Tezer Özlü
Tezer Özlü

Bazan bir şey yaşarken olaya dışardan bakıp, o olayı yazmak için yaşadığım duygusuna kapılıyorum.

Fuat Sezgin
Fuat Sezgin

Geçtiğimiz günlerde İstanbul çok önemli tarihi bir olaya tanıklık etti.Uzun bir çalışmanın ardından "İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi" İstanbul'da Gülhane Parkı içinde Has Ahırlar Binası'nda açıldı.

Nesrin Bakırcı
Nesrin Bakırcı

Yaşam doluydu annesi . Her olaya olumlu açıdan yaklaşır; bu yönüyle çoğu kez kendisini şaşırtırdı.

İbrahim Üstündağ
İbrahim Üstündağ

Kendisini devrimci diye ilan eden herkesten nasıl da tiksiniyorum.Paranız olduğu, haliniz vaktiniz yerinde olduğu sürece kapitalizm gibisi var mıdır? Ne zaman ki kafası çalışan bir insan parasız kalırsa kapitalizmden nefret etmeye, onu sorgulamaya başlar. Sonra hayaller kurmaya yönelir. Sonra sarhoşçasına kollarını bir ideolojinin kollarına bırakır. Bunun ismi bazen

sosyalizm olur, bazen de anarşizm. Madem konumuz devrimci hareket, önce Karl Marx'tan başlayalım. Bildiğim kadarıyla Karl Marx dünya üzerinde bu konuda kafa patlatmış bir adamdır. Fakat bana kalırsa düşünceyi sona kadar düşünüp kendini tamamlayamamış bir insan. Eğer saksıyı yeterince sallamış olsaydı, insan ruhunun derinliklerine inebilir, insanın ne denli karanlık

yönleri olduğunu keşfederek komünal bir rüyadan ve işçi diktatöryası gibi bir kabustan çabucak uyanabilirdi. Bir taraftan dinlerin diplerini dinamitlerken, diğer tarafta gözden kaçırdığı şey, tıpkı İsa gibi, kendisinin de inançları olmasıydı. İsa'dan farkı şuydu; İsa yaymaya çalıştığı fikirlere kendisi de inanıyordu.Kendisini vaaz ettiği fikirlere

koşullandırarak inandırmıştı. Egonun zaaflarından, İsa'da zerre kadar eser yoktu. Fakat Karl Marx olaya ampirik yaklaşıyor, ortaya attığı fikirlerin geçerliliğini sınamak istiyordu. Kendini fikirlerine o derece kaptırmıştı ki kendi egosunun kölesi olmuştu. Diğer taraftan sözüm ona özgürlüğü savunuyordu. Kendisinin dahi inanmadığı deneyleyerek görmek istediği

tezini, insanları inandırarak ispat etmeye çalışıyordu. Devrim mücadelesinin hem pratikte hem teoride en azimlilerinden olan, özgürlüğün sağlam rahiplerinden Bakunin'i enternasyonelden ihraç ettirmesi, Karl Marx'ın egosunun ne denli yükseldiğinin en bariz ispatlarındandır. Arzuladığı dünya hayaline hem teorik söylemleri hem pratik katkılarıyla en büyük desteği veren

bir insana dahi bu kadar tahammülsüz davranışı kanıtların en geçerlisi olsa gerek. Hoş Karl Marx'ın hırsları vardı da, Bakunin'in yok muydu?....

Münire Coşkun
Münire Coşkun

Bir olaya şahitlik etmek ile bizzat yaşamak arasında çok büyük fark vardır.

Çağlar Akkale
Çağlar Akkale

Büyümenin asıl problemi belki de buydu; ağlayamamak. Ne artan sorumluluk önemliydi ne de acıya olan dayanıklılık, büyüklerin tek problemi en küçük bir olaya ağlayıp içini poşaltamamaktı.
....

Wadah Khanfar
Wadah Khanfar

1.İlke : Hz.Peygamber'in stratejik metodunun ıslah ve ahlâk temelli olması, önceden beri mevcut bulunan iyilikleri kanıksaması, ihdas edilmiş kötülüklerinin ise üzerindeki perdeyi aralayarak gerçek gerçek yüzünü göstermesidir

2.İlke : Hz.Peygamber de dünyayı değiştirdi, ancak esaslı bir farkla ; egemenlik ve otorite uğruna değil, bunu bir mesaj ve çağrı

için yaptı.Hiçbir intikam duygusuna kapılmadan, otorite kavgasına tutuşmadan ve servet tekeli oluşturmadan dünyayı değiştirmeyi başardı.(Taif sonrası şöyle dua etti.Allahın bu müşrik soyundan Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmadan ibadet edecek bir nesil çıkarmasını dilerim)

3.İlke : Hüküm vermede aceleci davranmak yerine uzunca etkileşim içine girmek ve

kademeli bir savunma yöntemi takip etmek. Mekke'deki korkunç, acı, karanlık gerçekliğine rağmen o hızlı çözümü terk ederek dikenli yolda yürümeyi tercih etti

4.İlke : Derin bir iyimserliğe sahip olmak ve mevcut durumun darlığı ve detaylarında boğulmak yerine geleceğin genişliğini öngörebilmekti bu durum Hz.Peygambere stratejik sabır ve bu sabrın ihtiyaç

duyduğu tahammül ve feraset bahşetmişti(Uhud savaşı gençlerin önerisini dinlemesi.Abdullah b üvey tepkisi)

5.İlke : Hz.Peygamber'in, kendini düşmanların çizdiği alanla sınırlamak yerine atılganlığa ve gözü pekliğe dayanan bir strateji izlemesiydi.Herkesi şaşırtacak bir sonraki hamleyi yapar, attığı adım ortalığı karıştırır ve düşmanlarını tepki

vermek zorunda bırakırdı(Hicret, Medine Sözleşmesi, Hendek Savaşı vs)

6.İlke : İç cephede oluşacak bir parçalanmaya ve bölünmeye asla izin Verilmemesiydi.Hz. Peygamber her zaman safları birbirine kenetler, ittifaklar ve işbirlikleri oluşturma konusunda istekli davranırdı.Bunu Medine toplumu ve gayrimüslimler arasında da uygulardı.(Temimoğullarından bir adam

ganimet dağıtılırken ey Muhammed adil davran dedi.Hz Peygamber : Ben adil olmazsam başka kim adil olacak diyor. Hz Ömer bırak şu münafığı öldüreyim diyor.Hz Peygamber "Muhammed, asabının kanına giriyor, demelerinden Allah'a sığınırım" diyor


7.İlke : Hz. Peygamberin düşmanlarını topyekun karşısına almamaya gayret etmesi şeklinde karşımıza

çıkıyor.Bu nedenle de Hz. Peygamber, düşmanlarının ittifaklarını bozmaya, birliklerini dağıtmaya gayret ederdi.Hatta gerektiğinde bu amaçla düşmanlarının bir kısmıyla anlaşmalar yapardı.Hendek savaşında gatafan kabilesi ile anlaşmıştı.

8.İlke : Hz. Peygamberin stratejisinin esnek ve çok yönlü olması, yerine ve zamanına göre hem sert hem de yumuşak

güç kullanmasıydı(Bedir esirlerine iyi davranma.Antlaşmayı bozup ihanet eden yahudilerin sürülmesi vs.)

9.İlke : Olayları okurken objektif bir metodoloji takip etmesi.Bu metodoloji sürekli olarak öncelikleri gözetmeyi, güç dengelerini hassas bir şekilde değerlendirmeyi, işlerin sonunu iyi hesap etmeyi, her olaya objektif bakarak duygu ve heyecanın etkisinde kalmamayı

gerektiriyordu

Elif İşleyen
Elif İşleyen

"Parçacıkların hareketi gözlemcinin varlığına göre değişir diyen fizikçiye 'Her şeyi gören Allah var hocam!' dediğim için sözlü notum düşük gelmişti. Oysa amacım dersi kaynatacak bir aralık bulmak değil, olaya tasavvufi bir yorum getirmekti. Hoca yoruma açık değilmiş, bilemezdim. "

Göksel Aksel
Göksel Aksel

Tevekkülün içinde acı da vardır. Şüpheye yer yoktur tevekkülde. O iki damla yaşın akması, benim bu olaya tanık olmam, trendeki kadınlar, o an yeryüzünde esen rüzgâr... Hepsi ilahi bir planın olmazsa olmaz bir parçası değil mi?

Sude Çelik
Sude Çelik

"Hayatlarımızda böyleydi aslında. Bir olaya en ufak dokunuşta bile bulaşıyordu üstümüze. bu olay ne olursa olsun."