Nazan Bekiroğlu
Nazan Bekiroğlu

..."Ben nergis devrimdeyim. Gül devrimi, lâle devrimi çoktan geçtim."...
... Bir demet nergis al kendine. Ne olur böyle yapma. Kendine kıyma. Telef olup gideceksin yoksa...

H. Esra Arcan
H. Esra Arcan

Her devrim karşı devrimi kucağında taşır, ama mutlaka devrim galip gelir. Karşı devrimlerin zafere ulaştığı görülmemiştir.Sy:148

Walter LaFeber
Walter LaFeber

Şanına yakışır bir şekilde, Eyfel kulesinin tam önünde, Nike giysileriyle poz vererek, McDonald's'ın promosyonunu yapması, ziyaretinin doruk noktasıydı. On dokuzuncu yüzyılın sanayi harikasının dibinde, sanayi devrimi sonrasının üç harikası poz vermekteydi: Nike, McDonald'S ve Jordan.

Geoffrey Swain
Geoffrey Swain

1905 Devrimi en çok Kanlı Pazar'ıyla, 9 Ocak 1905'te Çar'a siyasi reformlar talep eden bir dilekçe vermeye çalışan silahsız işçilerin gösterisinin kurşun yağmuru ile karşılandığı günle hatırlanır.

İzzet Bozkurt
İzzet Bozkurt

“.pazarlamanın gerçek anlamda örgütsel bir faaliyet olarak, ilk kez 18. yüzyılda gerçekleşen Sanayi Devrimi ile birlikte ortaya çıktığını görmekteyiz. ”

Rıza Mollof
Rıza Mollof

Ne zaman 1908 devrimiyle başlayan pedagoji cereyanını düşünsem hatırıma megaloman tipine giren öğretmenler gelir. Pedagoji, Meşrutiyet devrimi ile birlikte memleketin fikir hayatına canlı olarak ilk karışan Avrupai spekülasyon oldu. Onun için en önce gelen gibi, bu hayatın alanında kendine geniş ve ehemmiyetli bir yer açtı ve bütün spekülasyonlar üzerinde diktatörlük

etmeye başladı. O zamanın yayınları arasında şu mutlak ve mesuliyetsiz hükümlere daima tesadüf edersiniz: 'Memleketi kurtaracak olan mekteplerdir...' 'Muallimlik mesleği mukaddes bir meslektir...'
Bütün bu hükümler hasta bir pedagojinin, daha doğrusu hasta bir sosyetenin, hasta düşüncesinin yaratmış olduğu hasta fikirlerdi. Çünkü sosyetesi gibi pedagoglar da

bilmiyorlardı ki, terbiye her şey değildir, o da sosyal cinsten genel zaruretlerin bayağı bir tabiidir ve sosyete değişmeyince, terbiyenin de içinde olduğu hiçbir şey değişmez, terbiye sosyete denilen bir ve bütün kültürel organizmanın, şüphesiz, ötekiler kadar o da mühim fakat
sadece bir organı ve fonksiyonudur, işte o kadar.

Fatih Durgun
Fatih Durgun

Napolyon'un iktidara gelmesi ve emperyal bir vizyon edinmesinde 1798 yılındaki Mısır Seferi kırılma noktasıydı. Britanya devletinin ticaret yollarını kesmek, Doğu'da İngilizlere karşı Fransa'nın emperyal gücünü gösterebilmek ve Orta Doğu'da etkin bir konuma gelmek amacıyla çıktığı sefer, aslında askeri açıdan başarısızlıklarla dolu olsa da, Napolyon'a, sadece

Avrupa'ya değil bütün dünyaya hükmedebilme düşüncesini vermişti. Fransa 18. yüzyılda olduğu gibi hem Avrupa siyasetini belirleyen bir emperyal güç olabilir hem de bütün dünyaya Fransız Devrimi değerlerini ve ideallerini ihraç edebilirdi.

Fatih Durgun
Fatih Durgun

Liberalizm, muhafazakârlık ve sosyalizm gibi, 19. yüzyılda siyasal ideoloji vasfını kazanmaya başlayan ve modern bir toplumda yaşayan bütün bireyler için kendi konumlarını ve belirgin siyasal tutumlarını ifade etmede kullanışlı olan modern ideolojiler arasında tanımlaması hem en zor hem de en kolay olanıdır. En kolay olanıdır çünkü özgürlük, sivil haklar, parlamenter

demokrasi, serbest piyasa, bireysellik, siyasal otorite karşısında özgürlük ve yasa önünde eşitlik gibi Fransız Devrimi sonrasında popüler hale gelmiş olan ve modern dünya siyasetini geleneksel olandan keskin biçimde ayırdığına inanılan siyasal kavramlarla özdeşleştirilmiştir.

Liberalizmin ideolojik olarak bunların hepsini içerdiği kabul edilmiştir. Bu

durum, liberalizmi modern siyasal hayatın bütün olumlu addedilen kavramlarını kuşatıcı bir genel ideolojik çerçeve haline getirmiştir.

Fatih Durgun
Fatih Durgun

Muhafazakârlık siyasal-ideolojik tutum olarak ortaya çıkmış olduğu Fransız Devrimi sonrası dönemden beri, başta Avrupa siyasi kültürü olmak üzere, tüm dünya siyaset tarihinde popüler bir akım olma özelliğini korumuştur. Fakat tuhaf biçimde, kavramın sıradan insanların ve özellikle de eğitimli kitlelerin zihni dünyasında olumsuz çağrışımları olmuştur.

Fatih Durgun
Fatih Durgun

Fransız Devrimi süreci, ya da daha doğru bir ifadeyle, 1789'dan 1799'a kadar meydana gelen devrimci olaylar dizisi, kendine has bir emperyal ve diktatoryal idare olsa da, yukarıda deginilen pek çok yönüyle Fransız Devrimi'nin bir devamı olarak görülebilecek Napolyon dönemiyle birlikte, 19. yüzyıl Avrupa ve dünya tarihinde belirgin bir iz bırakmıştır. Modern tarih

yazıcılığının, Fransız Devrimi'ndeki somut olayların ve hayata geçirilebilen fikirlerin etkisini kimi zaman abarttığı söylenebilse de, bu tür bir abartma Fransız Devrimi'nin modern tarihin en önemli olaylarından biri olduğu gerçeğini değiştirmez.