Bir derviş dermiş ki “ Âşık olmadan gelme kapıma beşeri de olsa ateşine düşmeden bilemezsin ilahi aşkı. “
Sen değersiz saydın verdiğin değeri, gülmeyi bile öğretmedin değil mi? Şimdi ise 'kimse dinlemiyor' dersin. Anlattın mı derdini değer bilmeyen dediğine ya da dinledin mi onu derdi biriktiğinde. Kim olduğunu unutacak kadar boş yaşıyorsun hayatı ve "Kimim?" Diyecek kadar tanımıyorsun kendini. Bu yüzden hep hayata mutsuz bakıyorsun ve öylece veda ediyorsun. Arkanda bir
tebessüm bile bırakmadan...
Bir insanın hayatını yok etmek istiyorsak geçmişinden başlamalıyız
Çok bekledi şair
Güneş doğsun diye.
Uyku yoktu çünkü gözbebeklerinde
Yine bekledi “Giden gelir mi?” diye.
“Gelecekse neden gidiyordu?”
Bu soruyu sormadı bile kendine.
"İnsan yenilmeye alışkın bir varlık değildir."
En tehlikeli insanlar aslında en güvendiklerimizden ortaya çıkar...
"Bir insan kedisi sadece bildiği kadar anlatabilir, başkasının gördüğü kadar değil."
"Bildiklerin bilmediklerinden daha tehlikelidir."
Bu deneyin ön planlayıcısı benim,peki niye ben secildim?
️Kim olacağım yada kim olmayacağım?
Nereye götürecekler beni?
Hilkat daha sonra oturduğu yerden kalkıp kanepeye doğru yöneldi. Sanki okudukları onda takat bırakmamıştı. Bir şeyleri sıfırdan öğrenmek onu çok yoruyorfu. Geleceği olan bir geçmişte yüzleşiyordu.
"Ölüler mezarlığında ruhunu bırakanlarız biz."
Bu yüzü için unutma çünkü ben senin bana yaptıklarından bir sonuç sağlayamayınca adamlarına teslim ettiğim ve sonunda bu hale gelen biriyim. Sıra sende hazır mısın?
Sorgusuz, sualsiz gitmenin en sebepsiz adıdır ölüm. Ne haber verilir sevdiklerine ne de haber vermek için zaman. Kurduğun bütün düşüncelerini yıkıp bir enkaz bırakıverir arkanda. Sen ne olduğunu anlayana kadar o anlatıverir her şeyi hayatına girenlere...