Sinop aynı zamanda bir sürgün yeriydi. Sokaklarında dolaşan her dört kişiden ikisinin sürgün, birinin gardiyan olduğu acı bir tebessümle anlatılır.
- Her 7 kişiden birinin açlığın pençesinde can çekişmesi pek umursanmıyor. Gizli kölelik, sürdürülebilir sefalet hakim; insanlar birer istatistik zerresi.
- Kavanoz dipli dünya...
Birisini bağışlamayı reddettiginizde, hala o kişiden bir şey istemektesiniz, istediğiniz intikam dahi olsa bu sizi ona sonsuza kadar bağlı kılar.
Arkadaşlıkta sirayet vardır.Yani insan sohbet ettiği kişiden huy kapar.
İslam kardeşliğini zayıflatan unsurlar oldukça çoktur. En önemlileri ise şunlardır:
1)Kötü Ahlak
İslam toplumu içerisinde yayıldığı zaman İslam kardeşliğini zayıflatan unsurların en büyüğü kötü ahlaktır. Bunlar içerisinde de İslam kardeşliği yapısını yıkan unsurların en güçlüsü, aynı zamanda en çirkini, bencillik ve hasettir.
İslam dini,
ilişkileri kesintiye uğratan her şeyi haram kılmış, faziletler konusunda yaptığı yönlendirmeler suretiyle de güçlü surlarla İslam kardeşliğini himaye etmiş ve bu sebeple su-i zan, tecessüs(kulak kabartma), yüz çevirme vb. şeyleri yasaklamıştır.
"Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu
araştırmayın." (el-Hucurat /12)
2-Asabiyetçilik Propagandası
.... asabiyetçilik:insanın akrabalarını veya aşiretini veya kavmini haksız yere savunmasıdır.
İslam kardeşliğini zayıflatma ve kesintiye uğratma konusunda çok kötü neticeler doğurması sebebiyle Hz, Peygamber(sav) şiddetle asabiyetçiliği yasaklamıştır. Bu konudaki ifadelerinden biri de
asabiyetçilik yapan kişiden beri olduğunu ilan etmesidir.
Cubeyr bin Mut'im(ra) 'tan gelen şu rivayette olduğu gibi:
"Asabiyetçiliğe davet eden bizden değildir, adabiyetçilik için vuruşan bizden değildir, asabiyetçilik için vuruşan bizden değildir, asabiyetçilik için öldürülen bizden değildir." (Ebu Davud, Kitabu' l-Edeb 5121.)
Terörün amaçlarından biri de kitlelere korku salmaktır. Çünkü terör zayıfın güçlülere karşı kullanmak zorunda kaldığı en güçlü bir silahtır. Birey bu amaçla yaşamını ortaya koymaktadır. Bu gibi eylemler sonucunda korku kitleleri teslim alır. Korku bulaşıcıdır. Kişiden kişiye, evden eve, sokaktan sokağa, mahalleden mahalleye, kentten kente ve bir ülkeye egemen
olabilir. Bu salgın hastalıktan nasıl kurtulabiliriz? Ve ya dinsel terör nasıl önlenir? Bu sorunun en kısa yanıtı, çağdaş, laik ve demokratik bir toplum yapısını tüm kurum ve kurallarıyla kurmakla diye yanıtlanabilir.
Kendi başına kalmak, kişiden kişiye çok başka duygular uyandıran bir insanlık halidir. Kimine göre acı veren bir yalnızlık, kimine göre de 'kafa dinlemek' diye gizlenen tembellik isteğidir. Düşünsel boyutu, yaşamına, uğraşına bir yaratım yolu edinenler için ise kendi başına olma durumu, özentili zaman akışına karşı koyarak, dış çevreyi tanımlama, öznel olanı
anlamlandırma çabasıdır.