Çünkü öyle anlar olur ki, insan, çok cüretli denebilecek şeylere bile kalkar, hiç akranı olmayanlara bile hücum eder;
"Ne pahasına olursa olsun, kendini beğendirmek! Onun için isyankâr ruhunu şimdiden boşalt... Tam fırsattır...
Talebeyken istediğin profesörü cahil, istediğin hocayı aptal bulabilirsin... İstediğin gibi tenkitler yaparsın... Hiçbir zararı olmaz, bilakis arkadaşların arasında merteben yükselir... Sana açıkça cevap veremeyeceğini bildiğin kimselere küfürlerle hücum
et, hain ve alçak diye yaz!.. Gençlik ateşlidir. Hareket ve heyecan ister. İstikbalini tehlikeye koymamak şartıyla coş bakalım!.."
"Bütün şehir, evimin içindekiler de dahil olduğu halde, hep birden bana hücum etmeye, beni mahvetmeye mi karar verdiniz?"
Güzelliğe hücum edenler, içlerinde ve dışlarında güzelliğin en ufak bir eserini bile taşımayanlar ve güzel bir şey yapmaya asla muktedir olmayanlardır. Onlar böylece kendi mahrumiyetlerinin intikamını aldıklarını zannederler.
"Dün akşam anlattığın şeylerin, sen gider gitmez, kafama hücum edeceklerini, beni bir dakika bile rahat bırakmayacaklarını zannediyorum..."
"... Düşünceler kafama bir sel gibi hücum ediyordu."
Şimdiye kadar etrafa yaptığım hücum ve tenkitlerin bana zarar vermekten başka bir neticesi olmamıştı.
Bilim kitaplarına karşı araştırmacı, maksadı gerçeği bilmek ise okuduğu her şeye karşı kendini bir düşman durumuna sokmalıdır, metni ve kenar notlarını delik deşik edip, her yönden hücum halinde görmeli, ama o bu düşmanlık tavrında ne insafı unutmalı, ne de müsamahakâr davranmalıdır. Eğer o ancak böyle hareket ederse, gerçek ona kucağını açacak ve ona
öncellerinin ifadelerindeki noksan ve kuşkulu taraflar gözükmeye başlayacaktır.
“«Herhangi bir kişi eğer gerçeği öğrenmek istiyorsa, bu, onun kendini geçen kuşakların kitaplarına sarılıp, onlara karşı duyduğu iyimserliğe kaptırmakla sağlanmaz, o böyle bir davranışı yasak sayarak, tam anlayıp anlamadığı yönünde titizlik gösterir, ispat ve delile dayanır, noksanlık ve yanlışlıklara mahkûm bir beşer olan yazarın sözüne değil. Bilim
kitaplarına karşı, araştırmacı, maksadı gerçeği bilmek ise okuduğu her şeye karşı kendini bir düşman durumuna sokmalıdır, metni ve kenar notlarını delik deşik edip, her yönden hücum halinde görmeli, ama o bu düşmanlık tavrında ne insafı unutmalı, ne de müsamahakâr davranmalıdır. Eğer o ancak böyle hareket ederse, gerçek ona kucağını açacak ve ona
öncellerinin ifadelerindeki noksan ve kuşkulu taraflar gözükmeye başlayacaktır.»
(İbnü’l-Heysem, öl. 1041