Merhum Mehmed Âkif'in dediği gibi;
"Doğrudan doğruya Kur'an'dan alıp ilhamı,
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm'ı"
"Hikmetin başı Allah korkusudur."
Mehmed Zahid Efendi her gelenin derdini sabırla dinler, dua ederdi. Sıkıldığını hiç belli etmezdi. Bazen dertliler üst üste olurdu, o zaman yüzü kızarırdı ve sıkıldığını anlardım. Bize;
"Aman sakın bir kalb kırmayın, kırarsanız o size yeter de artar" derdi.
Allah Teâlâ'nın dini üç rükün üzerine kurulmuştur. Hak, sıdk, adalet, Hak olan, âzâ-yı cevârih üzerinde görülür. Adalet ise kalblerde, sıdk da akıllar üzerinde tezahür eder.
Mehmed Zahid Kotku rahmetullahi aleyh
İlim olmazsa din tahrif olur, amel olmayınca da ilim gereken faydayı vermez. Önemli olan, ilim ve ameli beraber yürütmektedir.
Muhammed Raşid erol rahmetullahi aleyh
"İnsanın mürşidi ölünce içinde bir boşluk kalıyor."
Ömer Nasuhi Bilmen hoca, Hukuk-u İslâmiye ve Islahatı Fıkhiye Kamusu eserinde Ali Haydar efendiden bahsederken "Yüksek çalışkan fukahamızdan maduttur" der.
Ali haydar Efendi'nin cenazesi üç kez yıkanmıştı, önce Beşiktaş müftüsü Fuat Efendi, sonra Eminönü müftüsü Ali Yekta Efendi yıkamışlardı, daha sonra da İsmailağa camii İmamı olan Mahmud Efendi Hazretleri yıkamıştır.
1870-1960
Meyvanın iyisini arıyorsun da, insanın huyunun iyisini neden aramıyorsun? İslam'ın ziyneti vefadır. Emaneti olmayanın dini de yoktur.
Mehmed Zahid Kotku rahmetullahi aleyh
Mehmed Zahid Kotku'nun rahmetullahi aleyh kendi dilinden;
"Sülalemizin Hz.Ali'ye bağlandığını babam İbrahim Efendi'den işittim."
İmam-ı Azam Ebu Hanife'nin de hayatı böyleydi, fıkıh alanında çözmedik problem bırakmadı fakat şu sözü çok manidardır: "Numan'ın son iki yılı olmasaydı, Numan helakti." bu sözü silsileden ve ehli Beyt'ten Cafer-i Sadık Hazretlerini gördükten sonra söylemiştir.
"Din-i Mübin-i İslâm'ın devam ve bekası, emr-i bi'l-maruf ve nehy-i ani'l münkerin devamına; din-i mübin-i İslâm'ın inkırazı (yıkılması) ise emr'i bi'l-maruf ve nehy-i ani'l münkerin terkine bağlıdır."
Ali Haydar Efendi rahmetullahi aleyh
Allah Teala'nın dini üç rükün üzerine kurulmuştur: Hak, sıdk, adalet. Hak olan âzâ-yı cevârih üzerinde görülür, adalet ise kalblerde, sıdk da akıllar üzerinde tezâhür eder.
"Sulbümden değil, yolumdan gelen benim evlâdımdır."
Ali Haydar Efendi kuddise sırruh
"Tevbe hâlis olduğu zaman insan, istikâmetini düzeltir, yönünü Allah'a çevirir, hâli güzelleşir, yani bir hayat yaşamaya başlar. "
Edeb bir tâc imiş nûr-i Hüdâ'dan
Giy o tâcı emin ol her belâdan.
Mahmûd Sâmi Ramazoğlu'nun rahmetullahi aleyh, son arzusu Peygamber şehrinde Hakk'a varmaktı. Nitekim yakınları Eyüp Sultan'dan kabir yeri almayı teklif ettiklerinde: "Herkesi arzusuna bıraksalar biz, Cennetü'l Bâki'yi arzu ederiz." buyurmuşlardı.
Tasavvufun esası aşk. Ne aşkı? Allah'a aşk: Eğer Allah aşkı yoksa tasavvuf hali zor. Mutasavvıfın işi zor. Aşk gelince bütün problemler bitiyor. Ahmed Yesevi Hazretleri. "Aşkı olmayanın ne dini var ne imanı" buyuruyor.
''Yüzer milyon başların feda oldukları bir kudsî hakikate başımız dahi feda olsun. Dünyayı başımıza ateş yapsanız, Hakikat-i Kur'aniye'ye feda olan başlar, zındıkaya teslim-i silah etmiyecek ve vazife-i kudsiyesinden vazgeçmiyecekler, İnşaallah ! ''
