Albus Dumbledore
Albus Dumbledore

"Ölülere acıma Harry! Yaşayanlara acı, her şeyden çok da sevgisiz yaşayanlara.

Ramazan Çetiner
Ramazan Çetiner

Eğer sevdiğiniz insan sırf siz intihar ettiniz diye tekrarsan sizinle birlikte oluyorsa bu durum, acıma ve yalan duygusundan başka bir şey değildir.

Nikos Kazancakis
Nikos Kazancakis

— En çok sevdiğin yemek hangisidir, babacığım?
— Hepsi, hepsi oğlum. Şu yemek iyidir, öbürü kötüdür demek büyük günahtır.
— Neden? Bir seçme yapamaz mıyız?
— Hayır efendim, yapamayız.
— Ama neden?
— Çünkü aç olan başka insanlar var. Utanarak sustum. Yüreğim bu kadar incelik ve acıma gücüne hiçbir zaman ulaşamamıştı benim.

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

Senin acıma duygun belki de benim aşkımdan da güçlüdür...

Abdülkadir Tekin
Abdülkadir Tekin

Eşler arasında acıma duygusuyla hareket etmenin yanlış olduğunu söylüyorum. Zor durumda bir insana yardımcı olabilirsiniz, ama eski hrıstiyanlar gibi insanlara acima duygusuyla yaklaşmanin yanlış olduğunu bir kez daha yineliyorum. Bir kadın, acınacak bir durumda olan bir erkekle nasıl birlikte yaşar? Elbette yanlış bir ilişki bu.

Sebahattin Özel
Sebahattin Özel

Korsanlar, iyileşemeyeceğini düşündükleri hasta esirleri canlı canlı denize atıyordu. Hiç birinde acıma hissi yoktu.

Stephane Bruchfeld
Stephane Bruchfeld

600 erkek çocuğu
Sonder komandosu üyesi Salmen Lewental 20 ekim 1944’te Auschwitz-Birkenau’da tanık olduğu bir olayı şöyle anlatıyor. Söz konusu metin 1961 yılında, kampta, krematoryumlardan birinin yakınında toprağa gömülmüş olarak bulundu. “12 ile 18 yaşları arasında 600 erkek çocuğu güpe gündüz buraya getirildi. Üzerlerinde incecik mahkum

giysileri vardı. Giysiler büyük geliyordu. Ayaklarında yırtık ayakkabılar ya da takunyalar. Burada kendilerine soyunmaları için emir verildi. Çocuklar bacadan çıkan dumanı gördüler ve hemen ölüme götürüleceklerini anladılar. Çaresizlik içinde bir o yana bir bu yana
Koşmaya, nasıl kurtulacaklarını bilmeden saçlarını başlarını yolmaya

başladılar. Bir çoğu feci bir şekilde ağlamaya başladı. Çocukların acılı çığlıkları çok uzaklardan duyulabiliyordu.
İçgüdüsel bir ölüm korkusuyla soyundular tekme ve sopalardan kurtulmak için çıplak ve yalınayak büzüldüler. Hiç hareket etmeden duruyorlardı. Cesur bir çocuk idareciye gelerek kendisini öldürmemesi için yalvardı ve en

ağır işleri yapmaya hazır olduğunu söyledi. İdareci çocuğun kafasına kalın sopayla birkaç kez vurdu.
Birçok çocuk ‘Sonder Komandosu’ndaki Yahudilere koştu ve onlara sarılarak kendilerini kurtarmaları için yalvarmaya başladı. Bazıları büyük alanda, çıplak, oraya buraya koşup duruyordu (ölümden kurtulmak için). Komutan elinde cop olan SS

görevlilerinden birini yardıma çağırdı.
Genç, berrak çocuk sesleri geçen her dakika biraz daha arttı ve sonunda acı dolu bir ağlamaya dönüştü. Bu korkunç ağlama ve yakınma bütün her yeri kapladı. Bu ağlama karşısında donup kalmış, felç olmuştuk. SS görevlileri en küçük bir acıma belirtisi göstermeden suratlarında yaptıklarından memnun bir

tebessümle gururlu bir muzaffer gibi bakıyor ve çocukları acımasızca döverek sığınağa sokuyorlardı.
Çocukların kimisi hâlâ koşuyor ve kendini kurtarma- ya çalışıyordu. SS görevlileri de peşlerinde koşuyor, yakaladıklarına vahşice vuruyordu. Durumu kontrol altına alıncaya kadar çocukları kovaladılar ve sonunda hepsini sığınağa soktular. Tarifsiz bir

sevinç içindeydiler. Acaba hiç birinin kendi çocuğu yok muydu?

Halime Güney
Halime Güney

“Ona göre insan sadece acıma duygusundan ötürü iyilik yapıyorsa, aslında kendisine iyilik yapmış olur, diğerine değil.”

Halime Güney
Halime Güney

Ona göre insan sadece acıma duygusundan ötürü iyilik yapıyorsa, aslında kendisine iyilik yapmış olur, diğerine değil.

Irmak Koruculu
Irmak Koruculu

Cesare Lombroso:
Modern kriminolojinin kurucusu olarak kabul edilir.
Suç olgusunun soyut ve hukuki yönden incelemenin yetersiz olduğunu düşünen Lombroso suçluların dış özelliklerini incelemeye başlamıştır.Öncelikle fizikçi olarak katıldığı orduda askerler üzerinde gözlemler yapmış ve bu gözlemleri sonucunda suç işleyen askerlerin ortak özelliklerinin dövme

yaptırmak,özellikle de müstehcen dövmeler yaptırmak olduğu kanaatine varmıştır.
Bunun üzerine hastanelerde,cezaevlerinde suçluları ve akıl hastalarını gözlemlemiş,cezaevlerinde ölen suçluların cesetleri üzerinde otopsiler yaparak bu kişilerin diğer insanlardan farklarının neler olduğunu deney ve gözlemle ortaya koymaya çalışmıştır.
İncelemiş olduğu

suçlulardan edindiği gözlemler sonucunda suçlu kişileri suçlu olmayanlardan ayıran birtakım fiziksel özellikler olduğunu tespit etmiş ve bu tespitler ile genellemeler yapmıştır.Suç İşlemenin Sebepleri ve Önlenmesi isimli kitabının “Atavizm”başlıklı dördüncü bölümünde bu tespitlere yer vermiştir.
Atavizm;”Organizmalarda evrimsel gelişim süresince ortadan

kalkan bazı özelliklerin tekrar görülmesi,soya çekim”olarak tanımlanmaktadır.Atavizm ile açıklanan özellikler birlikte değerlendirildiğinde Lombroso’ya göre doğuştan suçlu kişiler;kafatasları normal insanlara göre küçük ancak kemikleri sert,çene,şakak ve elmacık kemikleri çıkık,büyük kulaklara sahip,gözleri keskin,vücut kılları az,kıvırcık

saçlı,tembel,vicdan azabı duymayan,alkole meyilli ve hissiz insanlardır.
Lombroso,atavistik suçlular ile ilgili tespitlerini bir adım öteye taşıyarak bu kimselerde utanma ve acıma duygularının tamamen yitirilmesi durumunda insandan ziyade hayvan vasfında sayılacaklarını,bu kişilerde kanibalizm eğilimleri görüleceğini ve hatta bu kişiler cinsel suçlara yöneldiklerinde

bu yönelimin önceden rakibini öldürüp kan döktükten sonra dişisiyle çiftleşen hayvana benzediğini ileri sürerek,en korkunç suçların temelinde hayvani içgüdülerin yer aldığını ileri sürmüştür.
Lombroso,suçlular üzerinde yapmış olduğu incelemeler neticesinde atavizm yani doğuştan gelen anormallikler yanında patolojik olarak da birtakım anormalliklerin

görülebildiğini tespit etmiştir.Bu anormallikler;anatomik olarak çok küçük veya çok büyük kafatası,basık kafa,huni şeklinde ve asimetrik göğüs yapısı,reflekslerde,işitme ve koklama duyularında bozukluk olup bu belirtilere sahip olan kişilerde sara olduğunu ve bu hastalığa sahip suçlularda mivaylama,havlama,ısırma gibi eylemlerin gizli bir biçimde var olduğunu iddia

etmiştir.Lombroso’nun suçlu tasnifinde üç tip suçlu daha yer almaktadır;bunlardan ilki yarı suçlulardır.Bu suçlular;doğuştan suçlulardan ayrılmaktadırlar.Ancak yine de sara ve atavizmin etkilerini taşımaktadırlar.Bu kişiler,suç işlerken kötülük kastı ile hareket etmezler,suç işledikleri zaman pişmanlık duyarlar ve suçlarını çabuk itiraf ederler.
Diğer

grup;ihtiras suçlularıdır.Bu suçlular atavizm ve sara özelliği göstermezler.Özlerinde duygusal ve iyi huylu kimselerdir ancak aşk ve siyaset gibi güçlü duygular onları suça yöneltmektedir.Son grup tesadüf suçlularıdır.Bu suçluların suça yönelmelerinde atavizm ve saranın herhangi bir etkisi bulunmamaktadır.Bu kişiler suç işlemek için özel bir gayret içinde

olmayıp,koşullar nedeniyle suç işlemektedirler.
Lombroso tespit etmiş olduğu suç tiplerine göre cezalandırma biçimlerinin nasıl olması gerektiğini de yine aynı eserinde açıklamıştır.Buna göre;ihtiras suçluları için en büyük cezanın vicdan azapları olduğu ancak yine de bu kimselere para cezası,hakim ihtarı,yaşadıkları yerden ayırma gibi cezaların da yeterli

olacağını düşünmektedir.Fırsat suçluları olarak nitelendirilen içinde bulunduğu zor koşullar nedeniyle suça yönelmiş olan kişilere ceza verilmesine gerek olmadığı kanaatindedir.Çünkü bu tip suçlularda kasıt yoktur.Bunun gibi kasıt olmasan dikkatsizlik ve dalgınlık sebebiyle suç işlemiş kişilerin de cezalandırılmamaları gerektiğini ileri sürmüştür.Bu tür

suçlarda zararın tazmini ile yetinilmelidir.
Akıl hastası suçlularının ise akıl hastanelerine yatırılmaları gerektiğini belirtmiş ve akıl hastanesine yatıralacak suçluları tespit etmiştir.Beş gruba ayırdığı akıl hastaları;diğer mahkumlar arasında akıl sağlıklarını yitirenler,haklarında cinayet gibi suçlardan soruşturma yürütülenler,beklenmeyen bir

zalimlikle suç işleyenler,sara nöbetindeyken suç işleyenler,dejenerasyon belirtileri gösterenler ile hamilelik ve sarhoşluk gibi nedenlerle suç işleyenlerdir.
Islahı mümkün olmayan yani mütemadi suçluları cezaevine göndermenin onlar için herhangi faydası olmayacağını bu nedenle de bu suçluların tıbbi bir komisyon kararıyla yaşadıkları yerlerden uzakta askeri

disiplinle çalışmalarına karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.