"Sen kararını vermişsin,
bana bunları ne diye anlatıyorsun?"
.
...bazen hafif bir tebessümle, bazen de ciddiyetle kaşlarını kaldırarak bunları dinler,
fakat katiyen 'hayret eseri' göstermezdi.
.
İnsanların hemen hepsi hayatı karın doyurmak ve gelişigüzel biriyle yatmaktan ibaret farzederler. Halbuki bu takdirde insanın diğer hayvanlardan ne farkı vardır, onların akılları da karınlarını doyurmak ve kendilerine bir eş bulmak hususunda kâfi derecede hizmet görüyor, ancak bunları düşünmek, onlardan hiç ayrı olmamak demektir, halbuki insanın bir de aklı vardır ki,
yemek, yatmak, eğlenmek gibi şeylerle alakadar olmayan bir takım ihtiyaçlar taşır. Kendine yakın bir arkadaş arar. Kendisine yardım edecek diğer bir insan ister ve bunun mümkün olabilmesi için yardım isteyen diğer insanlara yardıma hazır bulunur. Sonra muhakkak sevilmek ister, bunun için de başkalarını sever. Düşün, dünyada yalnızlık kadar feci bir şey var mıdır,
Tabii yalnızlıktan kafa yalnızlığını kastediyorum, yoksa dünya bir sürü kuru kalabalıkla dolu...
Yaşamak, tabiatın en küçük kımıldanışını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek yaşamak; herkesten daha çok, daha kuvvetli yaşadığını, bir ana bir ömür kadar çok hayat doldurulduğunu bilerek yaşamak...Ve bilhassa bütün bunları anlatacak bir insanın mevcut olduğunu düşünerek, onu bekleyerek yaşamak... Dünyada bundan daha ferah verici
bir şey olabilir miydi?
Yaşamak, tabiatın en küçük kımıldanışlarını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek yaşamak; herkesten daha çok, daha kuvvetli yaşadığını, bir âna bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak.
Ve bilhassa bütün bunları anlatacak bir insanın mevcut olduğunu düşünerek, onu bekleyerek yaşamak...
... Ve bilhassa bütün bunları anlatacak bir insanın mevcut olduğunu düşünerek, onu bekleyerek yaşamak...
Hem bunları ne çıkar anlatsam bir dizeye?
Hisler kambur oluyor dökülünce yazıya.