İnsanların hepsi bir değildir. Ben kendim iyi insan olmayı isterim, fakat kötü
olanlara da hayretle bakmam. Hatta kızmam bile, ancak kötülükleri bana taalluk ederse kendimi müdafaa ederim. Şunu esas olarak kabul etmeliyiz ki insanların hemen ekserisi yalnız kendilerini düşünürler. Dünyadaki bütün felaketlerin, uygunsuzlukların, bayağılıkların sebebi işte bu her
şeyden evvel kendini düşünmek illetidir. Ilk bakışta insana bir kurnazlık ve akıllılık gibi görünen bu hal hakikatte aptallıktır. Çünkü dünyada bir insanın başka bir insanın yardım ve alakasına muhtaç olmadan yaşaması mümkün olamayacağına, hatta en kötü hayvanlarda bile birbirlerine yardım hissi mevcut bulunduğuna göre, sadece kendini düşünmek ve
başkalarının da böyle yapmasını istemek kendi kendisinin kuyusunu kazmaktır. Insan başkalarına yardım ettiği, başkalarını sevdiği kadar yükselir. Dünyada hayatın bir tek manası varsa o da sevmektir. Hatta mukabele edilmesini bile beklemeden sadece sevmek. Başka bir insanı bahtiyar eder bilmek, kendini bahtiyar edebilmekten daha güç fakat daha insancadır. Bugün böyle
düşünenlere saf, hatta enayi derler. Fakat ne derlerse desinler, biz kalbimizin ve kafamızın doğru bulduğu şeyleri etrafın ne dediğine bakmadan yapmalıyız.
...evde kapanıyorsun! Bu hep böyle devam ederse senin halin ne olur? Alimallah perili olursun!
Bu harikulade güzel rüya ne kadar çok devam ederse o kadar iyiydi . Onu kesmeye , yarım bırakmaya , hakikat pahasına da olsa uyanmaya hakkım yoktu .
Yalnız biz saadeti, hatta icap ederse zorla almasını bilelim. Benim ay ışığını ne kadar sevdiğimi bilemezsin.
“13 Ekim 1987
Salı
Sevgilim
Her gün kötücül bir düşü kurmak ve onu taşımak artık kılgıyı gerektiriyor. Sana böyle bir yük bırakmak istemezdim ama sen akıllı ve güçlüsün, çabuk unutursun.
Bu durumdan kimse kimseyi ya da kendini suçlu, sorumlu saymasın, çünkü suç yok. Yalnızca ırmağın akışına bir müdahele söz konusu!
Her
anın niye'sini sorgulayan bir varlığın saygısızlığını yok etmek için kararlaştırılmış bir eylem bu! Çocukluğun kendini saf bir akışına bırakması ne güzeldi. Yiten bu işte! Bu tükenişle hiçbir yeni yaşama başlanamaz, bu nedenle tüm sevdiklerime elveda diyorum. Ben'i bağışlayın! Bunu en çok annemden, babamdan ve Kağan senden diliyorum. Dostlarımdan da!
Nilgün Marmara Önal
Seni hep sevdim Kağan!
Hoşçakalın!
P.S.1 Cenaze töreni istemiyorum, mümkünse yakınız lütfen!
P.S.2 Kuşlar ölünceye kadar iyi bakınız onlara
3 Sahneden çekilirken yaşamıma karışmış herkesi selamlıyorum
4 Kağan arzu ederse ileride, daktiloya çekilmiş şiirleri bastırabilirsin”
s.533
“ Kaderini ancak sen kendin keşfedebilirsin,Dan.Senin için hazırlanmış yolu ancak sen görebilirsin.Orası kalbinin seni davet ettiği yoldur.Nasıl ki koza kelebeği bilmez, halbuki kaderidir onun kelebek olmak.Ancak cesur olursa, cesaret ederse bir yumağın içinde sıkışmış kalmışlıktan,kabuğunu kırarak gökyüzüne,özgürlüğe kanat çırpar.İşte insanoğlunun hikâyesi de
budur.Asla kaderini baştan bilmez ve eğer geçilmemiş yollardan geçmez açılmamış kapıları açmazsa,sonunda bir anlamda açılmadan iade olacaktır.
Her kimin tek düşüncesi ve gönlünü bağladığı tek şey dünya olur ve ümmetin şeref, izzet ve ihtiyaçlarından gafil olarak, mutluluk ve neşenin her çeşidini elde etmek için çalışırsa şüphesiz böyle bir kişi zor bir hesaba çekilecektir. Dünya onun son eğlencesi kılınır. Hatta bazen iyi hali değiştirilip malı-mülkü yok edilerek daha dünyadayken peşin olarak
cezalandırılır. Nitekim Allah Azze ve Celle kendi yolunda infak etmede cimrilik edenleri şöyle korkutmaktadır: “İşte sizler öyle kimselersiniz ki, Allah yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz da içinizden kimi cimrilik ediyor. Oysa kim cimrilik ederse kendine cimrilik etmiş olur. Allah zengindir, sizler fakirsiniz. Eğer yüz çevirirseniz, yerinize başka bir kavim getirir de sonra
onlar sizin gibi olmazlar. "(Muhammed:38)