Cahille girme münakaşaya. Ya sinirini zıplatır tavana! Ya da yazık olur adabına.
Rab mühlet verirdi ama ihmal etmezdi.
Kimsenin âhı kalmazdı kimsede.
Karıncanın Süleyman üzerindeki hakkı kimden sual edilecekti?
Bir erkeğin cehennemi, kalbini kırdığı kadınların hüznü kadar sıcak ve ahı kadar derin
Şeyh Ahî Mîrem el-Halvetî (k.s) şöyle buyurdu:
“Bir domuz otlarken, otlağın köklerini söküp atarak, otlağı berbat eder. Koyun ise otlağın taze sürgünlerini yer, otlağın biçilmiş gibi daha gür çıkmasına vesile olur. Bu yüzden koyunun eti hoştur, yiyen kişiyi kâmil kılar. Domuzu ise kalender tabiatlı, şaraba düşkün bir millet olan hristiyanlar kebap edip
yerler.”
Nazım Hikmet’i etkileyip komünist yapan kişi ise Sadık Ahi denen bir komünisttir. İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmiş olan İstanbul’da kurulmuş bulunan “Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası” yani komünist partisinin aktif bir elemanı bulunan Sadık Ahi, komünist “Kurtuluş Gazetesi”nin yazarlarından olup Erzincan iline o zamanlarda bağlı bulunan
Eğin kasabasının tanınmış ve zengin bir ailesine mensuptu. Yani o da diğer komünist öncüleri gibi zengin sınıfa aitti. Bu konuyu, Nazım Hikmet’le beraber önce Batum’a, oradan da Moskova’ ya kaçan Vala Nurettin’in kaleminden okuyalım:
“1921 Ocak ayının ortalarına kadar milliyetçi görünümlü şiir yazan Nazım Hikmet’in avlandığını iddia edecek değilim.
Fakat görgü tanığı olduğum bir gerçeği de gizlemeyeceğim.
Nazım’a İnebolu’da komünist fikirlerini ilk aşılayan Spartakist (Alman komünistlerine verilen özel ad.) Ağabeyler arasındaki Sadık Ahi adlı bir komünisttir. Onun kırmızı bir atkısı vardı. Rüzgarda yürüyorduk ve o anlatıyordu :
Böyle bir boyun atkısı takıp ihtilal nutukları söylemek, ihtilal
şiirleri okumak senin tipine, senin bünyene ne kadar yakışacaktır, Nazım” diyordu