" Dünya endişesinden geçmek gerek.Bir kişi dünya endişesi ile başını yastığa koysa,Allah onu ertesi gün yetmiş endişe ile uyandırır ki o endişeden kurtulmasın..."
"Evet. Her seferinde yeniden doğmak ölmek, geri dönüp sonsuza kadar hayat sürmek...
"Inanmayabilirsin veya imkansız olduğunu sanabilirsin.
Peki, neden Platon, 'Öğrenmek anımsamaktır.' diyor ve neden yapay zeka hala başarılı olamadı?
"Önceki bedenin hatıraları kaybolur ancak hareket kabiliyeti aynı kalır. Sadece çocukların gayreti uyandırır hatıraları.
Bu yüzden, yapay zekâ en kolay şeyleri bile öğrenemez."
Düşünceler, düşünceler, hiç bitmez ve insanı uyandırır uykusundan, uyandığında geriye kalan seninledir, geçen zaman değil.
Bazen bir olayın gerçekleşmesinden ziyade gerçekleşme imkânının olması bile baglantının kurulması için yeterlidir. Imkân dahilinde olan bir olayın gerçek addedilmesi problemli bir tutumdur ama çok yaygındır. Bugünün teknolojisiyle yolcu uçakları Ikiz Kuleler’e uzaktan kumanda edilerek çarptırılabilir mi? Kuleler patlayıcı yerleştirmek suretiyle çökertilebilir mi?
Bütün bunlar imkân dahilinde midir? Teoride evet. Ama pek muhtemel oldukları söylenemez. Üstelik teknolojik olarak yapılabilmelerinin mümkün olması olayın o şekilde gerçekleşmiş olduguna kanıt degildir. Mümkün olanla gerçek olan aynı değildir ve aynı gibi gösterilemez. Bu taktik aslında aniden sonuçlara atlamaya yarayan bir araçtır.
Çogu komplo teorisi
birkaç “kanıt” üzerinden doğrudan belli bir sonuca ulaşmaya çalışır. Bu sonuç, her zaman telaffuz edilmese de komplo hikâyesinin ana gövdesinde yer alır, arka planı da varlığını her zaman hissettirir. Aslında bilimsel yöntem kanitlar üzerinden gidip meselenin karmaşıklığını anlamayı gerektirirken, komplo teorisyenleri ilk önce şüphe uyandırır ve ya var olan
şüpheler üzerinden hareket eder. Seçilmiş birkaç “kanıtla” devam eder ve zihinde halihazırda var olan şüpheyi sonuçta destekler. Aslında komplo teorileri gizem unsurunu her zaman canlı tutar ve arka planda şeytani bir oyun döndüğünü bize hissettirir. Ama bu durum merak duygusu sonucu ortaya çıkmış bir sürprizden ziyade paranoya sonucu kurgulanmış bir klişeyi
andırır.
Anlamından önce doğan bir sözcük uyandırır bizi, günün aydınlığını verir bize, düş görmeyen bir sözcük.
Zordur geri dönüşler. Ayrıldığın bir yere uzun yıllar sonra dönmek garip bir his uyandırır insanda. Yüreğinin bir tarafı bir an önce kavuşmak isterken oraya, bir tarafında hep bir acaba vardır. Gidip de eski sıcaklığı bulamama endişesi insanın yüreğini kemirir durur. Unutulmuş olmak, özlememiş olmak ve en önemlisi de beklenmemiş olma korkusu insanın yüreğini
burkar. Giderken büyük özlemlerle acılarla ardında bıraktığın insanların senin yokluğuna alışmış olmaları da üzer insanı. İnsan fıtratı gereği her zaman kendini başkalarının gözünde olduğundan daha değerli gördüğü için unutulmak fikrine bile katlanamaz. O ilk ayrılış anındaki acının karşı tarafın yüreğinde hep ilk günkü tazeliği ile kalmasını
arzular. Oysaki zaman her şeyi değiştirme kudretine sahiptir, hiçbir şeyin olduğu gibi kalmasına asla izin vermez.