Beni çok özle, bir daha bu kadar sevmeyecekler seni. Aşksız olma ki ölü olmayasın. Aşkta öl ki diri kalasın.
Ne kadar birleşirsek o kadar güçlü, ne kadar bölünürsek o kadar zayıf oluruz.
Anası onu gezmeye götürürken bir saat saçlarını düzeltmeye uğraştığı halde,ne anasının,ne babasının aklına bu kafanın içi ile de bir parça meşgul olma düşüncesi gelmemişti. Onlar işportaya konan bir elma gibi onu süsleyip temizlemişler,parlatmışlar,sonra yağlı bir müşteriye okutmuşlardı. Kız yetiştirmekten de gaye bu değil miydi?
Kimseye zararı olmayan zayıfları ezerek kuvvetli olma duygusunu tatmin edenler ve onlarla birlikte her zaman her yerde her sınıftan her ideolojiden ve her düşünceden insanlar arasında daima ön safa geçerek aslan payını kendine ayıranlar , ve ayırır ayırmaz insanlarla aralarına aşılmaz duvarlar örenler, ve böylelerine her zaman haklı çıkarıcı bahaneler , sebepler ,
yasalar kurallar sınıflamalar çıkaranlar . Yani her zaman İnsanı insandan ayıranlar ve onları birbirine düşman edenler ve onlara körü körüne uyan kalabalıklar ve gerçeği boğanlar ve onlarla birlikte insanı bu koca dünyada yanlız bırakarak arkadaşlık dostluk sevgiyle uzatacakları sıcak bir elleri olmayanlar, yani elsiz, gözsüz, akılsız, kalpsiz, kansız, gerçek
sakatlar ..
Onlar karsimiza oturacaklar '
Hayatında ilk defa başka bir insan olma özlemini duydu. Hiç bilmediği bir içkinin susuzluğu gibi bir duygu..
Biz niye kendi zamanlarımızı yaşayamıyoruz,
niye hep başka zamanlar ve hep başka kendimiz?
Ne bu ertelenen, bir tansık olma dileğiyle —
tansığın olmasını beklemek değil, özün tansığa dönüşmesini ummak— ben'i ve biz’i tansık yapmak arzusu? 'Şimdi'nin karanlığı daha ne kadar üretilecek? Bu karanlıkta beslenen ruh kurtçukları daha
ne kadar
maledecek bizleri kendilerine?
Biz niye kendi zamanlarımızı yaşayamıyoruz,
niye hep başka zamanlar ve hep başka kendimiz?
Ne bu ertelenen, bir tansık olma dileğiyle —
tansığın olmasını beklemek değil, özün tansığa dönüşmesini ummak— ben'i ve biz’i tansık yapmak arzusu? 'Şimdi'nin karanlığı daha ne kadar üretilecek? Bu karanlıkta beslenen ruh kurtçukları daha
ne kadar
maledecek bizleri kendilerine?
Kuvvetli bir ataerkil gelenekten gelen ve modernleşme serüveninin çok başlarında bulunan bir ülkede kadın olarak doğmak zaten başlı başına bir yüktür; çünkü "History is his story." Görevleri, yeri çoktan tanımlanmış bir çemberin içidir kadının yeri ve çemberin dışına çıkmak mümkün değildir. Çemberin dışına çıkmak tekinsizi seçmektir, gayri ahlakidir.
Kadın bir aile içine doğar, orada büyür ve zamanı geldiğinde başka biriyle yine aile olmak
üzere eşleştirilir. Var olma ve kendini gerçekleştirme hakkını bırakın, çoğu zaman seçme hakkından bile söz edilemez.