![Fuat Sezgin](images/avatarlar/pexels-daria-shevtsova-161.png)
![Fuat Sezgin](images/avatarlar/pexels-riccardo-bresciani-307.png)
Bilimler tarihiyle yaklaşık 60 yıldır uğraşıyorum, bende gelişen tahayyül şu: Ben medeniyet tarihini bir bütün olarak kabul ediyorum. Bu, bütün insanlığın müşterek malıdır. Eğer Kongo'daki insanların bugün o medeniyetin gelişmesine katkıları yoksa da, onlar bizim Afrika'nın ücra bir köşesinde kalan kardeşlerimizdir. Bizler,
Yunanlılar ve bugünkü modern Avrupalılar modern teknolojiyi geliştirmişlerse, o başka bölgelerde yaşayan insanların da bu süreçte katkısı vardır. Ben bilimler tarihine böyle bakıyorum. Bilimler tarihinin gelişmiş safhalarında, insanlığın büyük ve müşterek tarihinden öğrendiğimize göre Babillileri, Çinlileri, Hintlileri, Mısır
lıları da buluyoruz. Yunanlıları da ... Bu böylece gelişiyor.
![Selami Gürbüz](images/avatarlar/pexels-simon-migaj-747.png)
İnsanın gelişmesine en büyük katkı eğitimdir.
![Abdullah Erol](images/avatarlar/pexels-daria-shevtsova-161.png)
Aydınlanma öncesi ve sonrası dönemde ortaya çıkan düşünürlerin kilisenin etkisi dışında tasarladıkları Tanrı ve devlet tasavvurları ve tahayyülleri aynı zamanda yeni meşruiyet alanlarının gelişmesine de yol açtı. Hobbes, Leviathan ile birlikte devleti bütün toplumu benzeştiren bir canavara dönüştürürken aynı zamanda modem devletin homojenleştirici işlevini de en
belirgin şekilde resmetti.
Devletin kaynağının Orta Çağ geleneğinden farklı şekilde tanımlanması aynı zamanda epistemolojik, ontolojik kopmaları da doğurmuştur. “İlk öncül”ün ne olduğu kurgusu epistemolojik, ontolojik düzlemde önemli bir tartışma zemini oluşturdu. Nitekim bu dönemde yapılan Klasik sosyal sözleşmeler ilk devletin nasıl ortaya
çıktığı sorunsalına odaklanmıştır. Aslında bu sözleşmeler, devletin nasıl ortaya çıktığından hareketle, devlet-insan ilişkisinin nasıl olması gerektiğini tasarlamayı hedeflemiştir. Böylece, Locke, Hobbes ve Rousseau sosyal sözleşmeleri ile üç farklı geleneğin doğmasına katkı sağlamışlardır. Bu sözleşmeler oluşturdukları temelsiz kurgulamalar ile epistemik
bir alan üzerinden farklı meşruiyet alanları oluşturmuştur.
Kilisenin Tanrı algısından bağımsız bir şekilde devletin ontolojik temelleri bulunmaya çalışılmıştır. Devlet üzerine oluşturulan fiksiyonlar, devletin nasıl bir işleve sahip olması gerektiği konusunda da öngörüler oluşturmaktaydı. Modern devletin temelini atan bu argümanlar sonraları Tanrı
gücündeki devletin ya da Tanrı devletlerin inşasında önemli perspektiflerin oluşmasına yol açacaktı. John Locke'un “özel mülkiyeti” ön plana çıkarması liberal devletlerin gelişmesine yol açarken 2o Hobbes, “Leviathan” adlı eserinde devletin meşruiyetini ve fonksiyonlarını “güvenlik” üzerinden tanımlar.
![Volodımır Serhiyçuk](images/avatarlar/pexels-daria-shevtsova-161.png)
Gogol, Şevçenko'yu takip edip kendi eserleriyle aynısını yapabilirdi. Ama yapmamıştır. Eserlerini Ukraynaca yazabilirdi, hiç kimse bunu yasaklamamış ama o, kendini Rus edebiyatının gelişmesine adayı Rusçayı seçmiştir.
![Gay Talese](images/avatarlar/pexels-leonie-fahjen-928.png)
Savaş yeni bombardıman uçaklarıyla gemilerin geliştirmesine neden olduğu gibi yeni bir ahlak anlayışının gelişmesine de neden olmuştu.
![Nadine Burke Harris](images/avatarlar/pexels-leonie-fahjen-928.png)
İyi dengelenmiş bir bağışıklık sisteminin sağlık için kritik öneme sahip olduğunu biliyoruz. Çocuklukta yaşanan olumsuzlukların, birinin yaşamı boyunca bağışıklık sisteminin gelişmesine ve düzenlenmesine zarar verdiğinin farkına vardığımızda, olumsuz çocukluk deneyimi biliminin hastalık ve ölümün önde gelen nedenlerinden bazılarıyla mücadele etmede ne kadar
güçlü olabileceğini anlamaya başladık.
![Ahmed El-Ashker](images/avatarlar/pexels-leonie-fahjen-928.png)
Arap Yarımadası'nın üç ana bölgeye ayrılmasını, arazinin tabiatı ve antik Arabistan'da gelişmiş medeniyetlerin seviyesi belirlemiştir. Kuzey ve güney bölümler, canlı bir ekonominin gelişmesine ve yeni medeniyetlerin kurulmasına zemin hazırlayan verimli topraklardan faydalanmışlardır (Della Vida, 1944). Ancak İslam'ın doğduğu ve yüzyıllar boyu İslam'ın fetihlerine
liderlik eden Araplara yuva olan merkez bölgesi, bazı dağınık vahaların haricinde tümüyle çoraktı. Merkez bölgesinde, kuzeyde ve güneydeki medeniyetlerle kıyaslanabilecek medeniyetlerin olduğunu gösteren herhangi bir delil yoktur.
![Cevat Elma](images/avatarlar/pexels-leonie-fahjen-928.png)
Demokratikleşme süreci, insan hakları, temel hak ve hürriyetler, eşitlik ve sosyal adalet kavramları kadın haklarının gelişmesine zemin hazırlamış, bunu seri imalât, üretimde verimlilik gibi zorunlulukların da eklenmesiyle kadınların iş hayatına fiilen katılması takip etmiş, böylece kadınlar da dikey sosyal hareketlilikten paylarını almışlardır.