Hayatta hiçbir şey ona kıymetli görünmemiş,peşinden koşmak, erişmek, sahip olmak arzusunu vermemişti. Etrafına daima bir yabancı gözüyle bakmış, hiçbir yere bağlanmak arzusu duymamış, bu yalnızlığının gururu içinde memnun olmaya çalışmıştı. Şimdi İlk defa bir şey istiyor, hem de korkunç bir şiddetle istiyordu. Fakat niçin bu istek bir imkansızlıkla beraber
gelmişti? Niçin hayatının en büyük arzusunu, şimdiye kadar belki yine içinde, fakat en gizli yerlerde saklı duran bu arzuyu, hapsedildiği yeri parçalayarak ortaya çıkar çıkmaz öldürmeye mecbur kalıyordu?...Niçin? Kimin için?..
bir fikre sahip olmak cürüm değilse ona lisan vermek de cürüm değildir. Zaten fikirlerin ancak lisana inkilap ettikleri zaman fikir oldukları, lisansız fikir tasavvur edilemeyeceği herkesçe malum bir keyfiyettir.
“Hayatta hiçbir şey ona kıymetli görünmemiş, peşinden koşmak, erişmek, sahip olmak arzusunu vermemişti. Etrafına daima bir yabancı gözüyle bakmış, hiçbir yere bağlanmak arzusu duymamış, bu yalnızlığının gururu içinde memnun olmaya çalışmıştı. Şimdi ilk defa bir şey istiyor, hem de korkunç bir şiddetle istiyordu. Fakat niçin bu istek bir imkansızlıkla
beraber gelmişti? Niçin hayatının bu en büyük arzusunu, şimdiye kadar belki yine içinde, fakat en gizli yerlerde saklı duran bu arzuyu, hapsedildiği yeri parçalayarak ortaya çıkar çıkmaz, öldürmeye mecbur kalıyordu?.. Niçin? Kimin için?..”
Rumeli'nde koca çiftlik bırakan adama yüz ağaç zeytin düşmedi de, köyünde bir baskısı olan hurda üç fabrikaya sahip çıktı. Senin anlayacağın, hakkı olan alamadı, hakkı olmayan binlerce aldı.
Hayır, rızkını veremediğimiz, veremediğimiz müddetçe ne çocuk, ne nüfus isteyemeyiz.karnını doyuramadığımız, sıhhatini koruyamadığımız, tahsilini temin edemediğimiz her çocuk "bu memlekete yüz milyon lazım" diyenlerin gözüne,onları gaflet uykularından uyandırmak için sokulmuş birer parmaktır. Bize yarının hastanelerini, darülacezelerini, cezaevlerini dolduracak
cahil, mesleksiz, serseri yüz milyonun lüzmü yok! Bize, insan gibi yaşamak, hayatın nimetlerinden istifade etmek imkanlarına, hiç olmazsa bu sakat tedbirleri tavsiye edenler kadar sahip yirmi milyon vatandaş, daha faydalıdır.
Bu kadar alıştıktan, onu bu kadar tanıdıktan, kendime bu kadar yakın bulduktan sonra ondan nasıl ayrılabilirdim? Bunun imkânı yoktu. Ben de artık her şeyi bırakarak yalnız ona sahip olmak gayesine kendimi verdim...
Hayatta hiçbir şey ona kıymetli görünmemiş, peşinden koşmak, erişmek, sahip olmak arzusunu vermemişti. Etrafına daima bir yabancı gözüyle bakmış, hiçbir yere bağlanmak arzusu duymamış, bu yalnızlığının gururu içinde memnun olmaya çalışmıştı. Şimdi ilk defa bir şey istiyor, hem de korkunç bir şiddetle istiyordu. Fakat niçin bu istek bir imkânsızlıkla beraber
gelmişti? Niçin hayatının bu en büyük arzusunu, şimdiye kadar belki yine içinde, fakat en gizli yerlerde saklı duran bu arzuyu, hapsedildiği yeri parçalayarak ortaya çıkar çıkmaz, öldürmeye mecbur kalıyordu?.. Niçin? Kimin için?..
Her şey senin için yaratıldı ama dikkat et sen her şey değilsin.
Dünya boyun egicidir ama sen zalim değilsin.
Yeterli sayıyorsun kendini kendine.
Oysa hiç yeterli değilsin.
Muhtaçsın, ihtiyaçsız değilsin.
Her şey senin emrinde doğru, ama âmirliğe kalkışma.
Bil ki kalıcı değil geçicisin, sahip değil misafirsin.
Sabit değil
iğretisin.
Her ne ki var sende, ödünçtür, senin sanma.
Şımarma.
Yarı kısmın topraktır.
Toprağı horlama.
Dünyadan, yerine koyduğundan daha fazlasını alma.
Onun dengesini bozma.
Uyumuna musallat olma.
Gülün rengiyle, sütün tavıyla oynama. Karincanın yolunu kapama, kırlangıcın yuvasını bozma, yılanın dişini kanatma.
Pınarların, nehirlerin, ince suların kurumaması için çaba sarf et.
Göz kulak ol emanete.
Bozma kıvamını, aldığın gibi iade et..