Sorsa; Sultan derdini bir tek ona anlatırdı belki. Ama merak etmek başka, hissetmek başkaydı; kelimelere ihtiyaç yoktu ki!
Ruh üşümesi diye bir şey var, inanın bana.
Kavga etmek de bütünlüğü korumak için harcanan bir emekmiş meğer.
Gülüşüne mil çekmişlerdi de ağladığı kimsenin umurunda olmamıştı.
Giden döner miydi hiç cepheden?
Ana dediğin ölür de evladını yine bırakmaz.
Sultan görmeyen gözleriyle baktı hep Osman'a. Ama ağzından tek bir kötü kelam çıktığını duyan olmadı kocası hakkında. Sevgi sözleri de duymadıkları gibi...
Kavga etmek de bütünlüğü korumak için harcanan bir emekmiş meğer. Ben hiç bütünleşemedim onunla. Kendinden vazgeçmiş bir insan nasıl bütünleşebilir ki bir başkasıyla?
Kavga etmek de bütünlüğü korumak için harcanan bir emekmiş meğer. Ben hiç bütünleşemedim onunla. Kendinden vazgeçmiş bir insan nasıl bütünleşebilir ki bir başkasıyla?
Acı çığlığı alazlamışsa yüreğini, ne ağlayabilir ne gülebilir insan.
Belki de yaralı olmayı sevdim, yaramla anlamlandım.
Yok! Görmüyordu gözleri onu. Görmeden gözlerinin içine bakabiliyordu bu kadın.
"Ahh, Osman Efendi! Kalabalıklar içinde susardım, sen duyardın sesimi. Artık sesli söylemek zorundayım derdimi. Sesli söyleyeceğim, lakin kimse anlamayacak. Sen yoksun!"
Beni gören olsa gülmekten gözümden yaş geliyor sanır. Oysa katıla katıla ağlıyor kahkahalarım.
Savaş büyük adamların işi, bizim komşuluğumuza zeval gelmesin.
"Ah oğlum!"dedi Peyruze Ana." Acı çığlığı alazlamışsa yüreğini, ne ağlayabilir, ne gülebilir insan. Yaşayan bilir...
Gitmek kısacık bir kelime, upuzun bir vazgeçmekmiş meğer.
"Yüzüme bakıyorsum ama için bana sırtını dönmüş. Hiç affetmeyeceksin değil mi?" dedi Türkçe.
Kadın anlamıştı sanki söyleneni. Yumruğunu kalbinin üzerine vurdu, " Ah, min el aşk!" dedi.
Hangi ülkede, hangi şehirde olursa olsun ailesini bırakıp ortadan kaybolurdu saatlerce Şeyhani. Nerede olduğunu ne eşleri ne de çocukları bilirdi. Sormaya da cesaret edemezlerdi. Nerede olduğunu sadece garlar bilirdi; yolcu peronları, tren vagonları, vagon camları...
Sağ gözünde üç, sol gözünde beş benek var. Bunu sadece ben bileceğm, sen bile bilmeyeceksin
