Günde 1500-2000 defa reklam ifritleri tarafından tokatlanan bireyin seçme özgürlüğünü sevsinler.
Din adamlarını olumsuz sunmasından ve kadınların özgürlüğünü teşvik etmesinden ötürü din adamları tarafından sert eleştirilerle karşılandı.
"Özgürlüğü ve huzuru buldum meczupluğumda; yalnızlığın özgürlüğünü ve anlaşılmamış olmanın huzurunu."
Flavius hanedanının son üyesi Domitianus, Roma'yı dehşet imparatorluğuna dönüştürmüştü. Sonunda MS 96'da öldürüldüğünde, Roma aristokrasisi rahat bir nefes aldı. İçlerinden en cesur olanlar, çağdaş bir yazarın tanımladığı gibi "en vahşi canavar'a kurban gitmişti. Özellikle rejiminin son yıllarında imparator, geniş bir bölgeye yayılmış Roma
İmparatorluğu'nun başkentinde yaşayanlara hayatı dar etmişti. Yalnızca boyun eğip, sessizliği kabullenerek hayatta kalmak mümkündü; ifade özgürlüğünü kısıtlayan muhbirler de bu sükûnet hâlini dikte ediyordu. On beş yıl süren korku döneminden sonra gençler yaşlanmış, yaşlılar da neredeyse ömrünün sonuna gelmişti; bu süre zarfında hayatta kalanlar âdeta kendi
hayatlarının birer gölgesine dönüşmüştü. Bunlardan biri, önde gelen Romalı senatör, Latin edebiyatının en büyük tarihçisi ve en tehlikeli kitabın yazarıydı: Cornelius Tacitus.
Paranı kaybedince deneyim kazanırsın; eşini kaybedince özgürlüğünü kazanırsın; sağlığını kaybedince kaçamak yapmanın keyfini kazanırsın... ama umudunu kaybetmemelisin; umudunu kaybedince, her şeyini kaybedersin...
"insan kendi özgürlüğünü elinde taşıyandır."
Dünya tarihi özgürlük bilincinin gelişmesinde başka bir şey değildir. Kişi ruhsal varlığına özgürlüğünü tam anlamıyla uygulayarak erişir. İnsanın tarih içindeki kaderi, iyinin ne olduğunu bilmesi ve iyiyi ya da kötüyü isteme yeteneğine sahip olmasındandır. Aşağı seviyede özgürlük yalnızca kapristen ibaretse bütünlügünü ve olumlu gerçekliğini, kuralda,
ahlakta ve yönetimde bulacaktır. Yalnızca kurala uyan özgürdür diyordu. Özgürlüğün gerçekleşme şartı toplum ve devletteydi. Hegel, tarih içinde kişiye fazla önem vermiyordu: "Dünya tarihinde bizim ilgilenecegimiz kişiler, toplumlar ve devletlerdir."
Aliya İzzetbegoviç, tek kişiye dayalı bir yönetim tarzına karşı çıkar ve demokrasi ile diktatörlüğü karşılaştırarak şu sonuca varır:
"Diktatörlük günahı yasaklasa bile ahlâksızdır, demokrasi ona izin verse bile ahlâklıdır.
AHLÂKÎLİK ÖZGÜRLÜKTEN AYRILMAZ. ANCAK HÜR FİİL AHLÂKÎ FİİLDİR.
Bir diktatörlük özgürlüğü,
dolayısıyla seçme özgürlüğünü ortadan kaldırmak sûretiyle, kendi temellerinde ahlâkîliğin nefyini içerir..."
Zekanın özgürlüğünü de satın alabilirsiniz. Öyleyse ya ilk ya da en farklı olun.