Seyyid Şerîf Cürcânî
Seyyid Şerîf Cürcânî

... âlim, kâdir, sorumluluk yükleyen, peygamber gönderen ve kitaplar indiren bir yaratıcının varlığı ispatlanmadıkça ne tefsir ve hadis ilmi ne de fıkıh ve fıkıh usulü ilmi düşünülebilir.

Seyyid Şerîf Cürcânî
Seyyid Şerîf Cürcânî

Çünkü taklit, kalbe atılan bir düğümdür ve onda, düğümün çözülmesini sağlayan tam bir açılım ve rahatlama bulunmamaktadır.

Seyyid Şerîf Cürcânî
Seyyid Şerîf Cürcânî

... fâsit nazarla matlûba ulaşmak mümkün değildir.

Seyyid Şerîf Cürcânî
Seyyid Şerîf Cürcânî

Akıl, nefs ve zihin aynı şeydir. Ancak bu şeye idrak ediciliği itibariyle akıl, tasarrufu itibariyle nefs ve istidâdı itibariyle de zihin isimleri verilmiştir.

Seyyid Şerif Cürcânî, Târifât

Seyyid Şerîf Cürcânî
Seyyid Şerîf Cürcânî

... akıllı kimse cehaleti talep etmez.

Seyyid Şerîf Cürcânî
Seyyid Şerîf Cürcânî

Kader, yokluktaki (el-adem) imkân'ların (mümkün varlıkların) sırayla ve kazâ ile uygunluk içinde varoluş (el-vücûd) hâline geçmesidir. Kazâ, ezeldedir (fi'l-ezel), kader ise devâm etmektedir (lâ yezâl).

Seyyid Şerif Cürcânî, Târifât

Seyyid Şerîf Cürcânî
Seyyid Şerîf Cürcânî

... kelâm ilmi, bilinenlerin en şereflisini yani Allah'ın zâtı, sıfatları ve fiilerini içerir. Kuşkusuz bilinen, en şerefli olduğunda ona dair bilgi de en şerefli olacaktır.

Seyyid Şerîf Cürcânî
Seyyid Şerîf Cürcânî

İlerde öğreneceğin üzere aklın hâkim oluşu yanlıştır.

Seyyid Şerîf Cürcânî
Seyyid Şerîf Cürcânî

Ahmaklık, kurtuluşa, güdük zekilikten daha yakındır.

Seyyid Şerîf Cürcânî
Seyyid Şerîf Cürcânî

Bilgi, kesbî ve tarif edilmiş bir şey olsaydı, ya kendisiyle tarif edilirdi ki bu, kesinlikle yanlıştır; ya da kendisinden başka bir şeyle tarif edilirdi ki bu da yanlıştır. Çünkü bilginin dışındakiler, ancak bilgiyle bilinmektedir. Eğer bilgi, kendisi dışında bir şeyle bilinirse kısır döngü ortaya çıkar.

Seyyid Şerîf Cürcânî
Seyyid Şerîf Cürcânî

... her yanılan, yanıldığı yerde sofisttir. Çünkü "sofa" Yunanca'da ilim, "esta" ise yanılgı demektir. Dolayısıyla "sofesta" kelimesi, yanılgı ilmi demektir. Nitekim "filo" Yunanca'da seven demektir ve "feylesof" kelimesinin anlamı, ilmi seven demektir. Sonra bu iki kelime Arapçalaştırılmış ve bunlardan "safsata" ve "felsefe" kelimeleri türetilmiştir.

Seyyid Şerîf Cürcânî
Seyyid Şerîf Cürcânî

Bil ki, bilginin mahiyetini açıklamak amacıyla söylenenlerin en güzeli şudur: Bilgi, "kendisine sahip olan kimsede zikredilenin tecellisini sağlayan bir sıfattır." Bu tanımla "zikredilen", düşünürlerin ittifakıyla var, yok, mümkün ve imkânsızı içermektedir. Yine zikredilen tekili, bileşiği, temeli ve tekeli içermektedir. Tecelli, tam inkişaftır. Buna göre anlam şudur:

"Bilgi, zikredilebilir olan şeyin, hiçbir karışıklık barındırmaksızın tam bir şekilde açılmasını sağlayan bir sıfattır."

Seyyid Şerîf Cürcânî
Seyyid Şerîf Cürcânî

... rivayete göre bir kişi şöyle dedi: "Ben, hareketlerime, durmalarıma, karımı boşamaya ve cariyemi azat etmeye de sahibim." Bunun üzerine Hz. Ali (r.a.) şöyle dedi: Sen bunlara Allah'tan ayrı olarak mı sahipsin yoksa Allah'la birlikte mi sahipsin. Şayet Allah'tan ayrı olarak sahibim dersen Allah'tan başka bir sahip olduğunu söylemiş olursun, yok eğer Allah'la birlikte sahibim

dersen O'na şirk koşmuş olursun."