Az insan bulunan sokaklarda gezmek istiyordu.
"kalbim sanırım büyüyünce
sokaklarda ağlayan biri olacak"
Işte gene , nereye gidecegimi bilmez bir durumda sokaklarda sürtüyorum.
Evde korkuyla beklerken ya da korkuyu beklerken gecen zamanin ne de olsa bir onemi vardi.
Tehlikeli sayılmam artık
İnanın kendimin yokluğunda çok kitap okudum.
Bi yığın insan tanıdım
Ama hep yalnızdım
Sen gittin;
Çocuk olduğum bidaha
Ağladım
Kaç şiir kaç kere sular altında kaldı
Kitaplar, aşk herşey
Gidişinden bu yana hüzün sektörün de bi fiili yirmi üç sene görev yaptım
Ne tuhaf, ne tuhaf
Acıyla
hiç konuşamamak
Ama sen artık beni anla
Kalbim sanırım büyünce sokaklarda ağlayan biri olacak
Ve şiir şiir olalı böyle şiirsizlik görmemişti
İçimden çıkmak istiyorum artık.
Yalnızca küçük benliklerinizde kaybolduğunuzda, Tanrı dediğiniz gökyüzünü tarar gözleriniz.
Daha geniş benliğinize giden yolları bulabilirdiniz, daha az aylaklık yapıp, sokaklarda sürtmeyebilirdiniz!
1802’de Vahhabiler, Şiilerin kutsal şehri Kerbela’yı yağmaladılar. Şehrin sakinleri sokaklarda ve evlerde acımasızca öldürüldü. Hz. Hüseyin’in türbesinin damı tahrip edilip, mücevherlerle süslü sandukası nakledildi.
Düşünüyorum da yeni yeni sokağa, demiryoluna çıkıp oynamağa başladığımız yıllarda Balkan Savaşı... Analarımızı gizli gizli ağlatan o korkunç bozgun... Ardından dört yıl süren Birinci Dünya Savaşı... Rumeli insanının yaşadığı yaman gurbetliğin korkular, acılarla daha da yoğunlaştığı yıllar... Sokaklarda «hürriyet müsavat», «uhuvvet» şarkılarının
söylendiği yılda doğmuştum ama insanlığın dünyayı kana boyadığı birbirlerini kırmağa çalıştığı yıllarda büyümeğe çalışıyordum.
Anne bana dua et,
Gülüşümün kaybolduğu sokaklarda öleyim.
Kadınlar küçük abdestlerini ayakta yaparlar, erkekler ise oturarak ihtiyaçlarını giderirler. İnsanlar, tabii ihtiyaçlarını evlerde giderirler, ama yemeklerini ev dışında, sokaklarda yerler.