harekete ile ilgili sözler

Türkiye’nin sınırları boyunca havan ve topçu atışları ile canlı bomba ve bombalı araç saldırılarına maruz kalıyordu. Bahse konu saldırılar ülke genelinde vatandaşlarının can güvenliğini tehdit ediyordu. Sınırının hemen diğer tarafında YPG/PYD ve DEAŞ’ın yüksek tehdit oluşturması Türkiye’yi harekete geçirdi ve 24 Ağustos 2016 sabahı, TSK tarafından

Özgür Suriye Ordusu (günümüzde Suriye Milli Ordusu / SMO) ile birlikte, ‘Fırat Kalkanı’ Harekâtı başlatıldı.

Açık Totaliter Sistemlerden kasıt genel siyaset disiplini içinde totaliter sistem olarak ifade edilen Faşizm, Nazizm ve Komünizm gibi ideolojilerin geliştirdikleri siyasi deneyimleri içermektedir. Bu sistemlerin “açık” totaliter olarak ifade edilmesinin sebebi karakteristik açıdan totaliter sistemlerde yer alan parametrelerin dışardan, lineer bir analizle kolaylıkla

görülebiliyor olmasıdır.

Açık totaliter sistemler, arkaik bilinçte yer alan imgeler ve simgeler üzerinden belirgin bir şekilde müşahede edilebilen sistemlerdir. Faşizm, Nazizm ve Komünizm gibi sistemler açık totaliter sistemlerdir ve bu ideolojiler, sosyal yapılarını belirgin kıl mak için çeşitli imge ve simgeler kullanmıştır. Simgelerin karmaşık ya da basit

olması değil arkaik bilinçteki etkililiği önemlidir. Hitler yönetiminin “gamalı hacı” bir simge olarak kullanması ya da Mussolini yönetiminin “fascio/faşya” kullanması bu simgelerin ilk kez kullanıldığı anlamına gelmemektedir. Bu simgeler içinde bulundukları toplumda önemli karşılıkları olan arkaik ama bilinçaltında kült olarak yerleşik bulunmaktaydı.

Farklı kültürler için değişik simgelerin anlamı ve öneminden bahsetmek mümkündür. Bu simgeler kimi zaman ulusal ya da dini simgelerde görülebilir. Arkaik ya da yeni haliyle ortaya çıkan simgeler, içinde bulundukları toplum bazen de ülkenin bütünü için saygın bir yere sahiptir. Bu bakımdan simgelerin karalanması toplum ya da ülkelere karşı hakaret etme anlamına gelir.

Bununla beraber totaliter sistemlerin kullandıkları simgelerin çoğu zaman “nefret ve öfkeyi” teşvik ettiği “korku ve güvensizlik” aşılayıcı iletiler içerdiği de söylenebilir. Ayn zamanda bu iletiler bir ideolojiye bağlılığa yönelik güç ve aidiyet gelistirirken ayni zamanda kültürel geçmişten kalan imgelemleri harekete geçirebilmektedirm

Ne kadar çok düşünürsen harekete geçmek o kadar zorlaşır. Düşünceyle eylem arasında garip bir bağ var. Dünyayı değiştiren düşünce değil, eylemdir. Ama eylemi değiştiren, geliştiren ve yetkinleştiren de düşünce. Fakat bir noktadan sonra düşünce eylemin yerini almaya başlar ki buna izin vermemek gerek. Çünkü düşünce içine girdiği beyinde her yere bulaşır.

Ondan sonra çok başka konularda bile o düşüncenin izlerini taşımaya başlar fikirleniriniz. Eğer kafanızı meşgul edip duran düşünce bir türlü çözümleyemediğiniz bir sorunla ilgiliyse bundan sonra her konuda tam olarak karar veremediğiniz, ikirciklenip durduğunuz hastalıklı düşünceler üretmeniz çok normal. Çünkü beyniniz zehirlenmiştir. Zehir saçan bir düşünce

sağlıklı düşüncelere sahip olmanızı engellemektedir.