Fuat sezginin bu kitabını okumak istiyorum fakat alamıyorum. Okumuş olan dostlar kitabı okumam için göndermek isterse memnuniyet duyarım.
"Bir gün, bir kozada küçük bir delik belirdi; bir adam oturup kelebeğin saatler boyunca bedenini bu küçük delikten çıkarmak için harcadığı çabayı izledi. Bir süre sonra kelebek ilerlemek için çaba harcamaktan vazgeçmiş gibi geldi ona. Sanki elinden gelen her şeyi yapmış ve artık yapabileceği bir şey kalmamış gibiydi. Adam, kelebeğe yardım etmeye karar verdi. Eline
küçük bir makas alıp, kozadaki deliği büyütmeye başladı. Bunun üzerine kelebek kolayca dışarıya çıkıverdi. Fakat bedeni kuru ve küçücük, kanatları da buruş buruştu. Adam izlemeye devam etti. Her an kelebeğin kanatlarının açılıp-genişleyeceğini ve bedenini taşıyacak kadar güçleneceğini umuyordu. Ama bunlardan hiç birisi olmadı! Kelebek, hayatının geri
kalanını kurumuş bir beden ve buruşmuş kanatlarda yerlerde sürünerek geçirdi. Ne kadar denese de, asla uçamadı. Adamın iyi niyeti ve yardımseverliği ile anlayamadığı şey, kozanın kısıtlayıcılığının ve buna karşılık kelebeğin daracık bir delikten çıkmak için göstermesi gereken, çabanın, Allah'ın kelebeğin bedenindeki sıvıyı onun kanatlarına göndermek ve
bu sayede de kelebeğin kozanın kısıtlayıcılığından kurtulduğu anda uçmasını sağlamak için seçtiği yol olduğuydu. Bazen hayatta tam olarak ihtiyaç duyduğumuz şey, çabalardır. Eğer Allah, hayatta herhangi bir çaba olmadan ilerlememize izin verseydi, o zaman bir anlamda sakat kalırdık. O zaman olabileceğimiz kadar güçlenemezdik. Asla uçamazdık."
Beni bir yere göndermek için sabah uyandırırsanız orayı sevmem. Önce midemde küçük kasılmalar başlar. Tüm bedenimi saran tiksintiye dönüşür. Kimyasal tepkime gibi. Patlar.
Şark meselesinin başlangıcı Türk-Hun ordularının Avrupa'yı fetihleri, Roma'nın ikiye ayrılması dönemine kadar götürülebilir. O çağa kadar Avrupa karanlık bir âlem içerisinde, özellikle kilise ve feodal idarelerin etrafında oluşan güç birliktelikleri şeklinde, insanların köle misali yaşamaya zorlandığı bir ortamda idi. Türklerin gelmesiyle, kurulu düzen ve
dengelerin tepetaklak olduğu görülür. Bu yüzden Avrupalılar kendilerine yabancı, çok dinamik ve bütün işleri bozan bu millete karşı bir nefret duymuşlar; Avrupa kıtasına ayak bastıkları günden itibaren Türkleri geldikleri yere geri göndermek için el birliği yapmışlardır.
Araştırmacılara göre fantezilerimiz, bize kendimizi iyi hissetme sinyali göndermek suretiyle gerçek şeye ulaşmak için popomuzu kaldırıp gereken işi yapma motivasyonunu bizden almakta ve anlık başarı beklentileri yaratmaktadır. Sonrasında, gerçekler hayal ettiğimizden daha zor olduğunda, performansımız düşer, motivasyonumuz uçup gider ve endişelerimiz artar.
Annem sanki bir artistik patinajcı gibi... Beni piste göndermek istiyor, ben ona vekaleten alkış almalıyım... Ama hata yaparsam vay halime!
“Anladık ki küçük ve izole popülasyonlar için genetiğin matematiği farklı. Büyük popülasyonlarda küçüklere kıyasla daha çok genetik mutasyon gerçekleşebiliyor ama küçük bir popülasyonda mutasyonlar gruba daha hızlı yayılabiliyor. Yani tahmin edeceğiniz gibi Mars’ta bin kişi yaşıyor olsa ve bu koloni kendi kendine yeterli olsa… Eh, daha çok insan göndermek
maliyetli iş ne de olsa, değil mi? O durumda yeni gelenlerin sayısı, özellikle de nüfusa oranı, fazla yüksek olmaz. Koloni halkının bebekleri olur –gerçek Marslılar- ve bu küçük fırlamalar üçte bir yerçekimiyle, azıcık bir atmosferde ve kendilerini radyasyondan koruyan gezegensel manyetik alanın daha da azıyla büyürler. Böylece koloni halkında, küçük bir popülasyon
olmalarına rağmen, radyasyona maruz kalma ve üçte bir yerçekimiyle büyüme gibi nedenlerle daha fazla genetik mutasyon, daha büyük bir hızla görülebilir… Bir noktada ‘Marslı insanlar’ ve ‘Dünyalı insanlar’ ayrımı doğabilir ve toplum iki farklı türde insanın var olmasının anlamını yorumlamak durumunda kalabilir.”
Kuran okuyanlar ikiye ayrılır: Sevap kazanmak için veya ölülere sevap göndermek için okuyanlar, anlamak ve hayatında tatbik etmek için okuyanlar.
Kur'an okuyanlar ikiye ayrılır;Sevap kazanmak için veya ölülere sevap göndermek için okuyanlar, anlamak ve hayatında tatbik etmek için okuyanlar.