Dünyada hiçbir mahluk bu kadar kolay muvaffakiyetler peşinde koşmaz ve hiçbir mahluk bir erkek kadar hodbin, kendini beğenmiş ve nahvetli*, fakat aynı zamanda korkak ve rahatına düşkün değildir. Bir kere bunları fark ettikten sonra erkekleri sahiden sevebilmem imkânsızdı..."
*nahvet= kibirli, gururlu
“Bir mahpusu dünya ile hiç alakası olmayan bir zindana kapamak ona en büyük iyiliği yapmaktır. Onu en çok yere vuran şey, hürriyetin elle tutulacak kadar yakınında bulunmak, aynı zamanda ondan ne kadar uzak olduğunu bilmektir.On adım ötede en büyük hürriyetlere götüren denizi dinlemek ve sonra aradaki kalın kale duvarlarına gözleri dikerek bakmaya, denizi yalnız
muhayyilede görmeye mecbur kalmak az azap mıdır ?”
Bir mahpusu en çok yere vuran şey, hürriyetin elle tutulacak kadar yakınında bulunmak, aynı zamanda ondan ne kadar uzakta olduğunu bilmektir.
Böylece hayatının son ve güzel hadisesini yaşadı, fakat bu aynı zamanda onun her şeyinin sonu oldu.
Dünyada hiçbir varlık bu kadar kolay başarılar peşinde koşmaz ve hiçbir varlık bir erkek kadar bencil, kendini beğenmiş ve kibirli fakat aynı zamanda korkak ve rahatına düşkün değildir. Bir kere bunları fark ettikten sonra erkekleri gerçekten sevebilmem çok zordu.