Albus Dumbledore
Albus Dumbledore

Gençler, yaşlıların ne düşündüğünü ve hissetiğini bilmezler..

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

"Göreceksin Hoca" dedi, "yemeyeceğim, içmeyeceğim, oğlumu büyütüp adam edeceğim. Sonra günün birinde oğlumla yolda giderken babasına rastgeleceğim. Oğluma, 'Sen yürü!' diyeceğim. Ondan sonra babasının yakasına yapışıp: 'Bak pezevenk, diyeceğim, doğmadı sandığın oğlun büyüdü, aslan gibi oldu. Ama seni bilmeyecek, sana baba demeyecek.'"

Oğuz Atay
Oğuz Atay

Kimseye zararı olmayan zayıfları ezerek kuvvetli olma duygusunu tatmin edenler ve onlarla birlikte her zaman her yerde her sınıftan her ideolojiden ve her düşünceden insanlar arasında daima ön safa geçerek aslan payını kendine ayıranlar , ve ayırır ayırmaz insanlarla aralarına aşılmaz duvarlar örenler, ve böylelerine her zaman haklı çıkarıcı bahaneler , sebepler ,

yasalar kurallar sınıflamalar çıkaranlar . Yani her zaman İnsanı insandan ayıranlar ve onları birbirine düşman edenler ve onlara körü körüne uyan kalabalıklar ve gerçeği boğanlar ve onlarla birlikte insanı bu koca dünyada yanlız bırakarak arkadaşlık dostluk sevgiyle uzatacakları sıcak bir elleri olmayanlar, yani elsiz, gözsüz, akılsız, kalpsiz, kansız, gerçek

sakatlar ..
Onlar karsimiza oturacaklar '

Emma Middleton
Emma Middleton

Pat pat! Çat çut!
Bir şeyler hissediyoruz! Bir şeyler işitiyoruz!
Yoksa aslan yakınlarda mı?

Mustafa Gedik
Mustafa Gedik

Ah ah! Ne acımasızdır hayat! Kaşla göz arasında sen ne olduğunu anlamadan kaydırıverir ayağını. Sonra hakem saymaya başlar bakalım bu darbeyi aslan gibi karşılayabilmiş mi diye.

Türkiye Gazetesi
Türkiye Gazetesi

Bir şâh-ı âlişan iken
Şah-ı cihâna kıydılar
Gayretlü genç aslan iken
Şah-ı cihâna kıydılar.
(Nev'î)

Konê Reş
Konê Reş

Kurd dibêjin: şêr şêr e
Çi jine an çi mêr e

*
Kürtler diyor: aslan aslandır
Ne erkektir ne kadındır

Celal Beydili
Celal Beydili

Türk mitolojisi: GÖZE GELME
ama Tann'nın oğlu değillerdi. O Tann'ya benzetilse de O'nun yerdeki gölgesi sayılmıştır. "Gök Oğlu" ise yalnız ulu ata veya birind
hakan olmuştur.
Yakutlarda, gök oğlu anlamına gelen "Hallan uola" adı kurda
verilmiştir. "Bosko" adlı Yakut destanı. "Gök Oğlu" metninin bir
versiyonu sayılır. "Bosko" adındaki "Bos" (Boz)

hecesi olarak karşımıza akan kurdun adının. "Bozkurt"a benzerliği bir rastlantı değildir.
Gelenekler göre, "Gök Oğlu" olarak tanımlanan mitolojik kahramanlar, ışık şeklinde yere düşerler. Onlar mitolojik kültürel kahraman ve ilk ata olarak görülürler. "Köroğlu" destanının Özbek versiyonunda "Köroğlu" kendini "Göğün Elçisi" olarak adlandınr. Annesinin rahmine

gün ışığında düşmesi de onun aslının göklerden olduğunun bir göstergesi olarak da yorumlanabilir. "Gök Oğlu'nun
başka bir özelliği de onun fiziksel güçle, büyü bilgisini kendinde birleştirmesidir. O, düzenli dünyayı ancak fiziksel gücü ve büyü bilgisi
sayesinde şeytanî güçlere karşı koruyabilir.
Tann sözcüğünün "Gökyüzü" anlamına geldiği

de düşünülürse
bilimsel edebiyatlarda kullanılan Tann Oğlu" iradesinin "Gökyüzünün Oğlu" olarak yorumlanmasının nedeni de anlaşılır. Altay mitolojisinde Ulgen'in kızlan, Tann kızlan" adını taşır ve "Gök Kızlan"
olarak bilinirler. Türk halk kültüründeki "Gök Oğlu" karakterinin
ateşle bağlılığı, sihirli destanlann kahramanlannda değişik

tarzlarda
karşımızı çıkmaktadır.
GÖZE GELME: Eski çağlarda, ölülerin ruhlanyla periler ve dnlerin yaşadıklan bir âlemin var olduğuna inanılırdı. Gelenek taşıyıalannın birçok hâllerde gerçek olarak kabul ettikleri bu âleme bağlı olan
insanlann, özellikle de büyücülerin gözlerinde kötü ruhlann yerleştiğine inanırlardı. Bu yüzden de onlann

bakışlannın çok güçlü ve zararlı olduğu düşünülürdü. Bu "kötü göz'den (nazardan) korunmak
gibi mitolojik inanan İzleri günümüze kadar sürmüştür. Halk arasında nazara gelmiş biri iç'n üzerlik otu yakıp, "her yerde sen olasın,
belâlan savasın" denilen sözlerin temelinde de bu inanç vardır. İnanışa göre üzerlik otu, nazara karşı durup, nazar

değmiş insanı belâlardan korur. Son Çarşamba'da, ateşin üzerinden atlarken de
ateşin İçine üzerlik otu atılır ve böylece ailenin yıl boyu nazardan
korunacağına İnanılır.
Eski çağlardan günümüze kadar yaşamakta olan bir inanışa göre, kötü gözlü biri, kendi biyoenerjisi ile en sert cisimleri bile çatlatabilir. Irak Türkmenleri, evlerini nazardan

korumak için kapının eşiğine kurumuş ceylan kellesi asarlar, çocuğu nazardan korumak içinse
boğazına nazar boncuğu takarlardı.
Araştırmalar, eski tuğlardaki boncuğun nazar boncuğu yerine
kabul edildiğini gösterir. M. Kaşgarf, "boncuk" sözcüğünün açklamasında, "atın boynuna takılan değerli taş, aslan tırnağı, göz boncuğu" diye yazıyor. Divan-ı

Lügat-it Türk'te, "Kösgük" sözcüğünün
karşısında, Şamanizmin de izini taşıyan bir agklamayla şöyle denilmektedir: "Göz değmesinden korunmak için, üzüm bağ ve bostanlarda dikilen nazarlık."
"Kut" sözcüğü Kırgızcada, "koruyan" anlamında kullanılıyordu.
Tatar dilinde "yola götürülen nazar boncuğu, nazarlık" anlamına gelen "yol kot" (korJuk)

iradesi vardı. "Kotaz" sözünün kut-hut kökü
ile bağlılığı, ilk anlamının "nazar boncuğu, nazardan koruyan nazarlık" olduğunu söylemeye imkân verir, (bak: Nazarlık)

Mehibe Şahbaz
Mehibe Şahbaz

Delilerin kendi kıyafetlerinde kullandıkları abartılı süsler aynen atlarında da uygulanmıştı. Atlarını kartal tüyleri ve çeşitli hayvan postlarıyla süsleyen Deliler, bazen atlarına tüm bir aslan postu geçirirlerdi. At üzerine örtülen bu postta atın kafası aslanın ağzından çıkartılırdı.

Michael Curtis
Michael Curtis

Knolles, Türklerin Avrupa'daki yayılmasının sebebini hainlik, hilekarlık ve güçten ziyade kurnazlık olarak görüyor ve “erdem ve insanlıktan nasibini alamamış, Türklerin verdiği sözlere inanmanın tehlikeleri konusunda uyarıda bulunuyordu. Dikkat çekici bölümlerden birinde Türklerin egemenliğinin “Yüce tanrının gizli hükmüne göre, bu merhametsiz zalimlerin

günahları yüzünden nesiller boyunca cezalandırılacaklarını ortaya çıkardığını söylüyordu. Türkler aynı zamanda ininde pusuya yatıp Avrupalıları bekleyen bir aslan gibi gaddar ve Avrupalıları mahvetmek için diğer Prensleri de kıstırmak adına kurulmuş tuzaklar kullanan kardeşlerdir.