"Beynimi beyaz bir kâğıt gibi bomboş hale getirebiliyor, ruhsuz bir et yığını gibi, hayret verici bir duygusuzluk, bir çeşit aptallık hali içinde, zamanın geçtiğini anlamadan bekliyordum."
İşte, iki gözüm, ciltlerle kitabın, saatlerce tefekkürün yapamadığı bir işi iki kirli kağıt başarır.
Saçlarıma bir çiçek takmış olsaydım şayet
Bu sahtelikten, başımın ucunda kokuşan
Bu kağıt taçtan, daha gönül çalan olmaz mıydı?
Aramızda birileri mürekkep, birileri de kağıt gibidir.
Birilerinin siyahlığı olmasa, öbürleri dilsiz olurdu.
Birilerinin de beyazlığı olmasa, öbürleri kör olurdu.
"Yaz kalemim yaz. İçimdeki kan bitene kadar yaz. Mürekkebin biterse eğer içimdeki kanı al da yaz. Sen bitemezsin, sen duramazsın. Senden beklentisi olanlar, yolunu gözleyen işler var. Durmayan dünyada sen de duramazsın. Durursan yalan yürür, talan yürür, it ürür. Bozuk düzen alır başını gider. Doğmamış çocuklar bile yakana yapışır, adaletin terazisi de durduğun anda
karışır. Kâğıt bitse bile sen yaz, elime yaz, alnıma yaz, duvara yaz, kanunu yaz, sen bir başına yaz."
HÜKÜMDÜR
kerpiçleri yalayıp geçen
bir hüzün var bu odada
geceler köpürmüş atlar
dolu dizgin akıyor içimize
tek göz evlere sığınmış ömrümüz hükümdür: toprakla yıkayın yüzünüzü
unutulmuşlukta bir kibrit yakımı
aranır bir insanın sıcaklığı
toprak damli evlerin uykusunda
geceleri
toprak akar düşlere
umuttuk kağıt üzerinde unutulduk
evleriyiz yoksulluğun: hükümdür
Natsume Soseki'nin yüzü, ülkesinin en tanınmış çehrelerinden biridir. Yirmi yıldan beri, bin yenlik kâğıt paranın üzerinde yer alır ve Japon Bankasının arması basılı küçük dikdörtgen kâğıdın her iki yüzündeki resminin sayısız kopyası elden ele dolaşır.