- Her 7 kişiden birinin açlığın pençesinde can çekişmesi pek umursanmıyor. Gizli kölelik, sürdürülebilir sefalet hakim; insanlar birer istatistik zerresi.
- Kavanoz dipli dünya...
İnsan, hürriyetini bir an önce elde edemezse, baskının pençesinde uçuruma sürüklenecektir.
- "Ey Cebrail, bir deniz, denizin üzerinde bir ağaç ağacın üzerinde bir kuş. Kuşun pençesinde nohut tanesi kadar bir çamur o denize düşse bulandırır mi denizi?"
- "Bulandırmaz."
- "İşte o yetmiş yaşındaki mecusinin günahi da benim rahmetimin yanında o zerre gibidir. Onu bağışladim. Yoksa yetmiş yıl o mecusiye cevap vermeyen ateşle benim aramda ne
fark kalır?"
Milyonlarca çocuğu bozucu, körletici bir eğitimin pençesinde bırakıyorsunuz.
Erdem çiçekleri açabilecek bu körpe fidanlar gözlerinizin önünde kurtlanıyor; büyüyüp suç işledikleri zaman, yani içlerine çocukluktan giren kötülük tohumları acı meyvelerini verdiği zaman ölüm cezasına çarptırıyorsunuz onları. Sizin yaptığınız nedir, biliyor musunuz?
Asma
zevkini tadabilmek için hırsızlık yaratmak.
İslam'ın olduğu kentler toplumsal yapının doğrudan temellerini tehdit eden bir dizi siyasi, dinsel ve ahlaki krizin pençesinde olacaktır. Köleliğin kurallara bağlandığı ve hak görüldüğü, çok eşliliğin ve kadına dayağın normal karşılandığı, kadının tarla ile eşdeğer bir mal mertebesinde görüldüğü, akıl baliğ olmayan çocuk evliliğinin meşru yapıldığı,
farklı fikirdeki insanların öldürülmesi veya haraca bağlanmasının meşru yapılarak teşvik edildiği, bugünkü görüşlerimize göre miras hukukunda eşitsizlikleri öneren, toplumun düzenine ve işleyişine uyum sağlamayan, kendi egemenlik sınırlarını diğer toplumların zararına genişletme eylemi gösteren ve insanlık adına utanç verici kanlı savaşların ortaya
çıkmasına neden olan ''Gerçek İslam'' ortaya çıkacaktır.
"Küçükken kızlar kahkaha atar, sonra bitiyor. Yüksek sesle gülen kadın yok. Kadınların söyleyemediği söz, söyleyebildiklerinden fazla mı? Ondan mı kahkaha atmıyorlar artık? " Usta yazar Çetin Altan ın bir röportajında yaptığı bu tespit, kadınlık, hele Türkiye de kadın olma haline dair temel bir soruna işaret ediyor. Yüksek sesle gülmenin dahi bastırıldığı,
iffetsizlikle bir tutulduğu bir maço kültürün pençesinde kadınlar, kahkahalarını da sözlerini de yutmak zorunda.
Uyanıyorum, ateşim var . Tavan penceresini döven yağmur damlalarını seyrediyorum, parmaklarımı yatak örtülerinin arasında dolaştırınca yalnız olduğumu hatırlıyorum. gözlerimi kapatıp yeniden uykuya dalıyorum ama derin ve ani bir acının pençesinde sıkışmış halde uyanıyorum. O gittiğinden beri her sabah mide bulantısı ile gözlerimi açıyorum ama bu seferkinin
farklı olduğunu hemen anlıyorum.