Fikret Madaralı
Fikret Madaralı

Düşünüyorum da yeni yeni sokağa, demiryoluna çıkıp oynamağa başladığımız yıllarda Balkan Savaşı... Analarımızı gizli gizli ağlatan o korkunç bozgun... Ardından dört yıl süren Birinci Dünya Savaşı... Rumeli insanının yaşadığı yaman gurbetliğin korkular, acılarla daha da yoğunlaştığı yıllar... Sokaklarda «hürriyet müsavat», «uhuvvet» şarkılarının

söylendiği yılda doğmuştum ama insanlığın dünyayı kana boyadığı birbirlerini kırmağa çalıştığı yıllarda büyümeğe çalışıyordum.

Emre Gülcan
Emre Gülcan

"Varlığında siyah, gri, kahverengi ve lacivertlere yer bırakmayan, rengarenk boyadığı tüm o tuvaller gibi gittiği her yere parlak maviler, yeşiller, sarılar ve pembeler götüren Özlem'e bakıyorum. Yüzünde gölgeler, aklında sorular var."

Şeydanur Ferda İpek
Şeydanur Ferda İpek

Ayağıma bir şey çarptı.
Bantlı ayakkabımın aralarından sızan ılık sıvıyı hissettim.
Işıklar açıldı.
Gözlerim ayaklarıma düştüğünde beynimin içinden geçip gittiğini sandığım kurşun, arkasına korkunun kara lekesini bırakarak aklımı çıkartacak kadar karaladı beynimi. Ayaklarıma çarpan sarı saçları kanlanmış kadın kafası bilincimi

karanlığa boyadığı nda bedenimin arkadaki masaya çarparak gürültüyle yıkıldığı hatırladığım son şeydi .

Adel Gece Demir
Adel Gece Demir

Kuvvetli korkumun karaya boyadığı yüreğimde beyaz bir nokta halinde umudu hissediyorum.

Uzay Gökerman
Uzay Gökerman

"Biraz eylül, çokça ekim, fazlasıyla da kasımdır...
Güneşi beklemektir. Başka şeyleri de...
Güneşten kopan ışığın daha çok kırılıp, gökyüzünü önce kızıla, sonra da puslu bir griye boyadığı günlerdir.
En çok da sararmış yaprak sarısıdır.
Sisli bir güne merhabadır.
Sonbahar, yeniden gelecek ilkbaharın farkına varmaktır."