Şâtıbî
Şâtıbî

Yüce Allah aklın anlayıp kavraması için bir sınır koymuştur. Akıl anlama ve kavrama sınırının ötesine geçemez. Yüce Allah, her istediğini kavrama yolunu akla açmamıştır. Şayet akıl her istediğini anlayıp kavrasaydı, her olanı, olacağı ve olmayacağı anlayıp bilmede Allah ile aynı düzeyde olurdu. Bu nasıl olabilir ki? Allah’ın bildikleri sonsuz, kulun bildikleri

sınırlıdır. Sınırsız olan, sınırlı olanla eşit olamaz.

Bu külli ana kuralda eşyanın kendisi, sıfatları, fiilleri, hüküm­leri ve durumları toptan ve detayları bakımından dahil bulunmak­tadır. (Kâinatta var olan en küçük) bir şey, başka şeylerden bindir. Yüce Allah o şeyi tastamam ve mükemmel bir şekilde bilir. Zerre (en küçük molekül) kadar olan

bir şey dahi Allah’ın bilgisi dışında değildir. Bu en küçük şeyin kendisi, durumu, özelliği ve hükümleri Allah’ın bilgisi dahilindedir. Kul işe böyle değildir. Kulun bu zerreye ait, bilgisi eksik ve kusurludur. O bu zerrenin özelliklerini, durumlarını ve hükümlerini anlamakta da böyledir. Bu, insanda gözle görülen, el ile tutulan bir husustur. Akıllı bir kimse

bundan şüphe etmez. İbretli gözle bakıldığı zaman, insan kendi nefsinde bile bu sonuca varır.

Zainab Bahrani
Zainab Bahrani

Tarihsel Şarkiyatçılık yelpazesinin diğer yüzünde Edgar Degas'nın 1862 tarihli Semiramis Constructing a City adlı tablosu bulunuyor. Anlaşılan o ki hem Rossini'nin 1860 tarihli operası Semiramide hem de bu tablo Paris'teki Louvre Müzesi'ne getirilen ve Degas'nın görüp bir dizi taslak çalışmasını yaptığı, yeni gün ışığına çıkarılmış antik eserlerden ilham

almıştı. Ancak tablo olağandışıdır, çünkü Babil'i ne açıkça bir sefahat şehri biçiminde betimler ne de Semiramis alenen erotikleştirilmiş egzotik bir kadın figürü gibi görünür. Degas arkeolojik bulguları ortamın detayları için bir ilham olarak kullanmaz. Bir irmak kenarındaki şehir manzarasıdır gördüğümüz. Roma duvar resimlerinde tercih edilen ortam perspektifi

geleneği uyarınca, arka plandaki mimari yapılar soluklaşır. Ön plandaki mimari yapıların perspektif odaklı illüzyonu da Roma resmini anımsatır. Ilk bakışta Şarkiyatçı temsilden bu kopuş şaşırtıcı gelebilir. Semiramis ağırbaşlı ve vakardır, Babil'in bir kadın tarafindan kurulmuş bir şehir olarak betimlendiği bir sahnedeyse neredeyse cinsiyetsizdir. Toplumsal cinsiyet

normlarının tersine çevrildiği Safocu Şark'a benzeyen bir yerde, kadınlardan oluşan maiyeti ona eşlik eder. Geç klasik gelenekte Semiramis şehvet düşkünü ve katil bir kadın biçiminde betimlenmişti. Natural History eserinde Yaşlı Plinius, Semiramis'in kendi atıyla da cinsel ilişkisi olduğunu ifade eder. Aslına bakılırsa bu temsillerde karşımıza çıkan, Sardanapalus'un

betimlendiği tersine çevrilmiş bir dünyadır.

Perçin İmrek
Perçin İmrek

Sanırım birçok girişimcinin karşısına çıkan ilk zorluklardan biri bu; bir fikir olmasına rağmen işin teknik detayları birçok kişiye korkutucu geliyor. Maalesef ülkemizde girişimcileri bilgilendirme veya teşvik etme programları zayıf olduğu için, birçok kişinin girişimcilik isteği fikir aşamasında kalıyor.

Mary Karr
Mary Karr

Nörolog Dr.Jonathan Mink, David'inkiler gibi yoğun anılar karşısında insan hafızasının sadece duyguları kaydedip detayları okunmayacak hale getirdiğini söylemektir.

Jonathan Wilson
Jonathan Wilson

Brezilya futbolunun kuruluş mitine inanacak olursak, ki bunun temellerinden şüphe etmek içn herhangi bir neden bulunmuyor, futbol Brezilya'ya Charles Miller'la geldi.Sao Paulo'nun kahvecilik ve ticaret alanındaki elitlerinden olan İngiliz bir babayla Brezilyalı annenin oğlu olan Miller eğitimi için İngiltere'ye gönderilmişti. Burada okuduğu okulda futbolu öğrendiği gibi,

Hampshire'ı temsil edip, Southampton'ın öncülü olan St Mary's takımıyla da birkaç maça çıktı.1894'te Sao Paulo'ya döndüğünde, yanında iki futbol topu getirdi.Rivayete göre Miller gemiden iki elinde bu iki topla indi ve babasının ona, "Bunlar ne Charles?" diye sorması üzerine,"Diplomam" yanıtını verdi, "Oğlun futboldan mezun oldu." Pek muhtemelen bu hikayenin detayları

gerçeğe uygun değil, ama neden çok tutulduğunu anlamak da zor değil. İşte size, ta başlangıcından bu yana, mutlu, gülümseyen, umursamaz ve isyankar Brezilya futbolu.

Juan Carlos Kreimer
Juan Carlos Kreimer

Bisikletle, gittiğimiz yere daha az odaklanarak yavaşça yol almak ufkumuzu açan detayları fark ettiğimiz, etkilendiğimiz yerlerde bizi durduruyor. Kişinin kendine dair küçük muhteşem keşifler...

Ron Fry
Ron Fry

Okuma uzmanlarına göre okumanın 6 temel amacı vardır:
1. Belirli bir mesajı kavramak
2. Önemli detayları bulmak
3. Belli bir soruyu cevaplamak
4. Okuduklarınızı değerlendirmek
5. Okuduklarınızı uygulamak
6. Eğlenmek

Duygu Alptekin
Duygu Alptekin

Kendi duygularının farkında olmayan ve onları tanımlayamayan birinin, karşısındaki kişinin duygu durumunu görebilmesi, farklı duyguları tanımlayabilmesi ve saygı duyabilmesi çok zor. Duygular, her şeyden önce derin bir bilgi taşır. İçinde bulunduğu stresi fark etmeyen lider, karşısındakinin korktuğunu ya da endişelendiğini göremez, görse bile anlam veremez. Sürekli

zihnini dinleyerek hareket ettiği için olan bitene değil, olması gerekene odaklıdır. Bu da önemli detayları kaçırmasına yol açar.

Norman Spinrad
Norman Spinrad

Tulius, Caesar’ın emrine başını sallayarak karşılık vermişti.
Birden, “Ya köleler?” diye soruverdi Caesar.
Tulius’un omuz silkişi her şeyi anlatıyordu, ancak Caesar yine de ısrarla detayları öğrenmek istiyordu:
“Toplam kaç tane var elimizde?”
“İşe yarayabilecek sağlıklı olanların sayısı iki yüzü bile bulmaz,” diye yanıtladı Tulius.

“Onlara da taş ocaklarında ya da madenlerde çalışmak zül gelecektir. Ama aynı adamlar gözünü kırpmadan ölümüne savaşabilir. Bu da Teutonları potansiyel birer gladyatör haline getiriyor; tabii eğer yakalandıklarında tek parçaysalar. Elimizde şu an yirmi, yirmi beş tane kadar var, hele üç dört tanesi Roma için biçilmiş kaftan!”
Bu kez Caesar, Tulius’a

başını sallayarak yanıt vermişti; durumdan tatmin olmuş görünmüyordu. Atına atlayıp kendi düşünceleriyle baş başa kalmayı umarak karargâhına doğru yola çıktı.

Costantino D'Orazio
Costantino D'Orazio

Diğerleri ise farklı tarzda resim yapar. İdeal ve kusursuz figürü ortaya çıkarmak için, gerçeğin içinden, sadece en güzel ve en zarif detayları alırlar. "Nesneleri" oldukları gibi değil, ancak tanrının varlıkları olarak görünmeleri için, nasıl olmaları gerekiyorsa öyle resmederler.