"Herkes bireysel olarak hakikatin peşinde olmalı. Tıpkı nefes alıp vermek gibi birilerinin bizim adımıza yapamayacağı türden bir şey bu"
"Kötü şeyler görmüş olabilirdim ama sonuç itibariyle bu kimsenin yapamayacağı olağanüstü bir durumdu. Hayır , hayır ,yetenekti . Bana ait bir gizemdi"
Biliyorum çok zor ama hayatını sev.
İyi düşün, iyi ol ve iyi kal…
Bazen geliyorlar bana da, diyorum; “Es, gürle, bağır, çağır hayata!”
Sonra diyorum ; “Uyma şeytana!”
Oysa… İnsandan ala şeytan mı var dünyada?!
İnsanoğlu, şeytandan daha şer ve melekten daha hayırlı şeyler yapabilir. Çünkü bu kuvvet, kendisine verilmiş.
Akıl,
öfke ve şehevi kuvvetler insanda mevcut. Hayvanlardakiler sınırlı mesela.
İnsan terakki (ilerleme) kaydetsin diye, sınırsızdır kuvveti. Lakin ‘irade’ diye bir kuvvet de verilmiş ki; şer bakımından kendi sınırını çizebilsin.
Örneğin; “Ne iyi insan, melek gibi” deriz bazı güzel insanlar için. “Şeytana pabucunu ters giydirir bu!” deriz bazen de nasıl
böyle kötü olabildiğine şaştığımız insanlar için.
İnsan evladı, meleklerden daha ‘iyi’ ve şeytandan daha ‘kötü’ olabilir. Çünkü melek ve şeytana, sınırlı ve belirli kuvvet verilmiştir. Yapıp yapamayacağı şeyler vardır.
Lakin insan, yaratılmışların ‘en üstün’ü olduğundan, iyilik ya da kötülükte hiçbir varlık onu geçemez.
İşte
bu yüzden; iyiliği düstur edinen bir insan bize; “Meleklerden daha melek” ya da kötülüğü hayat tarzı ve felsefesi edinen biri bize; “Şeytanın aklına gelmez bunun yaptıkları!” dedirtebilir.
Oysa ‘iyi’ olmak bir zorunluluktur. İnsani kavramların içinde kendiliğinden bulunması gereken, demirbaş bir özelliktir.
“Ne kadar iyi bir insan?!” diye
şaşkınlık ve hayranlıkla baktığımız kişiler, aslında olması gerekeni yapıyorlar.
Asıl kötülere şaşırmak lazım, nasıl böyle olabildiklerine dair!
Kadınların yapıp da erkeklerin yapamayacağı ya da erkeklerin yapıp da kadınların yapamayacağı hiçbir şey yoktur.
Sıradan insanların yapamayacağı en zor iş şu üç şeydir:
1-Kendin için razı olmadığın şeye, diğer insanlar için de razı olmayacak derecede insaflı davranman.
2-Malda, mümin kardeşlerinle eşitlik ve beraberlik.
3-Her durumda Allah’ı zikretmek. Allah’ı zikretmekten maksat sadece “subhanallah, ve’l-hamdülillah ve la ilahe illallah” demek değildir.
Maksat bir farizayla karşılaştığında onu yerine getirmek ve haramla karşılaştığında da onu terketmektir.
(Biharu’l-Envar, c.93, s,155)