Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

Kapakları birer kelebek kanadı gibi çırpınan bu gözler, bu biraz aşağı sarkarak titreyen dudak ve bu bir çiçek kadar taze yüz ona müthiş bir hüzün verdi.

Nazan Bekiroğlu
Nazan Bekiroğlu

Birden fazla ölmeyi bilenlere zaman yok. Zaman, üzerimde titreyen hüzün. Zaman, kalbimdeki ürperti.

Nazan Bekiroğlu
Nazan Bekiroğlu

Ey kalbin üzerinde titreyen hüzün! Acıya Bismillah! Ateşe Bismillah! Gözyaşına Bismillah!

_
https://youtu.be/ISnf0jda6zQ

Nazan Bekiroğlu
Nazan Bekiroğlu

Ey kalbin üzerinde titreyen hüzün! Acıya Bismillah! Ateşe Bismillah! Gözyaşına Bismillah!

İsrafil Çakır
İsrafil Çakır

"Bogota Ulusal Kütüphanesi 1985.
Gönlünün beklediklerini daha fazla bekletemezdim. Aramızda mesafe kalmamıştı. Titreyen , koyu buğday benzi rengindeki ellerini tuttum. Etrafına bakındı ürkekçe. Kütüphanede o kadar insanın bakışları arasında yumuk ellerini tutmam, ısımı ve sevgimi ellerine bırakmam , halden hale geçirmişti duygularını.
Utanmıştı yine.

Son bir utanma daha yaşayacaktı mecburen . İri, akıyla arası ayrı badem gözlerine baktım. Kilitlendik birbirimize. Bir elime ayı diğer elime güneşi verseler umurumda değildi. En ufak bir meyil göstermezdim.
Zaman iki dudağımın arasına hapsolmuştu. Kara gözlerindeki şüpheyi ve korkuyu gidermeliydim.

Her seven kadın korkar. Geri dönülmez kayıptır aşk."

Philippe Forest
Philippe Forest

Bir gece -bu olay çocuğun ölümünden bir yıl sonra cereyan eder-, Kyoko sahiden ortadan yok olur ve boğulmak amacıyla, Şirakava Nehri'nin kabarmış sularına dalar. Balıkçılar tarafından çıkarılır oradan. Bu hadiseden sonra Soseki, karısının en ufak hareketi ile alarma geçip onu kendinden ve ölme isteğinden koruyabilmek için, uyumadan önce geceliğinin kemerini

karısınınkine geçirerek, uyurken ona bağlı olmak gibi bir önlem alır. Gitgide daha karanlık bir geceye gömülen sevdiği kadının boş bakışlarının üzerine titreyen adamdır o.

Michel Serres
Michel Serres

Fiziksel olarak bir hiç, kendi türünden daha iyi uyum göstermiş türler arasında boğulmuş düşünen hayvan, birey ya da oradaki-varlık, topyekun dünya üzerinde, Swift'in Avustralya'nın bir çölündeki kanat çırpışının belki yarın, belki iki yüz yıl sonra, yeşil Erin'in kırlarında, bahta göre, belki bir fırtına, belki de okşayan bir meltem gibi duyulacağını

yazdığı kelebeğinkince bir etki kazanıyor. "Cogito"nun "ego"su, pulkanatlının o titreyen uçma organıyla
aynı güce ve aynı nedenselliğe, ya da uzak erime sahip; düşünce, öten bir cırcır böceğinin dış kanatlarından gelen vızıltıyla eşdeğerli. Haydi olayların bu aşamasında eşgüçte diyelim: daha fazla değil, ama daha az da değil. Beklenmedik anda ortaya

çıktığında, sık sık, hatta çok ender istisnalar dışında her zaman, uzaklardaki. bir tayfunun güçlerini boşalttığında bile etkisi hiç olarak kalıyor. Yerine göre, ya sıfır düşünce, ya da alabildiğine güçlü.

André Velter
André Velter

Taşların Mabedi

Durmadan çıkıyor toprak
güneşin yaralarını andıran yarıklardan.
Toprağın hizasında titreyen fırın
bir toz buğusu kaldırıyor
kemiklerin yürüdüğü kuru bi çalkantı.

Susuzluğun üzerine gidiyorum,
açıklamadığım
sözlerin şiddetli yankısında
bir çakmaktaşı rüzgarı altında
bilenmiş

dudaklarım.

Dünyanın damı,
ateş toprağı,
çöllerin çölü:
yaşayanların yüreğinde mıknatıslanmış sürgünler!
Tek sessizliğin erdemiyle
boş yamaçlarınızda dolaşıyorum.

Tanrıların kolanlarında
imgelerin kör ettiği at meydanı
göçerlerin kanında
boğulmuş beyaz kısraklar,
göklere çıkarılmış bir

haberin
gölgesini taşıyor bulutlar

Baltalar gibi keskin kızıl kayalar
ey kefelenmiş cellatlar!
Tanrılar savrulunca derhal
aşındırır bizi yokluk.

Silis yatağı,
kuars ya da boksit selleri
ayna olan taş
taştan akislerini bırakıyor

Sadece göçebiliğimizi arıyoruz biz,
Kil üstündeki kor tadını,

efsanelerin kireçli ahengini
ve içinde artık çığlık atamadığımız
bu uçurumun sırrını.

Dilsiz org, cidar dik tutar
don altında şaha kalkmış bir ruhun
tecilli ihtişamlarını.

Geçerken boyunları
görünür kutsal kalıntılarla
damga vurur insnalar
görünmez adına.

Yukarda, vücudun keyfi
korkuya ve

eski inançlara
ilgilerin birazını
dağıtır.

Hiçlik açlığı,
kıtlık bakışı olur

Burada eksiklik
biliciyi haklı çıkaran bir fırsattır:
Hepsinden çoğu bizde var
ama hiçbir şeyden yeteri kadar yok!

Götür beni aydınlık,
doğmuş olmak düşünü
unutmaya kadar…

Saliha Özpınar
Saliha Özpınar

Saliha Özpınar | Mevsimi Yoktur Acının

Mevsimi yoktur acının
Tarifi de...

Acı hissedilir gözlerin sönmüş ışığında
Hissedilir sesin titreyen tonunda
Ve hissedilir yüreğin kanayan yarasında.
Mevsimi yoktur acının
Tarifi de...

Acı yaşanır kışın buz tutan yüreğinde
Yaşanır sonbaharın dökülen

umutlarında
Ve yaşanır gözlerden akan yağmur sularında.
Mevsimi yoktur acının
Tarifi de...

Yaşanır insanca ama farklı her bedende
Bazıları ağlayamaz ama içi seldir,
İçinde fırtınalar kopar ama sessiz meltemdir.
Mevsimi yoktur acının
Tarifi de...

Acı yaşanır insan olan her bedende
Yaşanır düşünebilen her

zihinde
Ve yaşanır sevgi tohumları açan tüm yüreklerde.

Olena Kozan
Olena Kozan

Rüyalarıma giriyor deniz, uçsuz bucaksız gökyüzü,
Sonsuz hüzün, hudutsuz enginlik,
Evrenin titreyen gözleri,
Sönen bulutların sessiz ağlayışı.