Kirpiklerinin üzerine konan hüzün bir damla şeklinde boşluğa bırakıyordu kendini.
Başından beri biliyorum. İnsan yaşamında bazı anlar vardır. Bilirsiniz işte, bir şeylerin hesabını vermek zorunda kalacağınız önemli anlar. Kaçamazsınız.
"Kendimiz ve çevremizle daha barışık olmamızı önerirken yoga aslında bize teslimiyeti öğretir.Hayatımızda var olanları oldukları gibi kabullenmeyi sağlar,kişisel savaşlarımızı doğru hedeflere yöneltmemize olanak verir."
Yapmak istediğini şeyi yapamamak onu daha da hırslandırmıştı.
Düşlerimiz yanlışlıkla çarpışmış, ters akıntılarda giderken hayallerimiz bir tesadüf eseri birleşmiş olabilir.
Bir haksızlığın var ettiğini, belki yine bir haksızlık yok eder.
"Eskiler hiçbir yere ait olamamanın ağırlığını daha çok hissediyordu."
Apartman girişine yığdıkları eşyalarının arasında "Satılık" yazısı gözüme ilişti. Aşağıya inip ayağımla yazıyı düzledim. "Satılık" yazısının hemen yanında, küçük puntolarla yazılmış "Ruh" sözcüğünü fark etmediğim için kendimi hiçbir zaman affetmedim.
Uzaklara, aksak bir şeylerin olmadığı yerlere gideceğim.
Kendinden bile kopup o hiçbir zaman tarif edemeyeceğim hüznün esaretine atıyordun kendini. Bense sadece bir heveslik sevgili, seni senden alıp götürecek hayalin tomurcuğu oluyordum. Beni görüyordun, ama önemsemiyordun.
Adımlarım aheste aheste kalbimin atışlarına ayak uydururken, aklımdan yazacağım öyküyü geçiriyordum. Aslında bir tragedyaydı bu, bir aşk hikâyesi... Kendimden koyacağım çok şey vardı, ama günbatımlarında değil, gündoğumlarında kâğıda döküleceklerdi.
"Toprak kadar ağır, hava kadar görünmez olmak istiyorum."
Gözbebekleri uzun süre ne büyüdü, ne küçüldü. Belki eski bir sevgiliyi düşündü, belki bir gönül yarasını, belki de acımasızca akıp giden zamanda, böğrünü dağlayarak kaçan fırsatları.
Ağzımı açtığımda kuvvetli bir lodos yeryüzündeki tüm kelimeleri savurdu. Sana söyleyecek tek bir harfim dahi kalmadı.
"Bir haksızlığın var ettiğini, belki yine bir haksızlık yok eder. Neyin yok ettiği çok da önemli değil aslında, önemli olan 'yok' olmak. Sıfırlanmak.. Temizlenmek.. Saflaşmak.. Aklaşmak.. Yeniden bakir olmak.. Gidilen yer güzel. Biliyorum."
"Çölde fırtınayla yuvarlanan çalı toplarının adıdır Kum Şeytanları. Rüzgâr estikçe diğer çalıları kendilerine katarak büyürler ve sürüklenmeye devam ederler.
Ürkütücü görünseler de, sadece savrulan çalılarıdır. Tıpkı korkularımız gibi..."
"Güneş her sabah verilmiş bir söz gibi doğuyordu. Gerçek neydi biliyor musunuz:
Her şey."
Ulu Önder, aydınlanmış insan Mustafa Kemal Atatürk'ün bir sözü aklıma geldi. Der ki: "Şayet bir gün çaresiz kalırsanız bir kurtarıcı beklemeyin. Kurtarıcı kendiniz olun."
Ne güzel söylemiş Atatürk! Kendi kurtarıcınız, kendi gurunuz olun.