmak zorunda kalmıştır.

Hazal Peker
Hazal Peker

"Bir şarkının devamıydı, kadın. Bir koronun... Sonra yıllar yılları, çağlar çağları kovaladı son hızla. Neolitik kültürde ‘yaratıcı’ kabul edilen kadın kültünün yerini, iktidar sahiplerinin soylarını sürdüren, güçlendiren bir ‘araç’ haline dönüşen kadın (!) imgesi aldı."

Bahoz Şavata
Bahoz Şavata

Konuya tekrar dönersek ölü gömme tarzı neolitik dönem bölge ören
yerlerinde genelde iki şekilde görülür: 1- Yakarak (kreasyon) gömme:
Amaç cesedin yakılmasıdır, ceset ya odun üzerine konularak ya da
tezekle yakılırdı. Genelde kemiklerin soğuması beklenmez, kum, yağ,
su, şarap ile soğutulur, ölünün yakılan cesedinden geri kalan kemikle-
ri

ve külü bir küpe konur. Küpün ağzı taşla örtülürdü. Erken dönem-
lerde bu türden gömütler ev içlerinde bulunmuştur. Gömü küp içinde
evin bir köşesine gömülürdü. Daha sonraki dönemlerde mezarlık gele-
neği başlamıştır. Yakılarak gömülmüş ölülerin külleri ve yakma töre-
ninden geriye kalanlar çoğu kez urne (pişmiş toprak kap)

denilen
kaba, bazen de tekne ve kapaktan oluşan sandık mezarlar içine konu-
yordu. 2- Yakmadan (lnhumasyon) Gömme: Vücut hangi şekillerde
konursa konsun cesette tahribe rastlanmıyor. Genellikle gömüler yer-
leşim içine ya da yerleşim dışına genellikle hoker tarzında; insanın
anne karnında "bebek duruşu " şeklinde gömülmesidir. Bu gömü şekli

birçok şekildeydi

Begmyrat Gerey
Begmyrat Gerey

İnsan topluluklarında dilin meydana gelmesi üzerine düşünürler çeşitli fikirler ortaya koymuşlardır. Burada dünya çapında tanınmış ünlü dilci, uluslar arası Dog-Hamershold ödülünü kazanan, 25 dilde konuşan ve dil konusunda yüzden fazla eser yazmış Charles Berlitz’in fikrine bakalım. Dilin meydana gelişi konusunda ortaya konmuş fikirler ve teoriler şöyle

özetlenebilir:

1- Genellikle kuşun, balığın, su ve kır hayvanlarının seslerine benzer seslerin işlenmesinden ilk sözcüklerin meydana geldiği kabul edilmektedir.
2- İlk sözcüklerin bir şeyi duyurmak veya yardıma çağırmak için kullanılan seslerden meydana gelmesi muhtemeldir: Hey, tut, kaç, ne vs. Bu sesler meselâ bir mağaradan bir yaban hayvanının

beklenmedik durumda birdenbire çıkıp saldırdığı anda çıkan sesler olmalıdır.
3- “Aha” teorisi: Kötü ya da şaşkınlık, açlık, ağrı gibi heyecanı etkileyen duygular sonucu uf, ay, vay, ov gibi ilk sözcükler meydana gelmiştir.
4- Bau-Bau teorisi: Hayvanların seslerine öykünerek onlara benzer sözcüklerin meydana getirilmesi ya da adların konulması.

Örneğin mu-mu (öküz), hau hau (köpek), me-me (koyun).
5- Kling-klang teorisi: Dilin insanı etkileyen çevresindeki şeylerden meydana gelmesi: “Bum” gök gürültüsü, “plaç” su, “tziş” bıçak, “kinstir” ateş, “pika pika” yıldırım, Yunanlılarda “bum” her patlayıcı şey vs. “Tun tun” kızılderililerde yürek demektir.
6- “Yo-he-ho”

teorisi: Bu teori ilk sözcüklerin meydana gelmesini, insanların beraberce çalışmaya ve yaşamaya başladığı zamanda birbiri ile anlaşmak gerektiği fikrini ortaya koymaktadır. Meselâ büyük taşları beraberce yuvarlayarak bir tehlikeli hayvanın inini kapatmak gibi işlerde. Türkü ve şiirlerin de bu gibi durumlarda meydana geldiği yaygın olarak kabul edilmektedir. Günümüzdeki

dillerde kökü Neolitik Çağ’a ait olan sözcükler vardır. Meselâ Bask dilinde bıçak için kullanılan sözcüğün tercümesi “kesen taş” (keskin taş) oluyor.
7- Pu-pu teorisi: Bu teoride, ilk temel dilin meydana gelmesinde korku, av ve savaşın olduğu fikri öne sürüyor. İlk sözcüklerin duygu, heyecan ve coşku gibi ruhî hareketleri ifade etmek için meydana geldiği

kabul edilmektedir. Sevgi ve nefret sözcükleri buna bir örnektir. Dillerin hemen hemen hepsinde “sevgi” için kullanılan sözcük, hoş ve yumuşak olurken “nefret” için kullanılan sözcük tam tersine kaba ve sert yansımaktadır.”[145]
Burada başka bir dilci olan Faster’in,

Mehmet Sait Yıldırım
Mehmet Sait Yıldırım

Yerleşik coğrafyası, bitki ve hayvan kültürü nedeniyle Kürdistan'ın dünyada ilk defa neolitik çağa beşiklik ettiği kesindir. Tarım ve Köy Devriminin gerçekleştiği sahadır. M.Ö. 11 bin yılına kadar eskiye dayanan bir yerleşik kültüre sahip olduğu, bundan daha eski bir tarihin dünyanın hiçbir yerinde bulunmadığı arkeolojik kalıntılardan kanıtlanmaktadır.

Kürtlerin tarihteki rolü, esas olarak neolotiğin yaratıcı halkı olmasından ileri gelmektedir. Dicle ve Fırat'ın, Toros ve Zagros dağ sisteminden beslendiği yarı-ova ve dağlık alan, neolotiğin doğduğu yerler olarak kesinlik kazanmıştır. (Öcalan)

Haşim Kutlu
Haşim Kutlu

Tarihsel ve toplumsal olarak Kadim Anadolu ve yukarı Mezopotamya, tarihe Neolitik Devrim olarak kaydını düşürmüş olan ilk Köy devriminin gerçekleştiği yer olması bakımından daha başından itibaren, en azından çok yakın tarihlere kadar ANA’SOYLUDUR.
M.Ö 1200’lü yıllardan başlayarak Ananın önceliği ve önderliği M.S. 200.lü yılara kadar eş ve eşitlik

düzeyinde bir denge üzerine yürümüştür. Bütün bir çevre erkek atanın önceliği ve önderliği esasına göre değişmiş dönüşmüş olduğu halde, Yukarı Mezoptamya ve Anadolu, Bereketli Hilal olarak bilinen alan çekirdek olmak üzere eş ve eşitlik zeminindedir. M.s. 200’lü yıllarda -ki Asker kırallıklar döneminin başladığına işarettir- Eş ve Eşitlik ilişkisi

giderek aleyhte bozulmaya başlar ve bu düzey geleneksele bağlı kalan Kandaş Ortaklık yapılanmalarında kendi süreğini devam ettirir. 800’lü yıllardan başlayarak 1200’lü yılların ortalarına kadar süren gelişme ve değişimlerde ise Kandaş sürek, Yol kardeşliğine, kandaş Alevilik te YOL BiRLİĞİNE evrilir. Bu sürek içerisinde zahiren Alevi toplumu Baba soyludur ama

Batınen Ana’soyludur. Eş ve Eşitlik erkânının bütün boyutları bize bunu kanıtlamaktadır.

Veli Sevin
Veli Sevin

İnsanoğlu mağara gibi geçici doğal barınaklardan çıkıp köyler kurmaya, yani kalıcı konut yapma becerisini ortaya koymaya Neolitik Çağ'ın en erken evrelerinden itibaren başlamıştır.

Sergei Ivanovich Kovalev
Sergei Ivanovich Kovalev

Anaerkil dönemde, kadın ekonomik ve toplumsal yaşamda erkeğe eşittir. Burjuva tarihçiler, Engels’in desteklediği bu görüşü çürütmeye çalışırlar. Örneğin, Alman etnografı H. Schurtz, “etkin ve yaratıcı ilkenin sahibi” erkeğin her zaman ailenin reisi olduğunu, anaerki’nin bir sapaklıktan başka bir şey olmadığını kanıtlamak istedi.

Kadının ast

konumunun sürekli bir durum olduğunu “kanıtlamayı” amaçlayan bu gerici savlar olgulara ters düşmektedir. Klanlar düzeninin en yüksek aşaması Mezolitik dönemde gerçekleşmiş ve Neolitik dönemde sürmüştür.

Neil Faulkner
Neil Faulkner

Yarısı çocuk, 34 kişinin cesetleri 3 metre genişliğinde bir çukura atılmıştı. Yetişkinlerden ikisi okla kafasından vurulmuştu. Aralarında çocukların da olduğu yirmisi sopayla dövülerek öldürülmüştü. Arkeologlar, buranın bir katliam yeri olduğundan eminler. Güneybatı Almanya'daki Talheim ölüm çukuru, MÖ 5000'lerin Erken Neolitik dönem dünyasıyla ilgili

ürkütücü bir gerçeği açığa çıkarıyordu: İnsanlar savaşmaya başlamıştı.