Yavuz Aslan
Yavuz Aslan

Türk Sosyalistleri Konferansı, 22 Temmuz 1918 Pazartesi günü, akşam saat altıda, Merkezi Müslüman Komserliği'nin Moskova'daki binasında açıldı.

Jörg Klinger
Jörg Klinger

Bu, sürekli iddia edildiği gibi, insanlık tarihinin ilk devlet anlaşması değildi ama son derece önemli bir tarihi belgedir ve bir kopyası bugün New York’taki Birleşmiş Milletler binasında bulunmaktadır.

Ünal Tüfekçi
Ünal Tüfekçi

1990'lı yıllarda milletvekillerinin TBMM' deki oturumlara çok fazla devamsızlık yaptıklarında onları meclise çekmek için meclis binasında işkembe çorbası dağıtıldığını unutmayalım!!!

Doğu Eroğlu
Doğu Eroğlu

Yazışmalardan Durmaz'ın Gaziantep'te eylem yapmaya muktedir ciddi sayıda kişiyi bir araya getirmeye çalıştığı anlaşılıyor. Durmaz'ın verdigi bir yanıttan, bu hususta Islam Devleti yetkililerinin görüşünün, 400 kişilik bir topluluğun Gaziantep'e yerleştirilmesi yönünde olduğu anlaşılsa da, Durmaz daha ihtiyatlı davranıyordu. 400 kişinin Gaziantep'e nakledilmesinin

zor olacağını belirten ve "Bu işte acelecilik hata getirir," yorumunu yapan Durmaz'a göre, eylem yapmak üzere gelecek kişiler kademeli olarak Gazian tep'e getirilebilir ve kamufle olabilirdi. 82

Kentte Suriye'den gelen sığınmacıların çalıştığı iş kolları bulunduğunu aktaran Durmaz, bu özelleşmiş iş kollarında üretim yapan atolyelerin iyi bir gizlenme fırsatı

sunacağı görüşündeydi: "Yalnızca Arapların (sığınmacılar] çalıştığı işler var. Ayakkabıcılık, terlikçilik gibi... Içeride (atölyelerde) takri ben 50 tane adam çalışıyor. Türklerden dikkat çekmeyecek biri gelir, iki kat li bir yer tutar. İş yerini açar ve içeride yalnız Arapları çalıştırarak en az 50 kişiyi barındırır. Böylelikle iş yeri adı altında

kardeşleri saklarız”. n83

Benzer şekilde, Gaziantep'teki sığınmacıların toplu halde yaşadığını vur gulayan Durmaz, kente Islam Devleti tarafından gönderilecek Emni şahısla rin barınma ihtiyacının da apartmanların tamamen kiralanması yoluyla ço zülebileceğini savunuyordu. Topluca barınılması halinde meraklı gözlerden de uzak kalınabilecekti: "Yalnızca

Arapların kaldığı binalar var. Buralar yıllık kiralanarak kardeşler koyulabilir. Misal ben Arapların binasında oturuyo rum. Binada 38 tane daire var; her birinde en az dört kişi kalır, bu da demek olur ki en az 110 kişi saklanabilir. Binaları yapıp tek şahsa yıllık kiraya veri yorlar. Bizden biri alırsa girip çıkanı kimse sorgulamaz. 84

Ahmet Sever
Ahmet Sever

Bunların dışında aklın almayacağı bir yasak daha vardı: Askerler Hayrünnisa Hanım'ın Başyaverlik binasını ziyaret etmesini, askerlerin ve Genel Sekreter Mustafa İsen'in ikametgah olarak kullandığı bölüme içeriden geçmesini istemediklerini üstü örtülü bir şekilde iletmişlerdi. Zira arada askeri geçiş noktaları vardı. Hayrünnisa Hanım buna hem çok içerlemiş, hem

de çok sinirlenmişti. Köşk'ün o tarafında bulunan Fevzi Çakmak Köşkü'nü de görmek istiyordu.

Bir hafta sonu Konut'ta Cumhurbaşkanı Gül ile bu konuyu konuşurken birden ayağa kalktı ve dışarıdaki arabalardan birine yöneldi. Koşup gelen şoföre, ''Arabayı ben kullanacağım. Sen gelme.'' dedi.
Direksiyona geçerek Konut'tan çıkıp Çankaya Köşkü'ne

girdi ve Başyaverlik binasının önünde durdu. Arabadan inip içeri girdi. Bu ani ziyareti hiç beklemediklerinden askerler şaşkına dönmüşlerdi. Başyaverlik binasında da bir tadilat yapılacaktı. Hayrünnisa Hanım odaları gezerken, peşinden Cumhurbaşkanı Gül de geldi. Eşini yalnız bırakmak istememişti.
İnceleme turu tamamlanınca Hayrünnisa Hanım tekrar direksiyona

geçti. Abdullah Gül de yanına oturdu. Köşk'ten çıkarak bu kez askerlerin giriş yaptığı kapıya yöneldi. Eşinin niyetini anlayan Cumhurbaşkanı, ''Görüyorum ki artık seni durdurmak mümkün değil.'' dedi.
Muhafız Alayı Komutan Konutları girişinde birden Cumhurbaşkanı ve eşini gören askerler adeta şok geçirdiler. Hayrünnisa Gül askerlere, ''Açın kapıyı'' dedi.

Doğal olarak kapı açıldı. Cumhurbaşkanı ve eşi birlikte Fevzi Çakmak Köşkü'nü gezerken Başyaver Metin Özbek nefes nefese oraya geldi. Yaşadığı telaş ve gerilim yüzünden okunuyordu.
Hayrünnisa Hanım Başyaver'e, ''Hayrola Metin Albay, nefes nefese kalmışsınız, spor mu yapıyordunuz? diye takıldı.

Gerçekten de, başörtüsünün devletle zorla da

olsa barıştırılmasında Hayrünnisa Gül sembol bir isim. Başörtülü ilk başbakan, ilk dışişleri bakanı ve ilk cumhurbaşkanı eşi olarak aslında en büyük sıkıntıyı, üzüntüyü derinden yaşayan hep o oldu ve en kararlı mücadeleyi de o verdi. O konuma kendisinden sonra gelenler, onun karşılaştığı rencide edici ve yaralayıcı muameleyi hiç görmedi.
Çünkü,

Abdullah Gül-Hayrünnisa Gül döneminde sorunların hepsi aşılmış ve durum normale dönmüştü.