"Muazzezin varlığı Yusuf için büyük, boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti..."
Canlı bir varlığı kendisine uygun olan iklimden ayırarak, birkaç meraklının keyfi için bu berbat şartlara bağlamak bir tür işkence değil midir?
Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük, boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti..
" Varlığı büyük boşlukları dolduracak mahiyette değildi fakat; yokluğu müthişti.. "
Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük, boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti.
Muazzez’in varlığı Yusuf için büyük, boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat yokluğu müthişti.
Tamamıyla değişeceğim... Muhakkak... Fakat ne zaman?
Senelerce süren bir mücadeleden sonra mı? Yoksa hiç muvaffak olamayarak bu manasız varlığı taşımakta devam mı edeceğim?
Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha sahiptir! Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri varlığı anlaşılması ve hakkında karar verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz? Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin niteliği hakkında söz söylemekten kaçtığımız
halde ilk defa karşılaştığımız insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiyoruz?
Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük, boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti.