Eğer bir akşam boyunca televizyonda hiç ölü görülmeseydi bu büyük bir olay olurdu.
'Peki mutluluğu nerede bulacağım?' diye sordu. 'Dünyanın kıçında!' diye yanıtladım.
İnsanın anlayışı kazanılan bilgilerle değişebilir, ama insanın cesaretinin vatanı olan kalbi değişmez.
Bizim ülkemizde insanların ölümle şakalaşmak için sirkteki tehlikeli numaralara ihtiyacı yoktur, çünkü
ölüm her zaman vardır; bunun için arabayla birkaç yüz metre gitmek yeterlidir.
"Türkiye'de her şey cennet kadar güzel olacak,"
En derin üç yara sevgi, özgürlük ve adalet adına oluştu.
"Ne olmuş yani birisi kendisini peygamber gibi hissediyorsa? Bunu anlayışla karşılamalıyız. Kim bilebilir, belki de gerçekten peygamberdir. Eğer öyleyse cennette yerimiz hazır. Yok eğer bir yalancıysa, o zaman gülünecek birkaç güzel öykümüz olur."
Yalan gerçekten de dağları, gölleri olan büyük bir ülkedir, hayat kadar basit, çocuklar kadar güzel ve tilkiler kadar kurnazdır, hem tatlı hem acı, yeşil ve kurak, pörsümüş ve taze, yaşlı ve yeni doğmuştur. Ve yine yalan; dünyadaki hiçbir şey insanın gönlünü yalanın gülüşü kadar tazeleyemez.
"Yalancılar bile doğanın tüm yasalarına karşı gelerek hiçlikten yeni bir şey yaratır, tanrılara özgü bir cesaretle yarattıklarını hayata geçirirler ve bu işe yararsa yaratımları sonsuza dek yaşar. Yalnızca dar görüşlü insanlar hiçlikten hiçlik geleceğine inanır."
Halk ayaklanmış ve bir gün öfkeleri öylesine artmış ki, kızgın bir insan topluluğu belediye başkanının evine doğru yürümeye başlamış. Ancak hedeflerine doğru yaklaştıkça korkuya kapıldıkları için insanların sayısı giderek azalmış, sesleri de pek çıkmaz olmuş .
