Fuat Sezgin
Fuat Sezgin

" Emeviler devletin birçok alanında fethedilmiş ülke sakinlerine ve desteklerine gereksinim duymuşlardır. Bu alanda işbirliği iyi bir şekilde işlediği görülmektedir, hatta belirli bir süre vergi ve idare uygulamasında geleneksel yaygın diller kullanılmıştır. Bunlar Mısır'da Kopt dili, Suriye'de Yunanca, Irak ve İran'da eski Farsça idi. Arapça kullanımı daha sonraları

gerçekleşti."

İsmet Özel
İsmet Özel

Devlet insanların dine bağlılıklarının onlara şahsiyet kazandırdığı her alanda dinle kavgalı oldu, insanların dine bağlılıklarının devletin işine yaradığı her alanda din kullanıldı.

Maşallah Nar
Maşallah Nar

Siyasetinin merkezine denge politikasını koyarak devletin çöküşünü engellemeyi ve devleti yeniden güçlendirmeyi temel hedef olarak belirleyen II. Abdülhamid Han, Osmanlı padişahlarının Tanzimat döneminden beri bürokrasi karşısında gerileyen gücünü yeniden tesis etmiş ve eğitimden ekonomiye, dış politikadan kültür ve medeniyete kadar birçok alanda önemli başarılara

imza atmıştır.

Priska Furrer
Priska Furrer

Kadının toplumdaki ve ailedeki yeri, Osmanlı-Türk roman literatürünün ilk zamanlarında sosyal reformist yazarlar tarafın­dan didaktik amaçla ele alınan konulardan biriydi. 1872'de ya­yınlanan Şemsettin Sami'nin romanı Taaşşuk-i Talat ve Fit­nat'ta, sevmediği bir adamla evlenmeye zorlanan genç bir kızın hazin kaderine acınılmaktadır. Namık Kemal ve Hüseyin Rahmi

Gürpınar görücü üsulü evlenmeyi, kadınların bir yerde kapalı tututmasını ve baskı altında bulundurulmalarını eleştirmişlerdir. Sosyal alanda aydınlatıcı olan bu iki önemli öncü, büyük amaç­lar ve tüm toplumun iyiliği açısından, kadınlar için de eğitim olanağını istediler, çünkü onlar cahil ve geri kafalı kalan anne­lerin toplumun yararlı uzuvları

olamayacağından hareket edi­yorlardı.

Hilal Tuğba Örmecioğlu
Hilal Tuğba Örmecioğlu

Osmanlı döneminde kırsal alanda hükümete ait yönetimsel yapılar bulunmadığından, devletin köyde mekânsal olarak temsili büyük bir yenilikti.

Fatih Ertugay
Fatih Ertugay

Meclis ve parti sadece alelade bir yol gösterici değil, yenileşme ve yükselme yolunda, sadece halkın işleri için değil, gelecek ulus işleri için de rehberlik edecektir. Dolayısı ile meclis halkı temsil eden bir meclis değil, halka rehberlik eden bir meclistir. Bu anlayışın, Kemalizm’de aldığı biçim ise genel olarak vesayetçi bir devlet anlayışıdır ki, bu anlayışta

siyaset, hikmet-i hükümet anlayışının da etkisi ile çok sınırlı bir alanda gerçekleştirilen ve herkese açık olmayan bir devlet faaliyeti olarak anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, yol göstericilerden biri olarak takdim edilen meclis dahi, özellikle Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki muhalefet faaliyetlerinden dolayı; yani bir anlamda kamu işlerinin kamusal müzakere

çerçevesinde belirlenmesi doğrultusunda bir iradenin ortaya konduğu yıllarda, diktatör olarak nitelenmiştir.

Muhammed Ebu'n Nur
Muhammed Ebu'n Nur

Allah ın emirlerini yerine getirme, mükellefiyet ve yaptıklarının karşılığını görme yönünden erkek olmak ya da kadın olmak, onlardan birini diğerine karşı ne yüceltir ve ne de alçaltır. Bu alanda her ikisi de eşittir.

Yasin Atlıoğlu
Yasin Atlıoğlu

Yeni devlet burjuvazisinin toplumsal alanda genişlemeye başlaması, kentlerdeki esnaf sınıfının oluşturduğu geleneksel ticaret burjuvazisinin de çıkarlarını zedeledi ve bu durum İslami muhalefetin büyümesinin ekonomik alt yapısına katkı yaptı. Devlet imkânlarından ve teşviklerinden yeterince yararlanamadığını düşünen geleneksel ticaret burjuvazisi, Müslüman

Kardeşler örgütüne finansal ve moral destek verirken özellikle ülkenin kuzeyindeki Halep, Hama gibi büyük kentlerde örgütlenmelerine imkân sağladı.

İlhan F. Akın
İlhan F. Akın

Batıcılık akımı, özünde sosyal, siyasal, ekonomik ve hukuksal bakımlardan Batı’ya benzemeye, oradan alınacak kurumların Osmanlı toplum yapısına uygun hale getirmeye dayanmaktadır. Ne var ki, tekrar işaret edelim, bu benzeme bir taklitçilik değil, Batı’nın toplumsal gelişme çizgiisnin her alanda uygulanabilirliğini araştırmaktır.

Ayla Ersoy
Ayla Ersoy

Barok, 17.yüzyılın başından ortalarına kadar Avrupa sanat yaşamına egemen olan biçimdir. Sözcüğün kökeni olan İspanyolca “Barucca” kelimesi, işlenmemiş inci anlamına gelir. Bu üslup sanat dünyasına her alanda büyük bir serbestlik, coşku ve taşkınlık getirmiştir.