Meltem Ünal Erzen
Meltem Ünal Erzen

''Siyasetle uğraşan bir kadın, ne kadar erkeksi görünürse o kadar başarılı olur'' teziyle desteklenen görüşe göre , siyasetçi bir kadın evli değilse, '' Erkek elde edemediği için siyasetle uğraşıyor'' çocuğu yoksa '' Kendini adayacağı birisi olmadığından siyasetin içinde'' olduğu kanaatleri hüküm sürmektedir.

Derya Yıldız Özkaraman
Derya Yıldız Özkaraman

Rus askerleri tarafından desteklenen Ermeni güçlerinin Hocalı da yaptığı katliamda 106' sı kadın 63'ün çocuk 70 'i yaşlı ve 374'u erkek 613 kişi katl edildi.

Zeine N. Zeine
Zeine N. Zeine

I. Francis, Sultan Süleyman tarafından 1535’te desteklenen ilk Avrupalı kral olmuştur ve buna göre Fransızlar Osmanlı İmparatorluğu’ndan hatırı sayılır ticari imtiyazlar edinmişlerdir.

Ece Ceylan Baba
Ece Ceylan Baba

Owen'a göre kişinin karakteri, kişi tarafından değil, kişinin çevresi tarafından inşa edilir. Bu nedenle adalet ve yardımseverlik ilkeleri çerçevesinde, mimari ile desteklenen bir çevre kurulursa toplumun omuzlarındaki ahlaksızlık yükü ortadan kalkacaktır.

Nevin Meriç
Nevin Meriç

İslâm dininde ise din adamları sınıfı bulunmamaktadır. Müslüman her bir birey Kur’an’ı okuma ve anlama hakkına sahiptir. Fakat Kur’an’ı anlamak için ciddî anlamda formasyona, bir usul bilgisine ihtiyaç vardır.67 Bu bilgiye sahip olmayan insanların eline meal tutuşturarak bireysel içtihadı imkân dahiline sokmak nasıl mümkün olacak ve ne sonuçlar doğuracaktır? Bu

durum Kur’an’ın anlaşılmasını, tatbik edilmesini bireyselleştirdiği gibi, endüstriyel hale getirerek tüketme girişimine de zemin hazırlamaktadır.

Bu süreçte günümüzde artık bazı aydınların İslâm adına çevresindeki insanlara, “Kur’an'a fazla güvenmeyin, onda da fazla bir şey yok” demeye başladıkları görülmektedir.“68 Allah’ı denetlemeye

kalkışma (!) hareketi gibi de değerlendirilebilen bu gibi durumlar, aynı zamanda seküler zihniyete ait tezahürün toplumumuzdaki örnekleri olmaktadır. Bireysel Kur'an okumalarının değiştirdiği davranış biçimleri müftülüğe gelen sorulardan şöyle örneklendirilebilir.

Komşumuzun çok iyi bir kızı vardı. Üniversiteyi bitirdi. Orta okuldan beri de namazını

kılardı. Öğretmen oldu. Geçen gün konuşurken okullarına gelen din dersi öğretmeninden namazın üç vakit olduğunu öğrenmiş. Öğretmen Kur’an’da da yerini göstermiş. Artık o da üç vakit kılıyormuş. Bu duruma çok üzüldüm ama hiçbir açıklama kabul etmiyor. Ona neler ' söyleyebilirim?... Bazı ayetleri anlamakta zorlanıyorum. Allah bazen ben bazen de biz diyor. Ne

yani, birkaç Allah mı var?... Allah hem “her şeye kadirim" diyor hem de melekleri, peygamberleri var. Kafam karıştı. Yoksa bunlar bir ekip de siz mi yanlış aktarıyorsunuz?... Ben Kur’an’ı okudum. Allah zinayı yasaklamıyor, sadece “yaklaşmayın” diyor. Siz niye haram diyorsunuz?... Allah Kur'an’da “şarap haramdır" demiyor. İçkiye neden haram diyorsunuz?.. (Maide,

5/90) Kur’an’da “Ramazan’da oruç tutun” diyor, "bir ay" demiyor, (Bakara, 2/ 185) neden bize bir ay oruç tutturuyorsunuz?

Modern gündelik hayatta ibadet tasavvuru da değişimden nasibini almakta ve keyfiyetten çok kemiyetin öne çıkarıldığı gözlemlenmektedir. Gündelik hayatta Allah için yapılan ibadetin rakam/sayısal karşılıklarının 'öne

çıkarılmasını bu değişime ait örneklerden biri olarak değerlendirebiliriz. Özellikle medya destekli yayınlarla desteklenen ve beslenen bu değişim,toplum hayatında dindar insanın kafasını ciddî anlamda karıştırmaktadır.

Haydar Kazgan
Haydar Kazgan

Bu proleterleşme hareketi sürüp giderken azınlıklar, sanayi devrimi ile desteklenen Batı’nın Osmanlı İmparatorluğu’na uyguladığı merkantilist politika sayesinde bir ticari ve finans burjuvazisi oluşturmuşlardır. Bu burjuvazi, artan kaynakları ile beslediği kilise, okullar ve yardımlaşma dernekleri ile, kısa zamanda güçlenerek Osmanlı idaresinde bazı mevkileri ele

geçirdiği gibi, mali gücü sayesinde birçok idari kararlar ile bazı kanunları kendi çıkarlarına uygun olarak düzenlenmesini sağlamıştır, denebilir.

Meltem Reyhan
Meltem Reyhan

Doğayla uyum içinde olduğuuzda mutlu ve desteklenen bir yaşam süreceğmizi, tersi durumunda ise istemediğimiz olaylarla mücadele edeceğimizi açıklar.

Özgür Tokmak
Özgür Tokmak

Böyle İşliyor “Kişisel Gelişim” Tuzağı.
Önce büyüleyici bir başarı öyküsü kurgulanıyor. Yokluklarla, umutsuzluklarla süslü bir öykü. Hikayede çok tanıdık bir rol model yaratılıyor. Hiç farkı yok senden, benden, hepimizden. Kendimizi görüyoruz onda. Kendi hayatımızdan kesitlere şahit oluyoruz dinledikçe, okudukça. Birden o hikayenin kahramanı oluyoruz.

Evde eşimizle yaşadığımız problemler, iş yerinde kahrolası müdürün çıldırtan kaprisleri, hakkettiğini düşündüğün ama bir türlü çıkamadığın kariyer yolculuğu, parasızlık, canına tak etmiş bekarlık, hayatını kabusa çeviren fobiler, fizik-sel ağrılar, daha neler neler. Bir bir sıralanıyor gözünde. Sonra birileri kulağına “Güç senin içinde, sen yeter

ki iste, başarı ve bol para yanında, yakınında. Uzat elini al onu. Hayal et, hayalinin peşinden git. Unutma sen özelsin, sen yoksan hiçbir şey yok, şu anda ayak bastığın yer dünyanın merkezi….“ gibi sufleler yapmaya başlıyor. Bir bir okundukça kitap sayfaları, değiştikçe slaytlar, dinlendikçe uzmanlar daha bir kapılıyorsun yalan rüzgarına. Sanal bir mutluluk ve azim

enjekte ediliyor sana.
Her türlü sıkıntı ve dert girdabına girmiş, bunalmış kişi “Kendini tanı”, “Keşfet”, “Ruhunla bütünleş”,”Evren senden enerji bekliyor” gibi düşüncelerle desteklenen kişisel gelişimci hip-nozun etkisi altına alındıkça, rant pastası büyüyor zamanla.
Bin bir mülakattan geçerek işe başlayan üniversite mezununa asgari

ücret verilirken, “Kendini keşfedip gösterirse” daha çok kazanabileceği söyleniyor mesela.
Bir dükkanın önüne kondurulmuş plastik bir standın arkasında, tüm gün ayakta durarak satış yapanlara,“ Hayal et! Her şey senin elinde, potansiyeline inan” gibi köpüklü boş tavsiyeler pompalanıyor boyuna.
Manavın önünden geçerken, çocuğu bir şey ister korkusuyla

çocuğunun gözlerini kapatan babaya, bolluk ve bereket hayalleri satılıyor, atması karşılığında sayılı birkaç adımla.


Umutsuzluğun girdabında kıvranırken birileri, birden bir kahraman peydah oluyor sahnenin orta yerinde. Sana evrenin uzak bir köşesinde paketlenmiş hazır “Dilek kutusun”dan bahsedi-yor ve onu nasıl alacağını anlatıyor.
Siz

hayatın gerçek problemleriyle boğuşurken birileri hiç olmadık bir eğitimden, YouTube videosundan, gazetelerin Pazar eklerinden, bloglardan ya da kitapçının kişisel gelişim rafla-rından fırlayabiliyor bir anda. Elinde sihirli bir kutuyla.