Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

Bir zamanlar birbirlerinden ayrılmak, birbirlerini kaybetmek ihtimalinin korkusunu çekmiş olmasalar, belki de birbirleri için ne kadar kıymetli olduklarını hâlâ bilmeyeceklerdi.

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

Bir zamanlar birbirlerinden ayrılmak, birbirlerini kaybetmek ihtimalinin korkusunu çekmiş olmasalar, belki de birbirleri için ne kadar kıymetli olduklarını hâlâ bilemeyeceklerdi.

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

.
....bir zamanlar ben de başka türlü
düşünüyordum: her şeyi aklımla halletmeye kalkıyordum. Fakat artık dünyada tek bir şeye inanıyorum: O da tecrübe.
.

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

Bir zamanlar birbirlerinden ayrılmak, birbirlerini kaybetmek ihtimalinin korkusunu çekmiş olmasalar, belki de birbirleri için ne kadar kıymetli olduklarını hâlâ bilmeyeceklerdi. Hayatları o kadar birbirinin içinde kaybolmuş, birleşmişti.

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

"Bir zamanlar birbirlerinden ayrılmak, birbirlerini kaybetmek ihtimalinin korkusunu çekmiş olmasalar, belki de birbirleri için ne kadar kıymetli olduklarını hâlâ bilemeyeceklerdi."

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

“ Bir zamanlar kudretlerinde son yokmuş gibi görünen, yeryüzünden silinip gidecekleri akla bile gelmeyen devlerin şimdi sadece bataklıklarda tek tük kemikleri, müzelerde iskeletleri ve masallarda korkunç, fakat zararsız hatıraları kaldı. Çünkü hayatın durdurulamaz akışı bunu böyle istiyordu. “

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

Bir zamanlar ben de başka türlü düşünüyordum; her şeyi aklımla halletmeye kalkıyordum. Fakat artık dünyada tek bir şeye inanıyorum: O da tecrübe.

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

Bir zamanlar bir kadın hükümdar tarafından idare edilen bir ülke varmış.Halk burada sultanından son derece memnunmuş.

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

Bir zamanlar kendim de yazı yazmayı, hatta ufak şiirler karalamaya kalkmış, fakat bundan çabuk vazgeçmiştim.

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali

Onun sessiz sedasız yaşayışı, tahammül edişi, insanların zaaflarına merhametle ve edepsizliklerine eğlenerek bakışı kafi bir irade değil miydi? Beraber yürüdüğümüz zamanlar yanımda gidenin bir insan olduğunu bütün kuvvetimle hissetmiyor muydum? Bu sıralarda, insanların birbirlerini aramaları, bulmaları ve birbirlerinin içini seyretmeleri için konuşmanın neden

muhakkak surette lazım olmadığını, neden bazı şairlerin boyuna, tabiatın güzelliği karşısında yanlarında konuşmadan gidecek birini aradıklarını anladım. Yanımda ağzını açmadan yürüyen, karşımda ses çıkarmadan çalışan bu adamdan ne öğrendiğimi iyice bildiğim halde, bana senelerce ders veren birinden öğrenebileceğimden çok daha fazla şeyler öğrendiğime

emindim.