Gray Steiner
Gray Steiner

On the basis of this conception of sentience, Singer argues that utilitarian considerations demand not equal treatment but rather equal consideration of interests.10 This means that the interests of all sentient beings must be considered equally, but that utilitarian considerations may justid unequal treatment.

Gray Steiner
Gray Steiner

Several years ago, when Singer was given a chair in ethics at Princeton Universiy, many people were outraged because Singer argues that it is more justi0able to experiment on low-functioning (“marginal”) humans than on high-functioning nonhumans such as apes. Singer’s rationale is that an irretrievably comatose human’s interests countless because the comatose condition apparently makes it

impossible for that human to experience any pleasure or pain at all, whereas a conscious bonobo has a rich sentient life. Thus the comatose human’s interests are outweighed by the interests of a healthy bonobo or chimpanzee (which on some accounts have mental functioning equivalent to a three-yearold human), and we should give prioriy to the interests of the ape. An important part of Singer’s

argument is that our inclination to give preference to any human over any animal is simply a vestige of dogmatic speciesism—dogmatic, because our preference is based on nothing but the sheer fact of membership in our own species, without regard to that being’s capaciy for sentience.

Alberto Villoldo
Alberto Villoldo

Ünlü Jungcu analist June Singer şöyle yazmıştır: "Ortak bilinçaltının sırrı varoluştadır, çıkarılmamış şeytanları ve soylu azizleriyle, gizemi ve bilgeliğiyle insan ırkının tarihinde ve efsanelerindedir, her birimizdedir; o maksokozmos içinde mikrokozmostur. Bu dğnyanın keşfi uzayın keşfinden daha zordur."

Himmet Uç
Himmet Uç

Atom yani zerre bir teori olarak bütün felsefe tarihini işgal etmiştir. 2500 yıldır bu teori filozofları iki grubu ayırmıştır. Aristo atom teorisini hem gereksiz hem de kabul edilmesi imkânsız sayar. (Karl Vorlander, Felsefe Tarihi, s. 151) Saçmalayanlardan ikisi Epikür ile Demokritos’tu. Vorlander onları eleştirir (aynı eseı; s. 179) Filozof Origenes, Demokritos’un ve

Epikuros’un atomculuğuna karşı çıkıyor ve hucum ediyordu. (Aynı eser. 5. 246) İngiliz Robert Boyle, daha'idealist ve mantıklıdır. "Gerçekte evren ve atom hareketle rini Allah yaratmıştır ve o doğanın gidişine mudahale edebilir” (aynı eser. s. 366). Atom teorisini iddia edenlere Paris Parlamentosu idam cezası da verir. (aynı eser, 5. 378). Bediüzzaman atom konusundaki

savunmaları, onun yanında yer alanların da bilim, felsefe, teoloji ve dinler tarihinin yüzünü ağartmıştır. O gerek bilim adamlarının, gerek din ve felsefe tarihçilerinin varmadığı bir perspektif genişliği ile atdmun, zerrenin hareketinin büyük bir ilim ve güç sahibi olan Allah tarafından yaratıldığını eserlerinin birçok yerinde özellikle Zerre yani Atom risalesinde

(30 Söz) ayrıntılı anlatır. Onlara bakınca Bediüzzaman’ın bilim ve düşünce, din ve felsefe tarihinin çok müstesna bir yerinde olduğu görülür. Marx, atom felsefesini doktora tezi alırken bunu materyalizmi gereği savunmuştu. Çünkü Marx, felséfe tarihinin çıkmazlarını ve karıştırılacak yerlerini özellikle seçiyordu. Milattan önce beşyüzlerdeki bir konuyu

seçmesi bunu gösterir. Ama Marx’ın materyalizmi felsefe tarihinde büyük bir yer işgal etmez. Bu kokuşmuş atom felsefesini seçmesi onun hem üniversite tarafından uzaklaştırılmasını, hem de onu genç Hegelcilerin hedefi yapmıştı. İktisadi teorisi yankı bulmuşsa da materyalist doğa teorisi gerektiği gibi ses getirmemiştir. Marx ve Hegel uzmanı Avusturalya’nın Melbourne

kentindeki Monash Üniversitesi’ndeki felsefe profesörü Peter Singer söyler. Bu şahıs dünyada bu konudaki dikkat çekici uzmandır, Magee de özellikle onunla bu konuyu söyleşmiştir. Onun yorumu şudur:

”Marx'ın gerçekliğin nihai ve en yüksek doğasına ilişkin problemlerden söz ettiğimiz dar anlamı içinde, felsefeye önemli katkılar yaptığını

düşünmüyorum. Marx kesinlikle bir materyalistti, fakat bir filozof olarak materyalizmi kanıtlayacak argümanlar, iddialar öne sürmemiştir” (Bryan Magee, Büyük Filozoflar, s. 212)

Atomculuk Batı düşüncesinde sadece, varlığın yaratılışı sınırları içinde kalmadı, sosyal ve siyasi dünyayı da etkiledi. Bu yüzden Bediüzzaman “küfrün bel kemiği” dediği

hakikat, bu ve buna benzer iddialardır. Atomculuğun uzantıları bilim felsefesinde anlatılır.

Robert Nozick
Robert Nozick

İnsanlar hayvanlardan ayrı tutulup, katı sınırlamalar sadece insanlara karşı yapılan davranışlara uygulanıp hayvanlar hariç bırakılırsa ne olur?(*) Başka bir galaksiden gelen varlıklar genellikle bizim hayvanlara davrandığımız gibi bize davranabilir mi? Bize faydalanılacak nesne muamelesi yaparlarsa haklı sayılabilirler mi? Organizmalar hiyerarşik bir düzen içinde midir?

Böylece, hiyerarşi içinde alt sıralarda yer almayanların genel menfaatleri için kurban edilebilirler mi?...

* En azından bir filozof, hayvanların çıkarlarına bizimkilerden daha az önem vermemizin ve onlara yapılan muamelelere insanlara yapılan muameleler kadar sıkı sınırlamalar getirmeyişimizin makul bir nedeni olup olmadığını sorgulamıştır. Bkz. Leonard

Nelson, System of Ethics (New Haven, Conn.: Yale University Press, 1956) 66 ve 67. Kısımlar. Benim hayvanlarla ilgili tartışmam yayınlandıktan sonra, Peter Singer tarafından yazılan "Animal Liberation," New York Review of Books, Nisan 5, 1973, s. 1 7-21 adlı eserde ele alınmıştır. Ne var ki, Singer, çocukları ısırmalarını engellemek için farelerin öldürülüp

öldürülemeyeceği gibi zor bir konuyu ele almaktadır. Burada masum tehditlere gösterilecek tepkilerle ilgili ilkeler koymak faydalı olacaktır.

Keith R.A. DeCandido
Keith R.A. DeCandido

Karısını öldürmek zorunda kaldıktan sonra Bobby bu kadar cahil olmamaya yemin etti.Öğrenebileceği her şeyi öğrenmeye karar verdi.Hurdalığın yanında ki bir zamanlar pırıl pırıl olan ev kısa sürede kitaplar,haritalar ve el yazmalarıyla doldu.Bir daha kimse Bobby Singer neler olduğunu anlamadığı için ölmeyecekti.