Cahille girme münakaşaya. Ya sinirini zıplatır tavana! Ya da yazık olur adabına.
güçsüzlüğün nedeni, kesenin boşluğudur, cahillik değil.
anlıyorlar ki
güçsüzlüğün nedeni, kesenin boşluğudur, cahillik değil
İsti‘âze kelimesinin hakikati: O’nun el-Hâdî (hidâyete erdiren) ismi bakımından ve bu isme yönelerek, onun huzurunda boyun bükerek, peygamberler ve Allah dostları gibi o ismin mazharlarına (mazharlarının hallerine)
bürünerek, hidayet ehlinin yaptığı itaat ve ibadetlerde bulunarak, el-Mudill
(yoldan çıkaran) isminden, onun mazharı olan şeytan ve âvânesinden
ve onların davet ettiği câhillik ve sapkınlıklardan Allah’a sığınmaktır.
Dinsel reform gerekliliği beni ateizme yaklaştırmıştır.Fanatizm ve cahillik çıkarıldığı zaman,dinde hiçbir şeyin kalmadığını farkettim. Şundan emin oldum ki, din hiçbir zaman bilimle ne anlaşabilir ne de birleşebilir.Bunun için dini bıraktım ve ateizmin bir savunucusu oldum.
Biz ölüp toprağa karışırken ruhumuzun nereye gideceğini düşünüyordum, onu gönderecek bir yer bulamıyordum, fakat onu öldüremiyordum da. Peki annem ve babam ruhlarının yok olmasını nasıl kabullenmişlerdi?
İşte gerçek cahillik ahireti fark edememekdi.
.
.
.
Ölmeye hazır temiz bir şekilde yattığım yatağımdan, ölümün küçüğü yaşadığım
uykumdan, ya ozamanlar uyanmasaydım halim ne olurdu diyw dülünüyorum...
Tanrı ve doktor
Paslı prangaların kuşattığı kirli fayanslarda veda ettim tanrıya
İnanmak kuvvetinden yoksun,
Üzünç bir çiçek açması kalbin dehlizlerinde
söğütlerin ve yakası beyazların ortasında,
müdanasız girişmek kansız ihtilallere,
geveze ve yorgun şoförle seyre dalmak
gizemli,unutulmuş ovayı
ağrılı kuşun kanadının
ortasında yaratmak balon ve papyon kokan dünyayı,
ağır geldi bana doktor.
Kollektif heyecanlar;
sümbül kokan belaların nemli yapraklarıyla,
umutlu fidanlarımın boynunu kırdı.
dikenli ayrık otlarını pusuya yatırdılar,
gençlik hevalarıyla koştuğum
devletin ve caminin arka bahçesinde.
doktor bir düş görüyorum.
tanrı
deliren at
Nietszche.
gerçek insanların üstüne sinmiş kırbaç izi
omuz omuza;
Benden yana
Benden uzakta
Gürültüyle ve yırtıcı
hapsediyorlar ve hüküm veriyorlar.
dimağımda Efexor 150
karabasanlar ve cahillik hayalleri
sendeliyorum.
biliyor musun doktor,"ben bir yetimin başını okşamıştım"
"bir çocuk bana
gülümseyerek sırrını vermişti ve çok güçlüydü"
ben o gün başımın okşanmasını istemiştim ama yetim değildim doktor
verecek bir sırrım da yoktu
ve güçsüzdü kollarım
Bilirim ki desemkisanasanadesemmiki
Tamam demeliyim sana yetimin verdiği gizi:
"Şimdi tanrı sevdiği çocuklarıyla hüküm sürüyor mimarlığını üstlendiği ütopik
dünyada
Nobran çekişmelerle kahkahalar arasında
Bize bilet kalmadı
derment bıraktı hasılı
Unuttu tanrı bizi
Cezasız bırakmadığı vicdanımızın kuyusunda."
Furkan Güreci