Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

"Benim bazen bir halim bir halime uymaz... Fakat bu sizi yanlış düşüncelere sevk etmemeli... Ana noktalarda asla değişmem..."

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

“Bazen benim bir halim bir halime uymaz...”

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

Benim bazen bir halim bir halime uymaz...

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

Benim bazen bir halim bir halime uymaz...

Fakat bu sizi yanlış düşüncelere sevk etmemeli...

Ana noktalarda asla değişmem !

Murat Menteş
Murat Menteş

Romantik bir pusuya düşmüştüm. Şu halime bakın sevdiğim kadının belalısını sırtımda taşıyorum.

Senanur Özgür
Senanur Özgür

Ebu Hureyre diyor ki; Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bize bir gün hutbe irad etti ve şöyle buyurdu:

"Ey insanlar! Allahu Teâlâ size haccı farz kılmıştır. Bu emre uyarak siz de haccediniz."

Bir adam, "her sene mi haccedeceğiz?" diye sorunca; efendimiz sükut etti, cevap vermedi. Adam soruyu üç defa tekrarladı. Bunun üzerine Rasûlullah (sallallahu

aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu;

"Şayet "evet" deseydim, her sene size haccetmek farz olurdu, siz de buna güç yetiremezdiniz. Ben sizi kendi halinize bıraktığım zaman sizde beni kendi halime bırakın. Çünkü sizden öncekiler çokça soru sormalarından ve peygamberlerine muhalefet etmelerinden dolayı helâk olmuşlardı. Size neyi emretsem gücünüz yettiğince yerine

getiriniz. Size herhangi birşeyi de yasaklarsam onu da terk ediniz."

Jeraldine Saunders
Jeraldine Saunders

Başımıza gelen her belayı elbirliğiyle neşeli şakalar halime dönüştürmeyi başarmıştık.

Eugene Scribe
Eugene Scribe

Hayır, hayır, serbest kalmayı tercih ettim.. Yalnızlığı, kendi halime bırakılmayı, köleliğe değişmedim.

Haydar Demir
Haydar Demir

Münevver Hanım somurtarak sandalyeye oturduğunda, “Ey Allahım, bu yarı delinin eline bıraktın beni,” diye düşündü, Muhsin Bey. “Ben ne yaptım sana? Nedir bu çektiklerim... İşler de ortada kaldı. Onca mal mülk. Yıllarca uğraş didin. Şirketteki avukatlar ellerini ovuşturuyorlardır şimdi. Hay içine edeyim servetin. Şu halime bak. Ben böyle olduktan sonra neye yarar

onca mal mülk. Her şeyin başı sağlıkmış... Şu Rıza denen adama bak; şu karısı Güleser’e, kızına, oğluna, gelenlerine, gidenlerine. Daha düne kadar önümde iki büklüm eğilenler, köylü, cahil dediklerim. Bizim kapıcı Ali Efendi’den ne farkları var? Bilmiyorum nedendir, eskisi gibi önyargılı değilim sanki... Bu bunak Münevver’in de dırdırı çekilmez. Otuz

yıldır başımın etini yedi. Hâlâ aynı. Manyak karı! Bir-iki kaçamak yaptım, doğru. Otuz yıldır başa kakılmaz ki... Sevgililerim niye gelmiyormuş! Ah Leyla, ah, nerdesin! Stajyer Sevim’in de bal dudakları... Tüh Allah kahretsin seni Muhsin. Eskide kaldı o günler oğlum. Haline bakmıyorsun da, düşündüğün şeylere bak... Oğlumun soğukluğu yeni değil ki, eskiden beri

öyle. Evlenince daha bir uzaklaştı. Bir dediğini iki etmedik ya. Demek eksik olan bir şey var bende. Deli Münevver, annelik mi yaptı sanki. Yıllarca o hastane, bu hastane...”

Mahfel Dergisi
Mahfel Dergisi

Zaman aşımına uğramış bir gazete kâğıdı
gibiyim
Varlığım üçüncü sayfa haberlerine konu
Merdiven altı yapılmış şekerler gibi
Zararlı ama tatlı bir hayat yaşıyorum
Kendi yokluğum öyle koyuyor ki bana
Varlığımı ikiye çarpsam dolmuyor
İçime taş doldurup
Bir okyanusun ortasında
Bağdaş kurup ağlamak istiyorum

Balıklar mendil veremez
Ama halime de gülmez
Balıkların vicdanı var mı Allah’ım
Bir yunus balığı açar kalbini bana
Hazreti Yunus’un duası gelir dudaklarıma
Okyanustan arşı alaya bir İsra başlar
Önce ruhum terk eder beni
Sonra günahlarım
Balıklar arkamdan ağlar mı Allah’ım?