Başta dönüp koşan nice bilgiler, nice hünerler vardır ki, insan onunla baş olmak isterse, baş elden gider. Başının gitmesini istemiyorsan ayak ol.
Sorun şu ki, insanlar daima kendileri için en kötüsünü seçmek gibi bir huya sahipler.
Fakat dünya insan olmayan insanlarla doludur...
Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!.. Niçin bunu anlamakta bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz? Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız
halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiveriyoruz?
Bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş.
Toplumsal ve bireysel hak ve özgürlüklerden daha da önemlisi, insan aklının özgürleşmesidir; aksi takdirde, diğerleri taşınması zor bir yük halini alır.
Boş inanç, insan aklının talihsizliğidir!