Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

Ben son zamanlarda her şeyden ümidimi kesmiş, kendimi gülen, oynayan hayattan ayırarak birkaç türlü kitabın arasına atmış bulunuyordum. Sen bu karanlık ömrümün içine bir sevinç ışığı gibi, kurumaya yüz tutan ekinlere can veren bir nisan yağmuru gibi birdenbire geldin. Ben bu kadar bol hayat ve saadet yağmuru altında kendimi unutmuş gibiyim. Şimdi ömrümün bir tek

gayesi var: bir gün evvel sana kavuşmak, seni kollarımın arasına almak, güzel, temiz yüzüne saatlerce,
senelerce hiç doymadan bakmak. Ancak o zaman tam neşeli, senin istediğin gibi neşeli olabileceğim. Senden ayrı, senden uzak bulunurken benden nasıl neşeli şeyler istiyorsun?

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

Ben son zamanlarda her şeyden ümidimi kesmiş, kendimi gülen, oynayan hayattan ayırarak birkaç türlü kitabın arasına atmış bulunuyordum.

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

Ben o kadar çok, o kadar başka, o kadar mütenevvi yaşamak istiyorum ki, bu arzu beni diğer yaşayanlardan ayırarak hayatımı, beni canımdan bezdiren hadiselerle dolduruyor ve ben yaşamamayı istiyorum...

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

"Ben son zamanlarda her şeyden ümidimi kesmiş, kendimi gülen, oynayan hayattan ayırarak birkaç türlü kitabın arasına atmış bulunuyordum. Sen bu karanlık ömrümün içine bir sevinç ışığı gibi, kurumaya yüz tutan ekinlere can veren bir nisan yağmuru gibi birdenbire geldin."

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

Ben son zamanlarda her şeyden ümidimi kesmiş, kendimi gülen, oynayan hayattan ayırarak birkaç tozlu kitabın arasına atmış bulunuyordum.

Lois Zachary
Lois Zachary

Her konuyu doğru ya da yanlış diye tanımlamak insanları, kaçınılmaz olarak, kendi düşünceleri için, hatta bu düşünce kusurlu bile olsa, daha da şiddetle savaşmaya cesaretlendiriyor. Öğrendim ki, doğru ve yanlış ya da haklı ve haksız diye ayırarak çatışmayı kazanabilirsin ama savaşı kaybedersin.

Ersin Doğan
Ersin Doğan

Eğer bulunduğunuz coğrafya içerisinde biraz farklı bir kültüre, inanca ya da ten rengine sahipseniz, o topraklara herkesten daha çok tutunmanız gerekebilir. Ruhunuz her daim diken üstündedir çünkü azsınızdır, savunmasızsınızdır ve sürüden ayırarak kurdun ağzına yem olmak için en kolay aday görülensinizdir. Hele ki yaşadığınız coğrafya acıları sıradan sayıp

silahlar eşliğinde gelen ölümleri üzerine kader diye giydiyse işte o zaman elinizi açıp yardım getirecek bir kurtarıcı aramak, sizin için sıradan bir eylem haline gelir

Mustafa Cankurt
Mustafa Cankurt

Askeri gruplara ayırarak değişik şehirlere görevlendirmek, daha düşmanı görmeden kaçmaya kalkışmak, devlet ve akıl sahibi birinin izleyeceği yol değil, rezil birinin başvuracağı bir yoldur.

Fazıl Doğan
Fazıl Doğan

İçlerinden kaçmayı başaran bir iki kişi, Kütahya’daki Yunan kumandanlığına durumu bildirince, bu sefer Yunanlılar cepheden büyük bir kuvvet ayırarak Emet’e sevk ettiler. Bu kuvvetin karşısında köylüler dağlara çekildi. Yunanlılar da Emet’i ve o civardaki köyleri tamamen yaktılar. Fakat dağlarda, kavuklarda gizlenen bu mücahitler yine boş durmadılar ve perakende

dolaşan Yunanlıları kapanlarına düşürdüler.

Winfried B. Scharlau
Winfried B. Scharlau

Savaştan sonraki ilk yıllarda Prusya kültür bakanı olan Konrad Haenisch,Parvus'u “ikinci Enternasyonalin en güçlü beyni olarak tanımlar. Theodor Wolfun Berliner Tageblatt'ı ise “fazla öne çıkmadan önemli etkilerde bulunan, kendine özgü bilgili bir adam” diye yazmıştır”. Buna karşılık, muhafazakâr Die Kreuzzeitung için Helphand-Parvus, “siyaset ve ticaret

vurguncusu tipe örnek gösterilebilecek, karaktersiz, ahlaki bakımdan düşük” biridir. Komünist basın ikiye bölünmüştür: Savaştan önce birlikte mücadele ettikleri Clara Zetkin, Parvus’un hayatını iki döneme ayırarak 1914 öncesinde onun ilginç bir düşün adamı, samimi bir sosyalist ve devrimci olduğunu, 1914 sonrasında ise işçi sınıfına ihanet ettiğini, şövenist

kampa geçtiğini, savaştan para kazanan bir vurguncu'” haline geldiğini ifade eder. Moskova’da yayınlarıan PRAVDA'da yazan Karl Radek de Parvus’u hain olarak nitelendirirken, aynı zamanda "İkinci Enternasyonal döneminin en öne çıkan devrimci yazarı" tanımlamasını yapar. Yayınlanan anılarda ve ölümünden sonraki ilk yıllarda yapıları tarih çalışmalarında

söylenenler, onun neredeyse bilmece haline gelen kişiliğini çözmeye yeterli değildi. Parvus-Helphand’ın hayatıyla ilgilenmek, o yıllarda Almanya’nın izlediği politikanın nazik sorunlarına açmıştı kapıyı. Dr. Helphand’ın savaş yıllarında imparatorluk hükümetiyle sıkı işbirliği içinde olduğu ve Dış işleri bakanlığına, doğu politikasıyla ilgili sorunlarda

danışmanlık yaptığı artık sır olmaktan çıkmıştır. İmparatorluk hükümetinin onayıyla Rusya’nın devrimcileştirilmesi faaliyetine katıldığı ve Lenin’in Almanya’yı trenle geçerek Rusya’ya gitmesinde önemli rol oynadığı da artık herkes tarafından biliniyor. Bu yıllarda yönetimde bulunan politikacı ve askerlerin, Alman hükümetinin Rusya’daki devrimci

hareketle karmaşık ilişkisini “sözleşmişçesine suskun kalarak" unutturmaya çalışmalarına şaşmamak gerekir.