Yaşamımızın amacı, hayvansal ve ruhsal içgüdülerimizin uyarlı bir şekilde tatminidir.
Epikürizm, insanı yalnızca fizik bir yaratık olarak kabul etmektedir. Bilinç denen şey, ölümle son bulmaktadır. İnsan icin geçerli olan tek tarih, hayati boyunca suren kendi tarihidir. Garip olmakla beraber Epikür, tanrıların varlığını kabul ediyor, fakat onların insanların tarihiyle ilgilenmeyecek kadar uzakta olduklarını söylüyordu. Bu görüş açısı içinde kişinin
mutluluğunda ya da mutsuzluğunda en büyük payı olduğuna inanılan iki büyük korku değerini kaybediyordu: Ölüm sonrasının korkusu ve tanrıların hiddetine kurban olma korkusu!
“Ahlak kuralları Göklerin emridir .. Sofokles“
Dünya tarihi özgürlük bilincinin gelişmesinde başka bir şey değildir. Kişi ruhsal varlığına özgürlüğünü tam anlamıyla uygulayarak erişir. İnsanın tarih içindeki kaderi, iyinin ne olduğunu bilmesi ve iyiyi ya da kötüyü isteme yeteneğine sahip olmasındandır. Aşağı seviyede özgürlük yalnızca kapristen ibaretse bütünlügünü ve olumlu gerçekliğini, kuralda,
ahlakta ve yönetimde bulacaktır. Yalnızca kurala uyan özgürdür diyordu. Özgürlüğün gerçekleşme şartı toplum ve devletteydi. Hegel, tarih içinde kişiye fazla önem vermiyordu: "Dünya tarihinde bizim ilgilenecegimiz kişiler, toplumlar ve devletlerdir."
Epikür, bir çile hayatı surulmesini değil, bir dinlenme yaşantısı içinde, arzuları susturmayı öğütler. Erdemli bir hayat, kişiyi acı ve üzüntüden uzaklaştırır. Başkalarına yaptığı iyilik kişiyi mutlu kılmaya yeterlidir. Epikurculerin görüşünde tarih, -tabi- süreçlerin bir bütünüydü. Tarihsel olaylara karşı pragmatik bir ilgi duymaktaydılar.
"İnsanlık tarihi kişilerin eylemleriyle oluşmuştur... Hayattan zevk aldığı için yaşadı ve yaşayacaktır"
"Biz varoldukça ölüm yoktur. Ölüm geldiği zaman da biz yokuz"
"Tabiatın kitabı içinde hayat, uzun bir trajediydi. Ne çok gönül, bir sevda için çırpındıktan sonra yalnızlık ve kimsesizlik içinde kaybolmuştur..."
~Winwood Reade~
Tao'nun anlamı Tarik'ti. Düzenlilik, denge ve nizamdı. Onun için hayat ve tarih, tabi varoluşun yaşanmış deneylerinden başka bir şey değildi.
İnsanı hayvandan ayıran, onun toplumsal örgütlenmeye olan egilimidir. İnsanlar bütün isteklerinin tatmin yolunu bulamazlar. Fakat toplumsal durumlarını mümkün kılacak şeyi terk edebilirler. "Genç yaşlıya, ast üste hizmet eder. Bu evrenin uyduğu bir kuraldır. Eğer insanlar toplumsal durumlarını terkedip birbirlerine yardım etmekten vazgecselerdi, bu yoksulluk olurdu.
Yığınlar içinde sosyal farklılaşma olmasaydı, bu sürekli tartışma kaynağı olurdu."
"Bir insan şekli içinde bulunmak, tek başına bir neşe kaynağıdır. Fakat asıl büyük sevinç, şimdi şekli insan olan bu varlığın, perspektifi olgunluk olan sayısız aşamalardan geçeceğini bilmektir. İşte bunun için bilge, yok olmayacağını, sürekli olarak çeşitli aşamalara katlanacağı için sevinir. Her şeyi 'tevekkül'le kabul edenlere, gençlikte olsun,
yaşlılıkta olsun benzemek için çaba harcadığımız gibi, bundan daha büyük bir istekle, evrene egemen olanı kendimize örnek almayı arzu ederiz."
...Senin icin ne burada, ne de orada hiç bir sorumluluk yoktur. Seni bağımsız kılan isteğe karşılık vermek için, istekle çekil, git!.."
Akademi, Atina'nın kuzey batısında bulunan bir korunun adıdır. Burada bir zamanlar bir okul kurulmuştu. Bu çevrede oturan Eflatun da bu okula ders vermeye gelirdi. Bundan sonra Eflatun öğretilerini sürdürdüğü bu okula “Akademi” denildi. Bu terim daha da geniş bir anlamı kapsayarak, bilginleri, yazarları ve sanatçıları bir araya getiren bütün örgütlere verildi.
Çiçero, Romalı konuşucular içinde en ünlüsü. Roma tarihinin önemli olaylarında konuşmalarıyla büyük rol oynamıştır. Silisya valiliğine atandı.
Pompeus, Crassus ve Sezar ilk zamanlar onu hararetle alkışladı, fakat daha sonra ünü onları korkuttu. Sezar ile Pompeus arasında ayrılık çıkınca, Çiçero, Pompeus’u tuttu. Fakat Pompeus yenildi. Sezar, Çiçero'yu
bağışladı. Çlcero politikadan çekildi. Kendini edebiyat çalışmalarına verdi.
Sezar’ın öldürülmesinden sonra ise, öldürenlerin tarafını tuttu. Antonius imparator adayı olarak gösterildiğinde, onu yerdI ve Octavianus'u ona rakip olarak ilan etti.
Lielus, Octavianus ve Antonlus, triumvirası kurduğu zaman, Antonius, Octavianus'dan Çiçero'nun başını istedi.
Çiçero İtalya'dan kaçamadan askerler tarafından yakalandı ve başı kesildi.
"İnsanların davranışını düzeltmek konusunda hiç bir şey geçmişi tanımak kadar etkili değildir "
Ruh zevke ve üzüntüye karşı ilgisizdir var ilgisiz kalmalıdır. Mutluluğun temeli, kişinin kendisine olan saygısıdır: "Çekil, erdemini derinligine hisset ve kendi kendinin efendisi ol! Akıllı bir yaratık, kendi mutluluğuna yeter ve sonsuza dek huzur içindedir."
İbn Haldun'un tarih ilminin kurucusu olduğu söylenir.
Onun görüşüne göre tarih. özgül bilgilerden olmuş bir bütündür; konusu, sosyal olaylar ve bu olaylara etkide bulunan unsurlardır. Tarih. fizik ve psişik kompozanları ve neden-sonuç ilişkisini açıklamak çabasındadır.
Tarih basit bir olaylar hikayesi değil, bir sosyal ilişkiler anlatımıdır.