"Bütün üzüntülerimiz, hayal kırıklıklarımız, kızgınlıklarımız, karşımıza çıkan olayların anlaşılmadık, beklenmedik taraflarınadır.
-Her şeye hazır bulunan ve kimden ne gelebileceğini bilen bir insanı sarsmak mümkün müdür ?"
Bütün üzüntülerimiz, kızgınlıklarımız, hiddetlerimiz, karşımıza çıkan olayların alışılmadık, beklenmedik taraflarınadır. Her şeye hazır bulunmak ve kimden ne gelebileceğini bilen bir insanı sarsmak mümkün müdür?
“Bütün hayal kırıklıklarımız, öfkemiz ve şaşkınlığımız karşımıza çıkan olayların beklenmedik ve anlaşılmayan tarafınadır. Her şeye hazır olan bir insanı sarsmak mümkün müdür?”
Ateşin düştüğü yeri yaktığı malum mesel olduğundan, hiçbirinin olayların evvelini, sonrasını, sebebini, sonucunu düşünecek hali yoktu; hiç kimse kendisini bir başkasının yerine koymuyordu...
Ateşin düştüğü yeri yaktığı malûm mesel olduğundan, hiçbirinin olayların evvelini, sonrasını, sebebini, sonucunu düşünecek hali yoktu; hiç kimse kendisini bir başkasının yerine koymuyordu bu yüzden ve hiçbiri kendilerini bu dağa çıkaranlarla aynı dağda durduklarını fark etmiyordu....
Tahammül etmek zorunda kaldığımız olayların akışı içindeyiz.
“Sanki hep kararsız kalarak olayların buraya gelmesini o istedi. İşte şimdi o an geldi ama ne istediğinden o kadar emin değil.”
Tarafsız tekçiliğin görüşü şöyledir: Esas olan ne zihin ne de maddedir ve her ikisi de daha temel, tarafsız ve bazı yönlerden kualiaya çok benzeyen öğelerden oluşmuştur. Dünya veya insan beyinleri kualiayı üretmez, kualia benzeri şeyler veya olgusal nitelikler dünyayı oluşturur. "Bedenler duyumları üretmez, fakat duyum blokları (öğe blokları) bedenleri
oluşturur."42
Son zamanlarda, panpsişizm ve panprotopsişizme olduğu gibi bu görüşe karşı da ilgi yeniden artmıştır, Tarafsız tekçilik de dahil, tarafsız görüşlerin tekrar canlanmasının sebeplerinden biri, olgusal niteliklerin fiziksel olmamayı inatla sürdürmesidir, Bu inatçı özellikleı; 20. yüzyılda onları analizle bertaraf etmeye yönelik en güçlü
girişimlere bile direnmiştir, Ancak, şimdilerde tarafsız görüşlerin destekçileri, tarafsız tekçiliğin renkler sesler gibi olgusal öğelerini, fizik biliminin tanımladığı dünyadaki somut dinamik olaylar olarak yorumlama eğilimindedir. Mesela, Eric Banks "Özellikler basitçe, ister görülsün ister görülmesin,
etrafimızda daima cereyan eden olayların güçlerinin somut
dışavurumudur''aa diye yazmıştır, Bu, Locke'un temsili gerçekçilik görüşüyle neredeyse aynıdır, Locke'a göre farkında olduğumuz şey, dışımızdaki gerçek dünya değil, o dünyanın bir temsili, bir zihinsel görüntü, bir duyum veya algılamadır. Bu zihinsel görüntü, duyu veya algı, Banks'a göre beynin içindeki dinamik ve fiziksel bir olaydır.
42: Ernst
Mach, The Analysis of Sensations (Duyumların Analizi), çev. C.M.
Fiziksel olarak bir hiç, kendi türünden daha iyi uyum göstermiş türler arasında boğulmuş düşünen hayvan, birey ya da oradaki-varlık, topyekun dünya üzerinde, Swift'in Avustralya'nın bir çölündeki kanat çırpışının belki yarın, belki iki yüz yıl sonra, yeşil Erin'in kırlarında, bahta göre, belki bir fırtına, belki de okşayan bir meltem gibi duyulacağını
yazdığı kelebeğinkince bir etki kazanıyor. "Cogito"nun "ego"su, pulkanatlının o titreyen uçma organıyla
aynı güce ve aynı nedenselliğe, ya da uzak erime sahip; düşünce, öten bir cırcır böceğinin dış kanatlarından gelen vızıltıyla eşdeğerli. Haydi olayların bu aşamasında eşgüçte diyelim: daha fazla değil, ama daha az da değil. Beklenmedik anda ortaya
çıktığında, sık sık, hatta çok ender istisnalar dışında her zaman, uzaklardaki. bir tayfunun güçlerini boşalttığında bile etkisi hiç olarak kalıyor. Yerine göre, ya sıfır düşünce, ya da alabildiğine güçlü.