Kim Knott
Kim Knott

'Hinduizm,' onu tanımlama ve nitelendirme arzumuzu başarısız kılar. Hem Hindu ve Hindu olmayan pek çok birey ve grupların bütünsel imgelerinden ortaya çıkan modern dünyanın canlı hir fenomeni, hem de pek çok parçanın -gelenekler. söylenceler, kurumlar, ayinler ve düşünceler- pek çok hinduizmin toplamıdır.
Hinduların ve Hindu olmayanların imgelemlerini aynı biçimde

büyüleyebilecek güç ve çeşitliliğe ve bir dinin ne olduğu hakkındaki bütün önyargılı düşüncelere karşı
koyabilecek yetkinliğe sahiptir.

Nizamettin Sırrı Kazancı
Nizamettin Sırrı Kazancı

Artık günümüzde insanlar yavaş yavaş Kandida'nın ne
olduğunu öğreniyorlar, hatta bazı insanlar hekimlerine gide-
rek kendilerinde Kandida'dan şüphelendiklerini söylüyorlar.
Kandida gazetelerde haber haline gelebilecek kadar toplumu
ilgilendiren bir sorun haline gelmiş durumda.
Ancak şu mutlaka bilinmelidir ki ; Kandida'yı kimyasal
tıp

mantığı ile ilaç ile çözmek mümkün değil.Soruna kesin-
likle bütünsel bir yaklaşımla eğilmek gerekiyor, bir yandan
baklava, b örek yerken diğer yandan ilaç almak suretiyle bu
sorunu çözmek mümkün olmaz.Ancak öylesine şeker ve ek-
mek bağımlısı haline getirilmişiz ki, gün geçmiyor ki tatlısız
ve ekmeksiz günümüz geçsin.Birde bunun

üzerine Kandi-
da'nın neden olduğu tatlı krizleri eklenince tatlı ile şeker ile
sakinleşir duruma gelmişiz.

Jacqueline Rose
Jacqueline Rose

Tekinsiz bakışın kadını seyirlik hale dönüştürmesiyle oluşan temsiliyet sorunu cinsiyet farkı dramından kaynaklanan yetersiz ve eksik kimlik problemini doğurur. Gerek bütünsel sanat biçeminin gerekse normal erişkin, ruhsal ve cinsel yaşamın ön koşulu olan kimlikler, sistem içinde bir tehdit unsuru haline gelir. Bu sebeple kadın o gizemlileştirilme ve fetişleştirilme

halinin ardında tehlikeli, mükemmel ya da müstehcen bir güce sahip olur.

Geza Vermes
Geza Vermes

Bu metinler bütünsel biçimde değerlendirildiğinde, Essenilerin, kendilerini gerçek İsrailliler ve dışlandıkları dinsel yapının otantik geleneklerinin koruyucusu olarak gördükleri ortaya çıkar.

David Sobel
David Sobel

Büyük ölçüde laboratuarlarla ve duvardaki şemalarla sınırlanan çağdaş doğa eğitimi, indirgemeci, yerinden edilmiş ve kişisel olmayan niteliktedir. Doğa, yaşamımızın içkin bağlamı olmak yerine herhangi bir konu haline gelmiştir. Sanki doğa birbiriyle ilişkili canlı bir bağlamın dışında tam olarak anlaşılabilirmiş gibi, fiziksel ve ruhsal olarak bizden

koparılmakta, onlar haline getirilmektedir.
Doğa okur-yazarlığı bir dizi yalıtılmış, dışsal “olgudan” elde edilen bilgilere değil, doğal ve insan toplulukları hakkında derin bir kavrayışa sahip olmaktır. Bu da çok daha bütünsel ve samimi bir eğitim yaklaşımı gerektirmektedir. “Doğa okur-yazarlığı” - doğa ile doğrudan deneyimlerden öğrenme ve bunlara

cevap verme becerisi - doğanın birbiriyle ilişkili ve kapsayıcı bir bütün olarak görülmesi demektir.

Fethi Benslama
Fethi Benslama

Demek ki “İslâm” sözcüğü, tehlikeli yolculuklardan sonra varlığın zarar görmemiş halini adlandırır. Böylece dokunul­maz, bağışıklıktan yararlanmış olanı belirtir. Dokunulmazlık nosyonu, Freud’un Totem ve Tabu'da ve Bir yanılsamanın Geleceği’nde dinsel temsillerin psişik kaynaklarıyla ilgili olarak or­taya çıkardığı şeyle birleşir. Öznenin yaşamsal

üzüntüsü ve düşman dünyanın özne üzerinde hissedilen tehdit karşısında, bu tehdit ister dünyaya yansıtılmış olsun ister dünyadan kay­naklansın, din, koruyucu yanılsamanın kalkanını sunar; ama dokunulmaz olanın üçüncü büyük boyutunun belirttiği bir karşıtı da vardır bunun: Tözsel beden yerine metaforik bir be­den koyarak soyut kılınmış olandır bu. Başka

deyişle bu, hisse­dilir olanın yerine ancak akıl yoluyla kavranabilir olanın konulmasını içerir. Dokunulmaz nosyonunun bu veçheleri, bir temizliğin, bedensel bir arınmanın, tensel bir geri çekilmenin genel gerekliliği içinde bir araya gelir. Nimet Sıtkı’nın aşın bir biçimde de olsa tanık olduğu şey budur.

Bu ister basit bir mesafe koyma biçiminde, isterse de

çarşafa bürünme ya da -daha radikal olarak- kesip atma (sünnet, ha­camat etme, kurban) biçiminde olsun, tensel geri çekilme din kalkanına inandırıcılığını veren şeydir. Damgalanmış, kafatası delinen, açılan bir bedenin gerçeğinden özelle aralanan ve kurtarıcı bir yıkımla kasılmış vücut yoluyla yanılsama kendi alacağını geri alır. Bu bedel karşılığında

beden, meşru olarak var olmayı ve -imtinadan dolayı bütünsel olamayan- hazzın yasallığını hak eder.

Cafer Gezgez Abdullah
Cafer Gezgez Abdullah

Madde üstü bizim geldiğimiz yer olan Bütünsel Akıl'dır. Sonsuzluk, bilinmezliktir. Madde üstünde fizik kanunları yoktur. Madde ile hem iç içedir hem de ondan ayrıdır. İnsan için asıl sır olan madde üstüdür.

Cafer Gezgez Abdullah
Cafer Gezgez Abdullah

A” harfi, varlığa ve birliğe işaret eder. “0 (Sıfır)” rakamı sonsuz- luğa ve yokluğa işaret eder. “H” harfi de çokluğa işaret eder ki, izafîdir.
Bütün harfler A’dan çoğalmıştır. İşte biz, A harfinden Z harfine kadar olan harfler sıralaması içinde hapis kaldığımız için, varlığın as- lını göremiyoruz. Bizim kişisel aklımız, bu harflerin

birleşip meydana getirdiği kelime topluluğudur. Kim ne kadar çok kelime biliyorsa ona o kadar “akıllı” deriz. İşte bu, bütünsel aklın zahirdeki yansımasıdır, gölgesidir.

Filiz Günsür
Filiz Günsür

Okulların bütünsel olarak öğretmekten çok öğrenmeye odaklanması, YOOK ( Yasam için Olumlu Okul Kültürü) oluşturmak için çalışması gerekir.

Murat Erol
Murat Erol

Bir düşüncenin farklı yer ve zaman itibariyle taşınamayacağını toptancı bir şekilde ifade etmek, insanı gözardı etmektir. Tecrübeler,görünen örnekler ve fiili durum bize, coğrafi tecrübenin ve bütünsel olarak fikirlerin coğrafyalar arası geçişlerinin zor olduğunu da işaret etmektedir. Küreselleşmeye rağmen bu durum değişmemektedir. İnsanlar ve toplumlar giderek

kendilerini diğerlerinden farklı kılan özelliklerini aramaya, bunları ortaya çıkarmaya, bunlar üzerinden kendileri ifade etmeye başlamıştır.