Zafer Güler
Zafer Güler

Mustafa Kemal basit ve yavan geçen fikir hayatını zenginleştirmek istiyordu. Hatta Fransızcasını geliştirmek istediği yıllarda, birçok Fransızca yazıt ve eseri okumaya çalışıyordu. Bütün gazete, dergi ve kitap yayınları sansüre uğruyordu. Şairler bile şiirlerini diledikleri gibi şiirlerini yayımlayamazdı. Bu sansurde mimlenen binlerce düşünür ve edebiyatçı;

hastalığın ve sefaletin pençesinde sürgünlerde hayatını kaybediyordu.

Ahmet Rıza Bey
Ahmet Rıza Bey

Geçmiş sömürgecilik yüz yılları, arkalarında maddi ve manevi olarak ne bırakmışlar? Bütün dünyada muazzam bir karışıklık değil mi? İnsan ırklarının bazıları mahvoldu bazıları da gemilerde köle yapılmak için bir kıtadan öteki kıtaya taşınmadı mı? Dün köle ticareti yüzünden yağmaya uğrayıp bomboş kalan bölgeler bu gün de sefaletin pençesinde değil mi?

Medeniyet köleliği kaldırabildi mi? Ne gezer ancak onu daha rafine hale getirebildi o kadar.

Peçevi İbrahim Efendi
Peçevi İbrahim Efendi

Cihan padişahı ile fukara dilenciler, ecelin pençesinde eşittirler.

William Styron
William Styron

“Ciddi bir çöküntünün pençesinde umutsuzca kıvrandığımı kavrayalı topu topu birkaç gün olmuştu.”

Fatih Kısaparmak
Fatih Kısaparmak

Aramıza karlı dağlar koydular
Hasretin közüyle yandım Asya Can
Kitapsızlar kanımıza doydular
Bir daha göremem sandım Asya Can

Geceden sonraki sabaha şükür
Özgürlük getiren silaha şükür
Bizi kavuşturan Allah'a şükür
Ağlaya ağlaya dindim Asya Can

Sen mahpus damında parlayan yıldız
Ben sana kahrolan çileli

yalnız
Biz etle tırnağız,ayrılamayız
Gözlerinden akan bendim Asya Can

Ah Asya Can
Yıllarca sana yandım
Ah Asya Can
Ben nelere dayandım
Esaretin pençesinde
Dertlere isyandım Asya Can

Sorulacak hesabım var hayduta
Yeminim sazıma, silaha, ata
Yesevi Atamdan Dedem Korkut'a
Sibiryada kaç kere dondum Asya Can


Hazar Denizi'ne benzer gözlerin
Söküp atamazlar kalbimde yerin
Umutsuz anımda derdim, kederim
Kılıçlara yol vermiş kındım Asya Can.

B. Bhutan Benerci
B. Bhutan Benerci

Rüya ve hayallerle örtülü olmasından mı gelir yoksa bu hayatın tadına doyulmazlığı? Rüyalar aldatıcı, hayaller gerçekten uzak olmuş, ne gam! İnsanoğlu onlarsız, zaruretin pençesinde paramparça olurdu. Hayatın en büyük hazinesidir rüyalarla hayaller. Gene gelsinler öyleyse, hiç eksilmesin hayattaki yerleri! Ve kahrolsun insafsız zaruret, adi kazanç kahrolsun!

Gültekin Yazgan
Gültekin Yazgan

"Kimse sırf belirli bir yaşa gelmekle ihtiyarlamaz. Bizler ideallerimizden vazgeçerek ihtiyarlarız. Yıllar teni buruşturabilir, ama hevesimizden vazgeçmek ruhumuzu buruşturur."...

"... 'Daha yapılacak çok işim var' dedim.' Ne işi? ' diye sormadı. Sorsaydı 'Sevdiklerimle, ideallerimi paylaştığım insanlarla birlikte yapılacak her iş' derdim. "

"..

Gerçekleri soğukkanlılıkla kabulleniş, içinde bulunduğunuz durumun artılarını, eksilerini, olabilirlikleri ve olamazlıklarını saptamayı, yaşam savaşımızın stratejilerini ve taktiklerini bunlara göre belirlemeyi mümkün kılar.Bu aynı zamanda olağan ve normal yaşama dönmek için hazır olmak da demektir. Fiziksel veya zihinsel işlevlerinde birtakım önemli kayıplara

uğramış insanların bu kayıplarının getirdiği yeni duruma bedensel, ruhsal ve sosyal bakımlardan; gerekiyorsa eğitsel ve mesleksel bakımlardan da uyum sağlama sürecinin; teknik terimiyle rehabilitasyonun, başarıyla sonuçlanması için ön koşul işte böyle bir kabulleniştir. Rehabilitasyonun kapısını açan 'kabulleniş' asla bir 'boyun eğiş' değildir; boyuneğici bir tutum

insanın elini kolunu bağlar, onu olanla yetinmeye götürmekten başka bir şeye yaramaz. "

".. Varsıllar yoksullara, bilenler bilmeyenlere, sorunlarını çözümlenmiş olanlar çözemeyenlere yardım etmeliydi. "

" Ben yaşlılığı, her günün birbirinin aynı olduğu, insanın giderek işe yaramazlık duygusunun pençesinde ömrünün sonunu beklemek zorunda

kaldığı bir dönem olarak kabul etmiyorum ki yaşlılık döneminden ürkeyim. "

Fuat Kav
Fuat Kav

İstanbul’un kaldırımlarında kaç dilenci sabahlayacak, Beyoğlu sokaklarında kaç çocuk tiner çekecek? Kaç kadın kendi vücudunu izbe köşelerde satışa çıkaracak? Çocuğunun tedavi parasını bulamayan kaç anne ve baba acının pençesinde kıvranacak bu gece? Kalın enseli, şiş göbekli burjuvaların içki masalarında kaç kadın meze olarak sunulacak? Kaç yoksul çocuk,

çikolata çaldığı için karakolda sabahlayacak? Şimdi, bu saatlerde Diyarbakır’ın daracık sokaklarında kaç bilge sinsice izleniyor acaba?Ve bu gece Filistin askısında kaç beden asılı kalacak? Bu pürüzsüz gecede, sorgu evlerinde kaç kadının bedeni kirletilecek?

Rudolf Rocker
Rudolf Rocker

her yeni buluş üretim kapasitesini gittikçe artan oranda yükseltiyor ve sanayi sermayesini kapitalist sanayinin, hüküm süren ticaret ve finansman tartışılmaz efendisi haline getiriyordu. Ve teorisyenler tarafından değişmez bir yasa olarak görülen serbest rekabet, planlanmış herhangi bir endüstriyel üretimi söz konusu bile ettirme dediğinden, çeşitli sebeplere bağlı olarak

sanayi ürünlerinin arzının talebi geride bırakacağı dönemler er geç ortaya çıkmak zorundaydı. Bu, üretimin aniden kesilmesini yani yapay krizleri getiriyordu ;bunlar şehirdeki proletarya için bir yıkımda, çünkü onları zorunlu olarak çalışmaktan alıkoyuyor ve böylece de geçim kaynağından yoksun bırakıyordu. İşte, kapitalizmin gerçek doğasını gösteren

sözde"fazla üretim" fenomeni budur. Bu öyle bir durumdur ki, fabrikalar ve depolar malla doluyken, gerçek üreticiler en acı sefaletin pençesinde Can çekişmek dedir. İnsanın bir hiç olduğu ve cansız metaların herşey olduğu bir sistemin korkunç luğunu en yalın biçimde gösteren budur.

Julien Green
Julien Green

Gerçek keder, gerçek sıkıntı dilediğim tüm zenginliklerin, tüm iyiliklerin pençesinde olduğumu duymam değil miydi?