İçlerinin esneyen boşluğu karşısında ancak başka insanları hor görme ve saygısızlık etmek, onlara gülmek suretiyle kendilerini tatmin edebiliyorlar, kişiliklerinin farkına varıyorlar.
Yalnız boş, bomboş mahlûklardı. Yaptıkları münasebetsizlikler hep buradan geliyordu. İçlerinin esneyen boşluğu karşısında ancak başka insanları istihfaf ve tahkir etmek, onlara gülmek suretiyle kendilerini tatmin edebiliyorlar, şahsiyetlerinin farkına varıyorlardı...
İçlerinin esneyen boşluğu karşısında ancak başka insanları istihfaf ve tahkir etmek, onlara gülmek suretiyle kendilerini tatmin edebiliyorlar, şahsiyetlerinin farkına varıyorlardı.
İnsan bazı güçlüklerden, ancak onları unutmak suretiyle kurtulabiliyor albayım.
“ İnsan bazı güçlüklerden, ancak onları unutmak suretiyle kurtulabiliyor albayım. “
İnsan bazı güçlüklerden, ancak onları unutmak suretiyle kurtulabiliyor.
MURAT MENTEŞ: Popülerdiniz.. Fakat romanlarınızda felsefi görüşler ağırlıkta?
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR: İnsanları eğlendirmek iktifa etmez. Batıl itikatlardan doğan aldanışlardan uzaklaşmaya ve haysiyetlerini korumaya çağırmak da lazım.
MURAT MENTEŞ: İşe yaradı mı peki?
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR: Efendim ne gezer!.. Cehalete
bağlayan ve alçalmaya iten kabuller ağır bastı. Çoğu kimse, zihinsel bakımdan zayıf düştüğünü fark edemez. Okumaya, bilgilenmeye de üşenir.
MURAT MENTEŞ: Netice?
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR: Her ahmak kendini zeki zannetmek suretiyle mahva sürüklenir.
"Bilimler tarihi insanlığın ortak malı düşünceniz müthiş bir düşünce! Bu fikri bir müzenin dört köşesinde sergilemek suretiyle insanlık tarihinde yeni bir merhale açacaksınız."
Fuat Hoca bilimsel çalışmalarını yürütürken en büyük arzusunun, "benim milletim" dediği Müslümanların Batı karşısındaki aşağılık duygusundan kurtulmasını sağlayabilmek olduğunu söylerdi. Bu yüzden Müslümanların, özgüven problemini miraslarına vakıf olmak suretiyle çözmeleri gerektiğinin altını ısrarla çizdi konuşmalarımız sırasında. Ayrıca
Batılıların Müslümanların bilime katkılarını görerek, üstünlük duygusundan uzaklaşmalarının gerektiğini hatırlattı.
Eğer toplumda medyanın sebep olduğu bir tahribattan sözedilecekse, bu tahribatın iktidarın arzuladığı bir sonuç olduğu bilinmesi gerekir. Çünkü iktidar baskısını ancak kitleyi kitlevî nitelikte tutmak suretiyle yürürlüğe sokabilir.