Kendisini devrimci diye ilan eden herkesten nasıl da tiksiniyorum.Paranız olduğu, haliniz vaktiniz yerinde olduğu sürece kapitalizm gibisi var mıdır? Ne zaman ki kafası çalışan bir insan parasız kalırsa kapitalizmden nefret etmeye, onu sorgulamaya başlar. Sonra hayaller kurmaya yönelir. Sonra sarhoşçasına kollarını bir ideolojinin kollarına bırakır. Bunun ismi bazen
sosyalizm olur, bazen de anarşizm. Madem konumuz devrimci hareket, önce Karl Marx'tan başlayalım. Bildiğim kadarıyla Karl Marx dünya üzerinde bu konuda kafa patlatmış bir adamdır. Fakat bana kalırsa düşünceyi sona kadar düşünüp kendini tamamlayamamış bir insan. Eğer saksıyı yeterince sallamış olsaydı, insan ruhunun derinliklerine inebilir, insanın ne denli karanlık
yönleri olduğunu keşfederek komünal bir rüyadan ve işçi diktatöryası gibi bir kabustan çabucak uyanabilirdi. Bir taraftan dinlerin diplerini dinamitlerken, diğer tarafta gözden kaçırdığı şey, tıpkı İsa gibi, kendisinin de inançları olmasıydı. İsa'dan farkı şuydu; İsa yaymaya çalıştığı fikirlere kendisi de inanıyordu.Kendisini vaaz ettiği fikirlere
koşullandırarak inandırmıştı. Egonun zaaflarından, İsa'da zerre kadar eser yoktu. Fakat Karl Marx olaya ampirik yaklaşıyor, ortaya attığı fikirlerin geçerliliğini sınamak istiyordu. Kendini fikirlerine o derece kaptırmıştı ki kendi egosunun kölesi olmuştu. Diğer taraftan sözüm ona özgürlüğü savunuyordu. Kendisinin dahi inanmadığı deneyleyerek görmek istediği
tezini, insanları inandırarak ispat etmeye çalışıyordu. Devrim mücadelesinin hem pratikte hem teoride en azimlilerinden olan, özgürlüğün sağlam rahiplerinden Bakunin'i enternasyonelden ihraç ettirmesi, Karl Marx'ın egosunun ne denli yükseldiğinin en bariz ispatlarındandır. Arzuladığı dünya hayaline hem teorik söylemleri hem pratik katkılarıyla en büyük desteği veren
bir insana dahi bu kadar tahammülsüz davranışı kanıtların en geçerlisi olsa gerek. Hoş Karl Marx'ın hırsları vardı da, Bakunin'in yok muydu?....
Kral ve Kraliçenin idamından sonra devrimin liderleri Avrupa ‘nın diğer kısımlarını da fethetmeye, Özgürlük ve eşitlik fikirlerini yaymaya çalıştılar. Bunun için yola çıkan Fransız ordusunun kumandanı Napoleon Bonaparte idi. Bonaparte 1799’da kendisini Fransa’nın yeni hükümdarı ilan etti.
Milenianizm (İkinci Binyılcılık) Hristiyanlar tarafından Hz. İsa’nın yeryüzüne ikinci defa geleceğine dair bir inanıştır. Hz. İsa’nın dünya krallığının ikinci binyılı (2000’den sonra) başlamadan evvel Hristiyan misyoner örgütler, dünya sahasının bu gelişe hazır olabilmesi için XIX. yüzyıldan itibaren büyük bir enerji ile kendilerince doğru bildikleri
Hristiyan mezhebini yaymaya çalıştılar. Avrupalı ve Amerikalı Protestan ve Katolik birçok misyoner oluşum, faaliyetlerine Hz. İsa’nın ve onun getirdiği din olan Hristiyanlığın doğum yeri Kudüs’ten başlamayı tercih ettiler. Ayrıca Hz. İsa’nın da Hristiyanlığa kazandırmaya çalıştığı ilk topluluk olan Yahudileri hedef aldılar. Böylece Osmanlı Suriyesi’nin bir
bölümü olan Filistin ve Kudüs, XIX. yüzyılın ilk yıllarından itibaren Hristiyanlığın çeşitli mezheplerini savunan birçok farklı misyoner grubun mücadele sahası oldu. (s. 33)
Türkler, dinini yaymaya çok meraklı olmakla birlikte kendi inançlarından olmayan kişilere karışmazlar. Onları dinlerini değiştirmeye zorlamazlar. Hristiyan devletlerinde olduğu gibi, onları farklı inançlarından dolayı cezalandırmaya, hatta idam ettirmeye kalkışmazlar. Türkler'in bu tutumları, insanların onlara yakınlık duymasını sağlamaktadır. Bu yüzden de onların
yönetimi altına girmeye karşı direnç göstermemektedirler. Başka devletlerin yönetimi altında başlarına gelecekleri bildiklerinden, Türkler'in egemenliğini yeğlemektedirler.
Milliyetçilik; Darwin’in, daha güçlünün hayatta kalabilme ve yaşama hakkına sahip olduğu görüşünün siyasi ve toplumsal alanda yayılmasına yardımda bulundu.
Almanya’da Ernest Haeckel, “ sadece güçlü milletler yaşayabilirler. Bu milletler, geri kalmış zayıf milletleri ezme hakkına sahiptirler.” Görüşünü halkın arasında yaymaya çalıştı.
Usulsüzce aldıkları kamu ihaleleriyle dünya rekorları kıran Cengiz gibi, Limak gibi şirketler sosyalizmden rahatsız olmakta haklılar. Bugün yaptıkları, kendi korkularını halka yaymaya çalışmak. "Sosyalistler iktidara gelirse tüm malımıza-mülkümüze el koyacaklar" diye bağırıp çağırıp halkı sosyalizme düşman edebileceklerini sanıyorlar. Eve, biz onların haksızca
elde ettikleri kazanca el koyacağız; gerçek sahibine, halka, iade edeceğiz. Halkın malına mülküne haksız biçimde çökenlerden alıp halk vereceğiz
Kim halkın malına çöküyorsa, onlar korkmalıdır. Usulsüzce aldıkları kamu ihaleleriyle dünya rekorları kıran Cengiz gibi, Limak gibi şirketler sosyalizmden rahatsız olmakta haklılar. Bugün yaptıkları, kendi korkularını halka yaymaya çalışmak. ''Sosyalistler iktidara gelirse tüm malımıza-mülkümüze el koyacaklar'' diye bağırıp çağırıp halkı sosyalizme düşman
edebileceklerini sanıyorlar. Evet, biz onların haksızca elde ettikleri kazanca el koyacağız; gerçek sahibine, halka, iade edeceğiz. Halkın malına mülküne haksız biçimde çökenlerden alıp halka vereceğiz.
ABD Dışişleri Bakanlığı eski sözcüsü Jen Psaki, Ba tı'nın bilinçaltındaki korkuyu, bizim vurguladığımız konu açısından nasıl ifade etmişti, hatırlayın:
"Türkiye gerçek manada birleştirici İslâm'ı bu hızla yaymaya devam ederse kısa sürede olağanüstü dev bir devlete dönüşecektir."