Mazideki kederleri hatırlamanın sağlayacağı koruma, unutmanın getireceği huzurun yanında bir hiçtir.
Lâkin aklın forsu hafızaya sökmez.
Fikirler kelebekler gibi, onları hafızaya iğnelemeye kalkınca bir toz yığını haline geliyorlar...
GÖZ
Bir gözdür ölüm,
Takar kendini bakar her simadan,
Akseder yaşam denen aynaya,
Fark etsek de etmesek de,
Durmadan.
Hep gelir başkalarının,
Ölüm denen ülkeden haberleri
Duymaz kendi ölüm haberini,
Duymaz kimse
Ölüm oku onu vurmadan
Yoktur hariçte ölümün bir vücudu,
Belli olmaz baktığı
belgelenmedikçe,
Gelir ansızın hiç gelmeyecek gibiyken,
Ve hiç gelmemiş gibi gider çıkar ansızın
Sormadan
Ve her hafızaya bırakır sesini,
Ve sesin ardından bir sima çizer hayal,
Dokunduğumuz masa konuşur,güler çekmece,
Elinizden tutarken hatıralar,
Tavan ağlar,mahzun bakar,
Bahçede kapı,balkonda fesleğen
Solmadan
Aldanmaya devam eder kalanlar,
Her zamanki gibi yuvarlanır,
Birer elma gibi günler, gök kasasından,
Değişen bir şey yoktur aslında,
Yeni ömürler akmaya devam eder sıradan,
Sıradan, sakin hiçbir şey olmamış gibi,
Dokunmadan
Körleşse de insan bakışı,
Keskindir her ölünün bakışı,
Evet, ölüm bir bakıştır,
Belli etmeden, baktığını,
Siner eşyanın sinesine,
Bakar her ölünün gözlerinden
Bakar durmadan
Hrngkblt
"Tarih, geçmişten geleceğe kesintisiz bir süreçtir. Geçmişe bakan yönüyle insanoğlunun hafızası, geleceğe açılan yönüyle onun muhayyilesidir. İkisi arasındaki şimdiki zaman, hafıza ile muhayyilenin kesiştiği somut gerçeklik alanıdır. Hafızaya temas etmeyen ve gelecek tasarımı içermeyen şimdiki zaman, somut gerçeklikle örtüşmeyen bir anlamsızlık, bir fetrettir."
“Tam olarak unutma diye bir şey olmadığına ikna oldum; hafızaya bir kez kazınmış bir iz asla silinemez.”
Napoleon'un karakterini analiz etmemize yardımcı labilecek ilk ipucu, çağdaşlarının olağanüstü olarak nitelendirdiği hafızasıdır. Kendisi en küçük detayları bile hatırlamasını sağlayan bir hafızaya sahipti.
Histerik nöbet, epileptik nöbette olduğu gibi ciddi fiziksel rahatsızlıklar meydana getirmez. Kişi tükenmiş hale gelmez, kendine gelmekte olan bir epileptiğin afallamış, yabanıl tarafı onda yoktur, ne de epilepsi nöbetini karakterize eden dayanılmaz uyku ihtiyacına sahiptir. Histerik hastamız, birkaç saatlik inlemenin ardından, epey ferahlamış hisseder; bir bakıma bir
rahatlama yaşar ve nöbetten öncesine göre çok daha iyi olduğunu iddia eder. Bir diğer karakteristik fenomen de hastanın olup bitene hiç önem vermemesidir; haykırışlarından, uygunsuz tavırlarından ve çıkardığı patırtıdan en ufak bir hicap duymamaktadır. Her şeyi unutmuş gibidir ve sahiden de yalnızca nöbetten öncesini hatırlar; boğulma hissi ve topun yükselmesinin
ardından olup biten her şey onun için artık mevcut değildir. Bu unutuş çok önemlidir; histerinin niteliğine göre derinliği değişkenlik gösterse de hastalığın bir parçasıdır. Bilinç kaybı yaşanmayan ve hastanın kusursuz bir hafızaya sahip olduğu şiddetli krizlere dikkat ediniz. Bunları ihtiyatsızca histeri olarak adlandırmayınız; zira hemen hemen her zaman başka bir
açıklamaları vardır.(s.85/86)
Napoleon' un karakterini analiz etmemize yardımcı olabilecek ilk ipucu, çağdaşlarının olağanüstü olarak nitelendirdiği hafızasıdır. Kendisi en küçük detayları bile hatırlamasını sağlayan bir hafızaya sahipti.